beyazımsı veya açık gri renkli bir gövdeye sahip yaprağını döken bir bitkidir. tarlalarda orta bölgelerde yabani it olarak yetişir, dikenlidir. meyvelerinin ishale iyi geldiği söylenmektedir. tadı pek iyi değildir.
deniz kenarındaki kayalıklarda yetişen kaktüs soyundan bodur bir ot. kokusu ve tadı güzeldir. turşusu da yapılır.
çam, selvi gibi ağaçların kozası. kozalak. taze dalları koparılarak yenir. şekerimsi bir tadı vardır. dalı koparılınca ortaya çıkan süt tene değdirildiğinde süt koyu bir renk alır.
dikenli sarmaşık. çite benzer. yaprakları ve gövdesi yenir. salatalarda kullanılır.
akdeniz bölgesinde yaygın olarak görülen bir bitki türüdür. boyu 1,5 m 'ye varabilir. beyaz çiçekler açar. çiçeklenme periyodu mayıs ile ağustos ayları arasıdır. kuru arazilerde ve taşlık tepelerde sıkça görülür. ortalama 4 cm boyunda yumurta şeklinde meyveleri vardır.
genç sürgünleri yeni açıldıkları dönemde toplanarak turşu yapılmaktadır. ayrıca bu sürgünler çiğ olarak da yenmektedir. ağacın attığı reçine, sakız olarak çiğnenmektedir. kara fırınların yakıldığında en son fırın içinde yakılır ve kokusu firma siner. böylece pişecek yemeğe güzel bir koku verir.
meyveleri baharat olarak kullanılmakta ayrıca yemiş olarak da saçta kavrularak yenmektedir. meyvelerinin en yaygın kullanım şekli özellikle taş fırınlarda pişirilmişi makbul olan çitlemitli biddadır. balalan ve mehmetçik köylerinde çitlembikli bittaya şinno bidda denmektedir. havanda dövülmüş çitlemitlerden çorba yapılır.
gazeteci, yazar. kıbrıs gazetesinde siyaset, sosyal yaşam ve kültür konularında yazılar yazmakladır.
kıbrıs türk toplumunun her 10 kasım'da hüzünlendiği, her 23 nisan'da çocuklar gibi sevindiği, her 19 mayıs'da gençleştiği, ilkelerini ve hedeflerini benimsediği türkiye cumhuriyeti kurucusu. ulu önder.
halkın sesi'nin yayın ilkeleri şu şekildeydi.
1. türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek
2. bağımsız olmak
3. sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek
4. anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek
5. memleketteki sanat hareketlerini destekleyip, teşvik etmek.
1. türk toplumunun haklarını korumak, toplum dertlerini dile getirmek
2. bağımsız olmak
3. sömürge idaresi ve Rum emelleri ile mücadele etmek
4. anavatan sevgisini ve ona bağlılığı idame ettirmek
5. memleketteki sanat hareketlerini destekleyip, teşvik etmek.
ayrıca bir sözlük yazarı. beytambal galsin
bisikleti hareket ettirdikten sonra üzerine biner.
dillirga şarkısının çalmadığı bir düğünde eğlenmez!
gaz lambasını yani fanozu gaz yağı ile değil lambasuyuynan yakar.
ürperdiği zaman tüyleri diken diken olmaz, galkar.
bisikletin selesi velesbidin sellasıdır.
dillirga şarkısının çalmadığı bir düğünde eğlenmez!
gaz lambasını yani fanozu gaz yağı ile değil lambasuyuynan yakar.
ürperdiği zaman tüyleri diken diken olmaz, galkar.
bisikletin selesi velesbidin sellasıdır.
ayrıca kıbrıslı rock grubu. 2014 yılında kuruldu. grup üyeleri vokal ufuk aydoğan, klavye mehmet izbul, bas gitar osman ibrahim şen, elektro gitar mert taluğ, bateri can kelik
köpek yavrusu, enik.
güldürücü hikaye. iyi bir anlatıcıdan dinlediğinde dadından yenmez.
Bir gün Amed dayıyla Ayşaba, İstanbul'a tatile giderler.
Amed dayı galdıkları otel odasından resepsiyonu arar..
Amed Dayı: İki sade Türk gavesi isterim
Resepsiyonist: Mehmet Efendi mi?
Amet Dayı: Yok Ameddir gonuşan!
Resepsiyonist: Mehmet Efendi burdaki bir kahve markasıdır efendim!
Amet Dayı: Annadım. CON yok mu CON?
Resepsiyonist: Burda Con diye biri çalışmıyor efendim. Ben yardımcı olayım.
Amet Dayı: Yok isdemez beytambal galsın.
Bir gün Amed dayıyla Ayşaba, İstanbul'a tatile giderler.
Amed dayı galdıkları otel odasından resepsiyonu arar..
Amed Dayı: İki sade Türk gavesi isterim
Resepsiyonist: Mehmet Efendi mi?
Amet Dayı: Yok Ameddir gonuşan!
Resepsiyonist: Mehmet Efendi burdaki bir kahve markasıdır efendim!
Amet Dayı: Annadım. CON yok mu CON?
Resepsiyonist: Burda Con diye biri çalışmıyor efendim. Ben yardımcı olayım.
Amet Dayı: Yok isdemez beytambal galsın.
Kıbrıs'ta müslümanların vekili olan filozof.
1 kasım 1897 yılında lefkoşa'da doğdu. babası aziz efendi baf'ta ve poli'de kadılık yapmıştı. gerçek adı mahmut necmi aziz'dir. gökyüzünün en yüksek yıldızı (necm-i sagip) anlamına gelen necmi sagıp adını sonradan almıştır. kıbrıs'ta görevli bir ingiliz komiserinin kızına aşık olur. kızı etkileyebilmek amacıyla, ingilizce'yi en az onun kadar bilmesi gerektiğine inanıp ingiltere'ye gitmek ister. ailenin tek erkek evlat olması nedeniyle sorun çıksa da bir yolunu bulup ingiltere'ye gider. kıbrıs'tan kalkıp üniversite eğitimi almak için ingiltere'ye giden ilk kıbrıslı türk unvanına böylece sahip olur. 1920 yılında oxford'da İngiliz dili ve edebiyatı eğitimine başlar. o sıralarda galler'de başlayan kömür işçileri grevinden etkilenir. grevcileri destekleyen mektup ve şiirler yazınca, tutuklanıp hapse atılır. burada gördüğü kötü muamele yüzünden bir süre hastanede yatar. ailesinin çabasıyla kıbrıs'a getirilir.
o yıllarda kıbrıs her ne kadar ingiliz idaresinde olsa da ingilizce bilenler çok azdır. bodamyalızade hak arasında 'filozof'un mektebi' olarak biinen shakespeare school adında özel bir okul açar. 1927'de kurup 1952 yılına kadar sürdürdüğü özel okulunda yüzlerce gence ingilizce öğretir. türkçe, inglizce ve arapça'ya olan hakimiyeti ile pek çok gazetede yazılar yazar. namık kemal'in hürriyet kasidesi'nin manzum çevirisi 'ode to libertu' adıyla yayınlar. kur'an-ı kerim'i şiir diliyle türkçe ve ingilizce'ye çevirmekle kalmaz, sureleri kitapçıklar halinde türkçe ve ingilizce yayınlatıp, dönemin ünlü devlet adamlarına, edebiyatçılarına gönderir. bu çalışmaları sadece kıbrıs'ta değil türkiye ve ingiltere'de kültür çevrelerince beğenilir. gelen cevaplar arasında george bernard shaw'ın bir mektubu da vardır.
1941 yılında kıbrıs'ta rumlar yunanistan'a ilhak amacıyla çalışmalar yürütüyordu. rumların bu çalışmalarına karşı türkler seslerini duyuracak bir örgütten ya da temsilciden yoksundu. bodamyalızade binlerce imza toplayarak kendini vekil tayin eder. kıbrıs türklerinin temsilcisi anlamında “müslümanlarn vekili” (delegate of muslims) ünvanını adının yanına yazdırır. ingiltere'nin tanınmış kişilerine mektup yazarak kıbrıs türklerinin hiçbir zaman adanın yunanistan'a ilhakına razı olmayacaklarını duyurur. onun bu çabaları ilk siyasi parti olan K.A.T.A.K'ın (kıbrıs adası türk azınlığı kurumu) kuruluşuna kadar devam eder. toplumlar arası çatışmaların hız kazandığı dönemde bodamyalızade ekonomik olarak güç günler yaşar. okulu kapatmak zorunda kalır. o dönemde lefkoşa'nın rum kesiminde uzunyol'un (ledra Caddesi) türk bölgesine yakın bir rum oteli olan Olimpos Hotel'de kalır. masrafları otelin sahibi tarafından karşılar. iki toplumun kavgasına hiç aldırış etmeden her gün lefkoşa'nın ikiye bölündüğü barikatların arasından bisikletiyle gidip gelir. 1964 yılında aynı otelde hayata gözlerini yumar. cenazesine kimse sahip çıkmaz. bir türk tüccar ve evkaf'ın girişimiyle cenazesi kimsesiz yoksulara uygulanan bir yöntemle evkaf idaresi'nce kaldırılır. mezarı bilinmemektedir.
1 kasım 1897 yılında lefkoşa'da doğdu. babası aziz efendi baf'ta ve poli'de kadılık yapmıştı. gerçek adı mahmut necmi aziz'dir. gökyüzünün en yüksek yıldızı (necm-i sagip) anlamına gelen necmi sagıp adını sonradan almıştır. kıbrıs'ta görevli bir ingiliz komiserinin kızına aşık olur. kızı etkileyebilmek amacıyla, ingilizce'yi en az onun kadar bilmesi gerektiğine inanıp ingiltere'ye gitmek ister. ailenin tek erkek evlat olması nedeniyle sorun çıksa da bir yolunu bulup ingiltere'ye gider. kıbrıs'tan kalkıp üniversite eğitimi almak için ingiltere'ye giden ilk kıbrıslı türk unvanına böylece sahip olur. 1920 yılında oxford'da İngiliz dili ve edebiyatı eğitimine başlar. o sıralarda galler'de başlayan kömür işçileri grevinden etkilenir. grevcileri destekleyen mektup ve şiirler yazınca, tutuklanıp hapse atılır. burada gördüğü kötü muamele yüzünden bir süre hastanede yatar. ailesinin çabasıyla kıbrıs'a getirilir.
o yıllarda kıbrıs her ne kadar ingiliz idaresinde olsa da ingilizce bilenler çok azdır. bodamyalızade hak arasında 'filozof'un mektebi' olarak biinen shakespeare school adında özel bir okul açar. 1927'de kurup 1952 yılına kadar sürdürdüğü özel okulunda yüzlerce gence ingilizce öğretir. türkçe, inglizce ve arapça'ya olan hakimiyeti ile pek çok gazetede yazılar yazar. namık kemal'in hürriyet kasidesi'nin manzum çevirisi 'ode to libertu' adıyla yayınlar. kur'an-ı kerim'i şiir diliyle türkçe ve ingilizce'ye çevirmekle kalmaz, sureleri kitapçıklar halinde türkçe ve ingilizce yayınlatıp, dönemin ünlü devlet adamlarına, edebiyatçılarına gönderir. bu çalışmaları sadece kıbrıs'ta değil türkiye ve ingiltere'de kültür çevrelerince beğenilir. gelen cevaplar arasında george bernard shaw'ın bir mektubu da vardır.
1941 yılında kıbrıs'ta rumlar yunanistan'a ilhak amacıyla çalışmalar yürütüyordu. rumların bu çalışmalarına karşı türkler seslerini duyuracak bir örgütten ya da temsilciden yoksundu. bodamyalızade binlerce imza toplayarak kendini vekil tayin eder. kıbrıs türklerinin temsilcisi anlamında “müslümanlarn vekili” (delegate of muslims) ünvanını adının yanına yazdırır. ingiltere'nin tanınmış kişilerine mektup yazarak kıbrıs türklerinin hiçbir zaman adanın yunanistan'a ilhakına razı olmayacaklarını duyurur. onun bu çabaları ilk siyasi parti olan K.A.T.A.K'ın (kıbrıs adası türk azınlığı kurumu) kuruluşuna kadar devam eder. toplumlar arası çatışmaların hız kazandığı dönemde bodamyalızade ekonomik olarak güç günler yaşar. okulu kapatmak zorunda kalır. o dönemde lefkoşa'nın rum kesiminde uzunyol'un (ledra Caddesi) türk bölgesine yakın bir rum oteli olan Olimpos Hotel'de kalır. masrafları otelin sahibi tarafından karşılar. iki toplumun kavgasına hiç aldırış etmeden her gün lefkoşa'nın ikiye bölündüğü barikatların arasından bisikletiyle gidip gelir. 1964 yılında aynı otelde hayata gözlerini yumar. cenazesine kimse sahip çıkmaz. bir türk tüccar ve evkaf'ın girişimiyle cenazesi kimsesiz yoksulara uygulanan bir yöntemle evkaf idaresi'nce kaldırılır. mezarı bilinmemektedir.
(bkz: kurşuniler)
adadaki Türk mimari eserlerinin en başta gelenlerindendir.
Kıbrıs fethinin arkasından buraya tayin edilen ilk Türk beylerbeyi olan Muzaffer Paşa tarafından mimar bostan'a 1572 tarihine doğru yaptırıldığı ileri sürülmektedir. anadolu'daki alâiye (alanya) ile kıbrıs arasında yapılan ticarette tüccarlar bu handa konakladıklarından buraya alâiyeliler hanı denildiği gibi o zaman anadolu'nun güney kıyıları karaman eyaleti sayıldığı için karamanlılar hanı da denilmiştir. 18. yüzyıl ortalarında lefkoşa'da yaşayan rahip mariti şöyle diyor; ''muzaffer paşa tarafından yaptırılan, girişi beş antik mermerden olup, ortasındaki iç bahçeyi çevreleyen odaları bulunan bu han, kıbrıslılardan alınan vergilerle yaptırılmıştır. binanın orijinalinden geriye, oldukça ilginç sekizgen taş bacalar kalmıştır. bu kıbrıs binasında, ortaçağdan kalma en sıra dışı özellikleri en iyi şekilde hanın güney batı köşesinden gözlemleyebiliriz".
2002 yılında oral andız tarafından hazırlanan bir proje ile kültür ve turizm amaçlı kullanılmaya başlanmıştır.
Kıbrıs fethinin arkasından buraya tayin edilen ilk Türk beylerbeyi olan Muzaffer Paşa tarafından mimar bostan'a 1572 tarihine doğru yaptırıldığı ileri sürülmektedir. anadolu'daki alâiye (alanya) ile kıbrıs arasında yapılan ticarette tüccarlar bu handa konakladıklarından buraya alâiyeliler hanı denildiği gibi o zaman anadolu'nun güney kıyıları karaman eyaleti sayıldığı için karamanlılar hanı da denilmiştir. 18. yüzyıl ortalarında lefkoşa'da yaşayan rahip mariti şöyle diyor; ''muzaffer paşa tarafından yaptırılan, girişi beş antik mermerden olup, ortasındaki iç bahçeyi çevreleyen odaları bulunan bu han, kıbrıslılardan alınan vergilerle yaptırılmıştır. binanın orijinalinden geriye, oldukça ilginç sekizgen taş bacalar kalmıştır. bu kıbrıs binasında, ortaçağdan kalma en sıra dışı özellikleri en iyi şekilde hanın güney batı köşesinden gözlemleyebiliriz".
2002 yılında oral andız tarafından hazırlanan bir proje ile kültür ve turizm amaçlı kullanılmaya başlanmıştır.
Hakkında kutlu adalı cinayeti nedeniyle soruşturma açılan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in kardeşi Atilla Peker müracaat savcılığına verdiği ve kamuoyuna imzasız nüshanın yansıdığı dilekçede, gazeteci Kutlu Adalı'yı öldürmek için eski MİT'çi Korkut Eken'le Kıbrıs'a gittiklerini itiraf etti. Atilla Peker, Eken'in kendisine silah verdiğini ve susturucunun nasıl kullanıldığı öğrettiğini belirtti. Peker, Eken'in İstanbul'da gerçekleşen daha sonraki görüşmede kendisine, "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun' dediğini aktardı.
Atilla Peker, "Cumhuriyet Başsavcılığınızca yürütülmekte olan soruşturma kapsamında toplumda Reis Sedat Peker'in 7. videosu olarak bilinen videodaki anlatımlarında adı geçen adını ve mesleğini sonradan öğrendiğim Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı'nın öldürülmesine ilişkin bildiklerimi ve yaşadıklarımı sayın makamınıza arz etmek için bu dilekçeyi yazmak zorunlu olmuştur. Kardeşim Reis Sedat Peker beni 1996 yılı mart ya da nisan ayında aradı. Ankara Sheraton Otel'e gelmemi istedi. Ben de isteğine uyarak bulunduğu yere gittim. Orada Korkut Eken ile kendisinin bulunduğu ortamda Kıbrıs'a Korkut Eken ile birlikte gitmem gerektiğini polis ve askerlerimizi şehit eden terörist kişilerin bulunduğunu ve bu kişilerin öldürülmesi gerektiğini söylediler." ifadesini kullandı.
"Korkut Eken bana “JERIKO”bir silah verdi"
Peker şu ifadeleri kullandı:
Ertesi gün ben Korkut Eken ile THY'nin tarifeli uçağı ile Kıbrıs'a gitmek üzere kontrol yapılmadan uçağa doğru geçerken önce memurlara cebinden çıkardığı birkaç kimlik arasından seçerek Mustafa kimliği gösterdi ve kendini kaydettirdi. Korkut Eken bana “JERIKO”bir silah verdi ve belimde silah olmak suretiyle uçağa bindik.
Kıbrıs'a indik, ismini hatırlamadığım bir otele yerleştik sonra aynı gün Kıbrıs'ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi ile tanıştım, yardımcısı Enver Tosun yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken “Uzi” marka bir silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını bana öğretti.
Bir sonraki gün beyaz Reno Toros marka araçla Kutlu Adalı isimli şahsın akşam hava karardıktan sonra evinin çevresinde keşif yaptık. Hatırladığım kadarıyla evi yola yakın bahçeli bir evdi. Önünde ufak bir bahçesi vardı. Şahsın evinde kalabalık dört beş kişilik bir kalabalık olduğunu farkettik bu nedenle içeri girmedik, o esnada benim belimde Jeriko silah ve elimde susturuculu Uzi marka silah vardı.
"Birkaç defa keşifte bulunduk"
Ertesi gün tekrar geldik, gündüzleri de evinin etrafında birkaç sefer keşifte bulunduk, yine evden çok sesler geliyordu; bunun üzerine Korkut komutan bana dedi ki 'Üç kişi de olsa bunların hepsi PKK'lıdır. PKK'lı ile dost olan da PKK'lıdır, hepsini öldürmende bir mahsur olmaz' dedi.
"Eken, Adalı'nın aracının durdurularak bize teslim edilmesinin sağlanmasını istedi"
Üçüncü gün bır piyade Alay Komutanı'nın makamına gittik, ismini hatırlamadığım Alay Komutanı'ndan Korkut Eken' in talebi Kutlu Adalı isimli şahsın aracının güvendiği iki rütbeli tarafından durdurularak bize teslim şahsın teslim edilmesinin sağlanmasını istedi.
"Türkiye'ye geri döndük, ancak Korkut Komutan bana 'Atilla buraya geleceğiz' dedi."
Bir iki saat sonra şahsın durdurulduğu haberi geldiğinde biz de hızlı adımlarla Alay Komutanlığı binasından çıktık. Şahsın yanında 15 yaşlarında bir çocuk vardı, kişi alayın içine sokulmuş olduğunu etrafının da askerlerce sarılmış olduğunu görünce tekrar Alay Komutanı'nın makamına geri döndük; orada alay komutanını azarladı, 'Ben sana böyle mi söyledim' dedi. Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na geri döndük ve ertesi gün de tekrar Türkiye'ye geri döndük, ancak Korkut Komutan bana 'Atilla buraya geleceğiz' dedi.
"Cezaevinden sivil araçla Silivri Klasis Otel'e bu araçlarla bir gardiyan ve askerlerle gittik"
Sonrasında ben bir yaralama nedeniyle Paşakapısı Cezaevi'nde bulunduğum sırada beni cezaevinde yanımda bulunan cep telefonumdan arayarak kendisinin Klasis Otel'de kaldığını ziyarete geleceğini söyledi; bende abi 'Cumartesi, pazar ziyaret yok. Ben hastaneye çıkacam sizi Klasis'e otele ziyaretinize gelicem' dedim ve o tarihte cezaevinin hastane için ring aracı yoktu. Bu şekilde taksiyle gardiyan ve askerler eşliğinde hastaneye gittim. Hastane çıkışında iki sivil araç gelmesini sağladım ve bulunduğu Silivri Klasis Otel'e bu araçlarla bir gardiyan ve askerlerle gittik.
"Bana hitaben gülerek "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun' dedi"
Erlere ve gardiyana lobide oturmalarını söyledim. Korkut komutanın olduğu odaya çıktım, odada Reis Sedat Peker ve birkaç kişinin olduğunu gördüm. Korkut Eken astsubay ve uzman çavuşun alnından öperek 'Atilla' yı getirdiğiniz için teşekkür ederim' dedi. Bana hitaben gülerek "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun' dedi . Sonra sabaha doğru cezaevi sayımından önce cezaevine döndüm. Adı geçen şahıslarla her platformda yüzleşmeye de hazırım. Videoda anlatılanlarla ilgim görgüm bundan ibarettir.
https://www.yeniduzen.com/iste-atilla-pekerin-ifadesi-kutlu-adaliyi-oldurmek-icin-korkut-ekenle-kibrisa-gittik-140606h.htm
Atilla Peker, "Cumhuriyet Başsavcılığınızca yürütülmekte olan soruşturma kapsamında toplumda Reis Sedat Peker'in 7. videosu olarak bilinen videodaki anlatımlarında adı geçen adını ve mesleğini sonradan öğrendiğim Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı'nın öldürülmesine ilişkin bildiklerimi ve yaşadıklarımı sayın makamınıza arz etmek için bu dilekçeyi yazmak zorunlu olmuştur. Kardeşim Reis Sedat Peker beni 1996 yılı mart ya da nisan ayında aradı. Ankara Sheraton Otel'e gelmemi istedi. Ben de isteğine uyarak bulunduğu yere gittim. Orada Korkut Eken ile kendisinin bulunduğu ortamda Kıbrıs'a Korkut Eken ile birlikte gitmem gerektiğini polis ve askerlerimizi şehit eden terörist kişilerin bulunduğunu ve bu kişilerin öldürülmesi gerektiğini söylediler." ifadesini kullandı.
"Korkut Eken bana “JERIKO”bir silah verdi"
Peker şu ifadeleri kullandı:
Ertesi gün ben Korkut Eken ile THY'nin tarifeli uçağı ile Kıbrıs'a gitmek üzere kontrol yapılmadan uçağa doğru geçerken önce memurlara cebinden çıkardığı birkaç kimlik arasından seçerek Mustafa kimliği gösterdi ve kendini kaydettirdi. Korkut Eken bana “JERIKO”bir silah verdi ve belimde silah olmak suretiyle uçağa bindik.
Kıbrıs'a indik, ismini hatırlamadığım bir otele yerleştik sonra aynı gün Kıbrıs'ta Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na gittik. Orada Kurmay Albay Galip Mendi ile tanıştım, yardımcısı Enver Tosun yarbay ile tanıştım. Sonrasında yan odada Korkut Eken “Uzi” marka bir silahı bana verdi, bu silahın nasıl kullanılacağını ve susturucunun nasıl sökülüp takılacağını bana öğretti.
Bir sonraki gün beyaz Reno Toros marka araçla Kutlu Adalı isimli şahsın akşam hava karardıktan sonra evinin çevresinde keşif yaptık. Hatırladığım kadarıyla evi yola yakın bahçeli bir evdi. Önünde ufak bir bahçesi vardı. Şahsın evinde kalabalık dört beş kişilik bir kalabalık olduğunu farkettik bu nedenle içeri girmedik, o esnada benim belimde Jeriko silah ve elimde susturuculu Uzi marka silah vardı.
"Birkaç defa keşifte bulunduk"
Ertesi gün tekrar geldik, gündüzleri de evinin etrafında birkaç sefer keşifte bulunduk, yine evden çok sesler geliyordu; bunun üzerine Korkut komutan bana dedi ki 'Üç kişi de olsa bunların hepsi PKK'lıdır. PKK'lı ile dost olan da PKK'lıdır, hepsini öldürmende bir mahsur olmaz' dedi.
"Eken, Adalı'nın aracının durdurularak bize teslim edilmesinin sağlanmasını istedi"
Üçüncü gün bır piyade Alay Komutanı'nın makamına gittik, ismini hatırlamadığım Alay Komutanı'ndan Korkut Eken' in talebi Kutlu Adalı isimli şahsın aracının güvendiği iki rütbeli tarafından durdurularak bize teslim şahsın teslim edilmesinin sağlanmasını istedi.
"Türkiye'ye geri döndük, ancak Korkut Komutan bana 'Atilla buraya geleceğiz' dedi."
Bir iki saat sonra şahsın durdurulduğu haberi geldiğinde biz de hızlı adımlarla Alay Komutanlığı binasından çıktık. Şahsın yanında 15 yaşlarında bir çocuk vardı, kişi alayın içine sokulmuş olduğunu etrafının da askerlerce sarılmış olduğunu görünce tekrar Alay Komutanı'nın makamına geri döndük; orada alay komutanını azarladı, 'Ben sana böyle mi söyledim' dedi. Sivil Savunma Daire Başkanlığı'na geri döndük ve ertesi gün de tekrar Türkiye'ye geri döndük, ancak Korkut Komutan bana 'Atilla buraya geleceğiz' dedi.
"Cezaevinden sivil araçla Silivri Klasis Otel'e bu araçlarla bir gardiyan ve askerlerle gittik"
Sonrasında ben bir yaralama nedeniyle Paşakapısı Cezaevi'nde bulunduğum sırada beni cezaevinde yanımda bulunan cep telefonumdan arayarak kendisinin Klasis Otel'de kaldığını ziyarete geleceğini söyledi; bende abi 'Cumartesi, pazar ziyaret yok. Ben hastaneye çıkacam sizi Klasis'e otele ziyaretinize gelicem' dedim ve o tarihte cezaevinin hastane için ring aracı yoktu. Bu şekilde taksiyle gardiyan ve askerler eşliğinde hastaneye gittim. Hastane çıkışında iki sivil araç gelmesini sağladım ve bulunduğu Silivri Klasis Otel'e bu araçlarla bir gardiyan ve askerlerle gittik.
"Bana hitaben gülerek "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun' dedi"
Erlere ve gardiyana lobide oturmalarını söyledim. Korkut komutanın olduğu odaya çıktım, odada Reis Sedat Peker ve birkaç kişinin olduğunu gördüm. Korkut Eken astsubay ve uzman çavuşun alnından öperek 'Atilla' yı getirdiğiniz için teşekkür ederim' dedi. Bana hitaben gülerek "Atilla biz Kıbrıs işini hallettik biliyor musun' dedi . Sonra sabaha doğru cezaevi sayımından önce cezaevine döndüm. Adı geçen şahıslarla her platformda yüzleşmeye de hazırım. Videoda anlatılanlarla ilgim görgüm bundan ibarettir.
https://www.yeniduzen.com/iste-atilla-pekerin-ifadesi-kutlu-adaliyi-oldurmek-icin-korkut-ekenle-kibrisa-gittik-140606h.htm
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı osman ertuğ'un abisidir. Osman Ertuğ'dan alınan bilgiye göre, Mehmet Ertuğ, yarın saat 12.00'de Lefkoşa Mezarlığı'nda pandemi önlemleri çerçevesinde yakın ailesinin katılacağı cenaze töreniyle, son yolculuğuna uğurlanacak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?