confessions

alasya

1. nesil Yazar - Yazar -

  1. toplam entry 223
  2. takipçi 8
  3. puan 32610

isadikeni

alasya
İğne gibi yaprakları, sarımsı çiçekleriyle dış mekân ağacı olan terimin ne İsa ne de diken sözcüğüyle doğrudan bağlantısı vardır. Botanik terimi parkinsonya aculeata için Kıbrıs halkı, isadikeni demeyi seçmiştir.

pakistan geceleri

alasya
Güzel kokulu küçük, beyaz çiçekleriyle tanınan bu bahçe bitkisinin “Batı Hint adalarından yayıldığı, İngilizcesinin Pakistani Night, Indian Night” olduğu ileri sürülmektedir.

rüstempaşa

alasya
Papatyamsı neredeyse her rengi olan çimlenme süresi yaklaşık olarak 10 – 14 gün süren baharın sonu yazın başı gibi ekimi yapılan çiçek. Botanikte zinya (zinnia), Anadolu'da kirli hanım adıyla tanınan bahçe ve saksı çiçeğidir. Kıbrıs ağzında rüstempaşa diye adlandırılır. Yaz boyunca çiçekleri açmaya devam eder.

zekeriya sofrası

alasya
Bir adak türüdür. Ancak Zekeriya Sofrasını diğer adaklardan ayıran en önemli unsur adağın gerçekleşmesinden sonra yapılabilmesidir. Bir diğer özelliği de adağın gerçekleşmesinden sonraki herhangi bir yılda "Berat Gecesin' den" "Ramazanca" kadar olan süre zarfında yapılabilir olmasıdır.

Zekeriya Sofrası adamak isteyen kişi, önce bu sofraya katılmalıdır. Sonra adağını adamadan önce abdest almalıdır. Daha sonra Zekeriya Sofrasını yapan kişinin, kendisine vereceği mumu masa basındaki mumdan yakarak sofra etrafında üç kez döner ve kırk bir çeşit yiyeceğin tümünden de yiyerek adağını adar. Sofra etrafında üç kez dönülürken sofranın özel duası olan Zekariya Duası mevlitçi kişi tarafından okunur. Adağını adaycak kişi yanan mumunu söndürerek saklar. Adağı gerçeklesen kişi kendi sofrasını yaptığı zaman sofranın başlayabilmesi için sakladığı mumu yakması gerekir. Zekeriya Sofrasını adayan kişi eğer adağım adarken Mevlit ile yapacağım derse, sofranın başlayabilmesi için yakılan mumdan önce mevlidin mevlitçi kişi tarafından okunması gerekir.

Sofra başladıktan sonra, bu sofrada bir isteğinin gerçekleşmesi için Zekeriya Sofrası adamak isteyenler, yanan bu mumdan kendilerine dağıtılan mumları yakarak "Adağım gerçekleşirse Zekeriya Sofrası yapacağım" şeklinde adak adarlar. Adakları gerçekleşirse Zekeriya Sofrasını kurarlar.

Zekeriya Sofrasının kırk bir çeşit yiyecekten oluştuğunu ve bunlardan kırk tanesinin as, bir tanesinin de yedek yiyecek olduğu saptanmıştır. Bu yiyeceklerin özellikleri, tümünün de ateşte pişmemiş olmasıdır .Çerez tipi yiyecekler bu sofranın vazgeçilmez unsurlarındandır. Sofranın özel bir içeceği yoktur. Ancak içilecek içeceklerin hiçbirinin de ateşte pişmemiş olması gerekir. örneğin Kahve, Çay gibi içeceklerin içilmesi günahtır. Genel olarak yemek sırasında Limonata, Portakal suyu, Ayran ve süt gibi içecekler içilmektedir. Zekeriya Sofrası adayan kişi sofrayı kurmak için kendi evini seçebileceği gibi 1.derecedeki (kardeş, teyze vb.) akrabalarının evinde de yapabilir. Lokanta, salon benzeri yerlerde sofra kurulamaz. Sofranın yapılması maddi bakımdan adayana, hazırlamadaki emek bakımından ise adayanın dostları tarafından da olur.

dövme

alasya
1800'ün sonları ile 192'lere kadar hatırlanan bir düğün yemeğidir. Buğdayın dövülerek etle (genellikle tavuk etiyle) karıştırılarak pişirildiği yemek. Çok emek istediği ister. Buğday ete, etin buğdaya dönüştüğü hissedilir. Yağı çıkıncaya dek iyice kaynatılan tavukların etleri tiftiklenerek dövülmüş buğdayla birlikte bu suya atılır ardından tuz ilave edilir ve saatlerce kaynatılır. Baf'da dövmeye herse deniir.

kemane

alasya
kemane ince saz.
Kıbrıs halk müziğinde önemli bir yeri vardır. Temel saz olarak kullanılan kemane aynı zamanda Rum halkının da temel sazıdır. Türkiye'de ki saz Kıbrıs'ta kullanılmamıştır. Kani Kanol ve Ali Hoca'nın araştırmalarına göre Kıbrıs Halk müziğimizin Türkiye Halk müziğinden ayrılan ve kendine özgü bir yapıyı oluşturan en temel öğesi budur.

ömer meraklı

alasya
1700'lü yıllardan sonra Kalavaç ve çevresini yurt edinen Ömer Meraklı'nın ataları, içme suyu olarak bir kaynak keşfederler. Su ihtiyacını gidermek için her gün kaynağa gidenler, bu suyun farklı bir lezzette olduğunu, içilince bir rahatlık verdiğini, karnı ağrıyanın ve hatta yaralıların iyileştiğini fark etmişler. Suyu testilerle, daha sonraki yıllarda ise bidonlara birkaç asır boyunca doldurup evlerine taşımışlar. Bu suyun başını ve sonunu bilen yokmuş. Devamlı akan bu su, muhtarın projesinden önce hiç bir yerde depolanmadan boşuna akıp gidiyormuş. Ömer Meraklı'nın babası geçimlerini sağlamak için bu kaynağın civarına 500 keçiyle davar oluşturmuş. Aile 30 yıl geçimlerini bu suyun çevresinde yaşayarak ve suyun ticaretini yaparak sağlamış.

1968 yılında Lefkoşa'da öğrenci olan Ömer Meraklı, bu suyu Lefkoşa'ya götürerek bidonu beş şiline satıyormuş. Suyu satın alanların tümü suyun iyileştirici özelliğinin farkındaymış. Eski bir tüccarın oğlu olan Hüseyin Sarıoğulları babasının böbrek rahatsızlığını iyileştirmek için özellikle bu sudan alırmış. Bir de “Büyücü Şakir” diye biri sürekli bu suyu alırmış. Ola ki, iyileşmek için kendisine gelen hastalara, bu suyla şifa dağıtmaktaydı. Suyu düzenli alanlar arasında olan bir kimyager de, Meraklı'ya bu suyun zengin mineraller içerdiğini söylemiş. Çocukken elinde çıbanlar çıkar Ömer Meraklı'nın. Annesi onun çıbanlı elini her gün bu suyla yıkamış. Ve çok kısa bir sürede eli iyileşmiş.

Nurperi Özgener (Efsaneler Köyü Kalavaç)

gecetüten

alasya
Gece ve tüten ortacıyla oluşan bu bahçe bitkisi de adını özelliğinden almıştır. Kıbrıs ağzında tütmek, güzel ve hoş kokmak anlamında kullanıldığını vurgulamalıyız. Geceleyin güzel kokusunu yayan bu beyaz çiçekli, dal ve gövdesi yumuşak dokulu bahçe ağaççığı.

“Gecetüten desteyle
Güller, laleler öyle
Tüm sevenler barıştı
Cezam sonsuz mu söyle."

ekşi

alasya
turunçgillerden limon ağacı ve onun meyvesi.

Pazarda “Bir kilo ekşi” isteyen müşteri, gerçekte bir kilo “limon” istemiş olmaktadır. “Ekşi ektim gül bitti” dizesi de bunun kanıtıdır.

çiçek

alasya
Kıbrıs'ta çiçek sözcüğü çok anlamlıdır, hem “çiçek lahanası (karnabahar)” hem de “kabak çiçeği” yerine yaygın olarak kullanılır. Pazarda “Buraşdakı çiçeği isterim.” diyen müşteri, “karnabahar” istemiştir. Aynı sebze için garnabit (karnabit) de kullanılmaktadır. “Akşama çiçek dolması var.” diyen ev hanımı ya da lokantacı, kabak çiçeği dolmasından söz etmektedir

gavcar

alasya
gavcar ya da kavcar yeşil yapraklarından çorba, yemek yapımında yararlanıldığını, kuru gövdesinden küçük sandalye, şamandıra yapıldığını kaynaklardan öğreniyoruz Halk arasında maraha ve şeytanotu olarak da adlandırılır.

cemile

alasya
Güney Amerika kökenli yaygın adı begonvil (Fransız Kaptan Bougainvillea'in adından), kırmızıya çalan eflatun, kırmızı, mor, pembe, beyaz gösterişli çiçekleri olan sarmaşık türü. Arapça kökenli ve “güzel hanım” anlamındaki cemile, bir özel adken genelleşerek sarılıcı bitki ve onun çiçeğine ad olmuştur. Gül, yasemin, nilüfer gibi çiçek adları hanımlara ad olurken, tam tersi bir eğilimle cemile, kadın adından bitkiye aktarılmıştır. Ayrıca, yaygın olmamakla birlikte, Kıbrıs'ta aynı bitkiye gelintacı da dendiği gözlenir.

cümbez

alasya
Meyvesi incir biçiminde, hamken yeşil, pişmesi için meyveleri tek tek bıçakla yarılan çok uzun ömürlü ağaç (Ficus sycomorus). Mısır'dan getirildiği rivayet edilir. Gazimağusa'daki Lala Mustafa Paşa Camisi avlusundaki cümbez fidanının tarafından Katedralin açılışının yapıldığı 1312 yılında dikildiği belirtilmektedir.

şammali

alasya
simitten yapılan, iki parmak eninde kesilen, genellikle üzerine badem içi konulan tatlı. İrmik, şeker ve sütle yapılır. Genellikle “kapalı arabacıg” olarak tabir edilen, üç tekerlekli ve itilerek hareket ettirilen seyyar tatlıcı arabalarında satılırdı. artık pastane ve marketlerde. (reklam gibi oldu).
şamali, kalombramai kaloprama.

lapsana

alasya
Genellikle dere kenarlarında, buğday ekili alanlarda biten, sarı çiçekli ve dikenli yaprakları yenirken ağızda yakıcı bir tat bırakan zararlı ot, yabani hardal.

şubat-haziran aylan arasında sarı çiçek açarlar. ekili veya boş arazilerde yaygın olarak ve bolca yetişir. yeni yetişen bitkinin taze gövdesi ve genç sürgünleri kabuklarından soyularak çiğ olarak yenir. ayrıca haşlanarak salata olarak tüketilir. lapsananın çiçek açmamış tomurcuklan da yumurta ile kızartılarak yenmektedir. yine yeni açmış çiçekler de yumurta ve soğan ile kızartılarak yenmektedir. salçalı olarak da pişirildiği belirtilmiştir. bunların yanında gömeçle de kaynatılmakta ve haşlanmış olarak zeytinyağlı limonlu olarak yenmektedir. yabancı ülkelerde tohumlarından ise hardal yapımında yararlanılmaktadır. halk arasında tansiyonu yükselttiği söylenmektedir. pişirilirken istenirse içerisine pirinç de katılmaktadır. ekmek zeytinle köyde pikniklerin değişmez yemeğidir.

ağrelli

alasya
ayrelli. zambakgillerden, sapı ince uzun, çiçekleri sarımtırak yeşil, meyvesi nohut biçiminde yuvarlak, kalınca olan taze sürgünleri sebze olarak yenen bir bitki, yabani kuşkonmaz. boyu 1metreye kadar büyür.

odunsu, çok dallı gövdesi olan bir bitkidir. gerçek yaprakları aşağıya doğru eğiktir. gövde üzerinde eski ve yıllanmış dallarında bol miktarda diken taşır. kalınsa olan genç sürgünleri sebze olarak haşlanıp zeytinyağı ve limonla servis edilir. ayrıca tavada az miktar suda soldurulup yumurtayla yağda kızartılıp yenmektedir.
10 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol