tek değil çoktur o.
arabaya tomofil, bisiklete velesbit, lefkoşa'ya şeher, torununa angoni, damadına güveyi, komşusuna gomuşum der.
ayrıca "gıbrıslıyık be gardaş!”
birinin kıbrıslı olduğunu anlama yolları
kızları güzel, erkekleri yakışıklıdır. anaerkilldir. aileyi kadnlar yönnetir. birine güvedin mi evinin kapılarını sonuna kadar açar, kültürlüdür.
bisikleti hareket ettirdikten sonra üzerine biner.
dillirga şarkısının çalmadığı bir düğünde eğlenmez!
gaz lambasını yani fanozu gaz yağı ile değil lambasuyuynan yakar.
ürperdiği zaman tüyleri diken diken olmaz, galkar.
bisikletin selesi velesbidin sellasıdır.
dillirga şarkısının çalmadığı bir düğünde eğlenmez!
gaz lambasını yani fanozu gaz yağı ile değil lambasuyuynan yakar.
ürperdiği zaman tüyleri diken diken olmaz, galkar.
bisikletin selesi velesbidin sellasıdır.
kaplumbağa'ya 'tosbağa', köpeğe'guli', tavuğa 'bulli', ağustos böceğine 'cırlavık', sümüklüböceğe 'garavolli', kertenkeleye 'mişaro', uğurböceğine 'babavura' der.
balığın yanında roka değil, 'golyanduro' arar.
peksemeti çaya batırıp da yer.
çörekte sandviç diye ısrar eder.
'bolibif' ve 'bikla' sız sandviçe sandviç demez.
hellim'e peynir denilmesinden hoşlanmaz ve hellimi her şekilde tüketir; çiğ, kızarmış, ızgara, kebap...
tarhana çorbasına hellim koyar.
karpuzun yanında mutlaka hellim ister.
her yaz birkaç saatini molohiya ayıklamaya adar. evi kötü bir koku sarsa da günlerce o molohiyaların kurumasını bekler.
'macun' yapma alışkanlığından vazgeçtiyse de misafirlerine kendi yaptığı taze sıkılmış limonata ağırlar.
restorantta otururken bile yemek planı yapar.
türkiye'ye gidip de garsondan 'cips' istediğinde karşısına kızarmış patates yerine pakette hazır cips çıkınca şaşırır, anlam veremez.
“ne içersiniz” sorusu yerine “ne dökeyim size” der.
doğada bulduğu her yeşilliği yumurtayla kızartıp yer: yumurta otu, 'ayrelli', kabak, ıspanak...
zeytinyağlı dolmaya yalancı dolma der.
ayçiçek yağına 'fıstık yağı', fıstığa 'gunna' der.
şeftali kebabının muhteviyatında şeftali barındırmadığını bilir.
lor peyniri bilmez, nor bilir.
ekmek kadayıfının içine nor koyar.
'diken inciri' demez, 'babutsa' der.
sucuğa pastırma, pastırmaya da 'kayseri pastırması' der.
sulu muhallebiye gül şurubu döker.
mercimekli pilava 'mücendra' der.
hemen hemen tüm yemeklere 'magi' tavuk suyu tablet ekler.
yeşil zeytine 'çakızdez' der ve servis ederken üzerine sarımsak ile golyandıro tohumu koyar.
damla sakızına 'mezleki' ya da 'baf sakızı' der.
karnıbahara 'çiçek lahanası' der.
enginarın, kabak çiçeğinin dolmasını yapar.
'haşlanmış' kelimesi yerine 'gaynanmış', 'kızarmış' yerine ise ' gavrılmış' kelimelerini kullanır.
'molohiya, kolokas, bidda badadez, lalangı, pastelli, kayık pasta' nedir bilir.
zeytinyağlı yemeklere şeker eklemez.
bullezin biraz daha büyümüş haline kolokas der.
kuru böğrülcenin yanında renga kebabı yer.
kebabı ekmek arası ya da lavaşa sarıp yemeyi reddeder, kebap illa ki pidede olacaktır.
tahınlı bidda, hellimli bidda, zeytinli bidda, çitlembikli bidda pişirir.
kızarmış köfteye 'badades köftesi', hellim böreğine 'soğan böreği'der.
mangal yapmak deyimini kullanmaz, 'kebap yapmak' der.
piknikte mutlaka ama mutlaka kebap pişirir.
katmeri tavada değil de tepside yaparsa adına 'sini katmeri' der.
şamişi ve felafel yemek için bayram yerinin açılmasını dört gözle bekler.
kaynak: ebru cem - babavura - http://ebrubabavura.blogspot.com/
kızarmış ekmek yemez, “gabira” yer.
alışverişte “ısgonto” istediğini söyler, yani indirim.
hangi marka olursa olsun, tüm elektrik süpürgelerine “hoover” der.
yanlışlıkla birisine çarptığı zaman pardon değil, “sori” der.
çok şaşırırsa tepki verir; “e vallahi bardon!”.
beytambal kelimesini sever: beytambal galsın, bırak beytambalı...
gavvole kelimesinin çeşitlemelerini kullanır: yavvorkana, yazıkana...
oje'ye “managül”, ruja “gırmızılık” der.
haç değil, “ıstavroz” der.
yemeğe “domadez macunu” katar, yani salça!
anahtara “isviç” der.
denize yüzmeye giderken “gidiyoruk yıkanalım” der.
takım elbise giymez, “gat takım” giyer.
çöpleri atmaz, “zibilleri çıkarır”.
yerleri silmez, “moplar”, mopu da kovaya değil “mop tenekesine” batırır.
faraşa “kürek” der.
birşey çabuk yapılırsa “haçanda yaptın” der.
çok sık tekrarlayan şeyler için ise “haçana bir” der.
çikolata, cips, şeker, gofret... hepsine de “yemiş” der.
master derecesini bitirmiş olan kişilere “masterlik yaptı” der.
yün örmez, “iş işler”.
kaç para demez, “kaç guruş” der.
yaşlı annesinden bahsederken “bizim gocagarı” der.
“e mi” diye tembih etmez “aklınnan ha” der.
“mısmıl” kelimesini “iyi” anlamında kullanır.
gazeteye okumaz, “gazedda” okur.
limonata içmez, “leymonadda” içer.
ne yapıyorsun demez, “napan” der. napan kelimesini aynı zamanda nasılsın anlamında da kullanır.
ayakkabıya “potin”, açık terliğe “babıç”, kapalı terliğeyse “bandofla” der.
birisi çok konuştuğunda “haspa çıkar” ya da “ziligurti çıkarasın” der..
elektriğe “ceryan” der.
mandalinaya “yusuf”, kavuna “gavın”, limona “ekşi” der.
tasa demez “gaile ya da gayle” der.
Yemeği ısıtmaz, “gızdırır”.
Nazardan korunmak için kurşun döktürmez, buhurdanlıkta zeytin dalı yakar ve tütünür.
Mevlitlerde mutlaka tütsü yakar.
Fırını açmaz, “yakar”.
Sıvıları huni ile değil, “foniynan” döker.
Düğünlerde basdiş ağırlar. Hatta daha kısa bir süre öncesine kadar düğünlerde tepsinin içerisinde sigara da ağırlardı.
Oyalanmak demez, “gurdalanmak” der.
Eski püskü şeylere “gurrada” der.
Kızdığı bir kişiye “koştur Digoma'ya gadar” der.
Birisini çok yorduğu zaman “pastellisini çıkardım” der.
Saçına kurdele değil, “mantin” bağlar.
“İşte orada” demez, “aha oraşda” der.
“Dövmek” kelimesini galibiyet anlamında kullanır.
“Parfüm sürdüm” demez, “süründüm koku” der.
Eskiden “n'oldu be sör” derdi, şimdi moda “napan gardaş” demek.
Yengesine “genabla” hatta “genaba” der.
Tavuğu yıkarken “bibincalarını” koparır, sonra da “gabirgas” eder.
Kalitesiz nesnelere de kişilere de “ısgarta” der.
Sıcak ekmeğin arasına tahın helvası koyup yer.
Sırıtarak gülme eylemine “kişneme” der.
Ufak bir çocuğa “çişin var mı” diye soru sormaz, “işendimin” ya da “bişşan var mı” diye sorar.
Birisinin saçları çok kıvırcıksa “gap teli gibi saçları” der.
Futbolculara “topcu”, raptiyeye “pünez” der.
Sigarasını küllükte değil “taplada” söndürür, yani söğündürür.
Kımıldama demez, “gıbırdanma” der.
Euro'yu “yüro” diyo okur, avro diye değil!
Kanepeye uzanmaz, “gannebbaya yatır”.
Battaniye değil “pataniya” örtünür.
Papaza “popaz”, rum kadınlarına “cira” der.
Lapsana, gazayağı, gabbar, ayrelli ya da buğday çiçeği toplamak için dağlara çıkar.
Evin odalarına giriş, salon gibi isimler vermez; “salon-salomanje, sündürme, musandıra” der.
Limanın denizlere has olduğuna inanır, o sebeple uçakların inip kalktığı yere havaalanıdır, hava limanı değil!
Su borularına “solina” der.
Çok yakışıklı erkekler için “pisgot gibi oğlancık” deyimini kullanır.
Dondurmayı külahta değil, “pisgodda” yer.
Arabasını servise vermez, “makiniste götürür”.
Arabasını kaportacıya değil, “doğrultmacıya” tamir ettirir.
Ayakkabı tamircisi “kunturacıdır”.
Spor ayakkabıya “lasdik potin” der.
Spor yapmaya “cimlastik yapmak” der.
Azcık demez, “bir çıngı” der.
Ağır şeylere “gulle gurşun” der.
Çok zayıf ya da hastalıklı gözüken kişilere “milingidiye uğramış” der.
Çok konuşan birisine “eşşek arısı soksun dilini da husolasın” der.
alışverişte “ısgonto” istediğini söyler, yani indirim.
hangi marka olursa olsun, tüm elektrik süpürgelerine “hoover” der.
yanlışlıkla birisine çarptığı zaman pardon değil, “sori” der.
çok şaşırırsa tepki verir; “e vallahi bardon!”.
beytambal kelimesini sever: beytambal galsın, bırak beytambalı...
gavvole kelimesinin çeşitlemelerini kullanır: yavvorkana, yazıkana...
oje'ye “managül”, ruja “gırmızılık” der.
haç değil, “ıstavroz” der.
yemeğe “domadez macunu” katar, yani salça!
anahtara “isviç” der.
denize yüzmeye giderken “gidiyoruk yıkanalım” der.
takım elbise giymez, “gat takım” giyer.
çöpleri atmaz, “zibilleri çıkarır”.
yerleri silmez, “moplar”, mopu da kovaya değil “mop tenekesine” batırır.
faraşa “kürek” der.
birşey çabuk yapılırsa “haçanda yaptın” der.
çok sık tekrarlayan şeyler için ise “haçana bir” der.
çikolata, cips, şeker, gofret... hepsine de “yemiş” der.
master derecesini bitirmiş olan kişilere “masterlik yaptı” der.
yün örmez, “iş işler”.
kaç para demez, “kaç guruş” der.
yaşlı annesinden bahsederken “bizim gocagarı” der.
“e mi” diye tembih etmez “aklınnan ha” der.
“mısmıl” kelimesini “iyi” anlamında kullanır.
gazeteye okumaz, “gazedda” okur.
limonata içmez, “leymonadda” içer.
ne yapıyorsun demez, “napan” der. napan kelimesini aynı zamanda nasılsın anlamında da kullanır.
ayakkabıya “potin”, açık terliğe “babıç”, kapalı terliğeyse “bandofla” der.
birisi çok konuştuğunda “haspa çıkar” ya da “ziligurti çıkarasın” der..
elektriğe “ceryan” der.
mandalinaya “yusuf”, kavuna “gavın”, limona “ekşi” der.
tasa demez “gaile ya da gayle” der.
Yemeği ısıtmaz, “gızdırır”.
Nazardan korunmak için kurşun döktürmez, buhurdanlıkta zeytin dalı yakar ve tütünür.
Mevlitlerde mutlaka tütsü yakar.
Fırını açmaz, “yakar”.
Sıvıları huni ile değil, “foniynan” döker.
Düğünlerde basdiş ağırlar. Hatta daha kısa bir süre öncesine kadar düğünlerde tepsinin içerisinde sigara da ağırlardı.
Oyalanmak demez, “gurdalanmak” der.
Eski püskü şeylere “gurrada” der.
Kızdığı bir kişiye “koştur Digoma'ya gadar” der.
Birisini çok yorduğu zaman “pastellisini çıkardım” der.
Saçına kurdele değil, “mantin” bağlar.
“İşte orada” demez, “aha oraşda” der.
“Dövmek” kelimesini galibiyet anlamında kullanır.
“Parfüm sürdüm” demez, “süründüm koku” der.
Eskiden “n'oldu be sör” derdi, şimdi moda “napan gardaş” demek.
Yengesine “genabla” hatta “genaba” der.
Tavuğu yıkarken “bibincalarını” koparır, sonra da “gabirgas” eder.
Kalitesiz nesnelere de kişilere de “ısgarta” der.
Sıcak ekmeğin arasına tahın helvası koyup yer.
Sırıtarak gülme eylemine “kişneme” der.
Ufak bir çocuğa “çişin var mı” diye soru sormaz, “işendimin” ya da “bişşan var mı” diye sorar.
Birisinin saçları çok kıvırcıksa “gap teli gibi saçları” der.
Futbolculara “topcu”, raptiyeye “pünez” der.
Sigarasını küllükte değil “taplada” söndürür, yani söğündürür.
Kımıldama demez, “gıbırdanma” der.
Euro'yu “yüro” diyo okur, avro diye değil!
Kanepeye uzanmaz, “gannebbaya yatır”.
Battaniye değil “pataniya” örtünür.
Papaza “popaz”, rum kadınlarına “cira” der.
Lapsana, gazayağı, gabbar, ayrelli ya da buğday çiçeği toplamak için dağlara çıkar.
Evin odalarına giriş, salon gibi isimler vermez; “salon-salomanje, sündürme, musandıra” der.
Limanın denizlere has olduğuna inanır, o sebeple uçakların inip kalktığı yere havaalanıdır, hava limanı değil!
Su borularına “solina” der.
Çok yakışıklı erkekler için “pisgot gibi oğlancık” deyimini kullanır.
Dondurmayı külahta değil, “pisgodda” yer.
Arabasını servise vermez, “makiniste götürür”.
Arabasını kaportacıya değil, “doğrultmacıya” tamir ettirir.
Ayakkabı tamircisi “kunturacıdır”.
Spor ayakkabıya “lasdik potin” der.
Spor yapmaya “cimlastik yapmak” der.
Azcık demez, “bir çıngı” der.
Ağır şeylere “gulle gurşun” der.
Çok zayıf ya da hastalıklı gözüken kişilere “milingidiye uğramış” der.
Çok konuşan birisine “eşşek arısı soksun dilini da husolasın” der.
farklı görüşlerden olup hararetli hararetli tartıştıktan sonra, tartıştığı insana "hade yakalım mangalı" diyorsa, kıprıslıdır!
Biz Kıbrıs'ta bisikletin pedalına değil, avakçaya basarız.
Taksi ile giderken viraja girmeyiz, büküme gireriz.
Rüzgardan korunmak için kuytu yerlerde değil, kesman yerde dururuz ve kapının az aralıklı olup olmamasına
değil, gındırık olup olmadığına bakarız.
Taksi ile giderken viraja girmeyiz, büküme gireriz.
Rüzgardan korunmak için kuytu yerlerde değil, kesman yerde dururuz ve kapının az aralıklı olup olmamasına
değil, gındırık olup olmadığına bakarız.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?