kaplumbağa'ya 'tosbağa', köpeğe'guli', tavuğa 'bulli', ağustos böceğine 'cırlavık', sümüklüböceğe 'garavolli', kertenkeleye 'mişaro', uğurböceğine 'babavura' der.
balığın yanında roka değil, 'golyanduro' arar.
peksemeti çaya batırıp da yer.
çörekte sandviç diye ısrar eder.
'bolibif' ve 'bikla' sız sandviçe sandviç demez.
hellim'e peynir denilmesinden hoşlanmaz ve hellimi her şekilde tüketir; çiğ, kızarmış, ızgara, kebap...
tarhana çorbasına hellim koyar.
karpuzun yanında mutlaka hellim ister.
her yaz birkaç saatini molohiya ayıklamaya adar. evi kötü bir koku sarsa da günlerce o molohiyaların kurumasını bekler.
'macun' yapma alışkanlığından vazgeçtiyse de misafirlerine kendi yaptığı taze sıkılmış limonata ağırlar.
restorantta otururken bile yemek planı yapar.
türkiye'ye gidip de garsondan 'cips' istediğinde karşısına kızarmış patates yerine pakette hazır cips çıkınca şaşırır, anlam veremez.
“ne içersiniz” sorusu yerine “ne dökeyim size” der.
doğada bulduğu her yeşilliği yumurtayla kızartıp yer: yumurta otu, 'ayrelli', kabak, ıspanak...
zeytinyağlı dolmaya yalancı dolma der.
ayçiçek yağına 'fıstık yağı', fıstığa 'gunna' der.
şeftali kebabının muhteviyatında şeftali barındırmadığını bilir.
lor peyniri bilmez, nor bilir.
ekmek kadayıfının içine nor koyar.
'diken inciri' demez, 'babutsa' der.
sucuğa pastırma, pastırmaya da 'kayseri pastırması' der.
sulu muhallebiye gül şurubu döker.
mercimekli pilava 'mücendra' der.
hemen hemen tüm yemeklere 'magi' tavuk suyu tablet ekler.
yeşil zeytine 'çakızdez' der ve servis ederken üzerine sarımsak ile golyandıro tohumu koyar.
damla sakızına 'mezleki' ya da 'baf sakızı' der.
karnıbahara 'çiçek lahanası' der.
enginarın, kabak çiçeğinin dolmasını yapar.
'haşlanmış' kelimesi yerine 'gaynanmış', 'kızarmış' yerine ise ' gavrılmış' kelimelerini kullanır.
'molohiya, kolokas, bidda badadez, lalangı, pastelli, kayık pasta' nedir bilir.
zeytinyağlı yemeklere şeker eklemez.
bullezin biraz daha büyümüş haline kolokas der.
kuru böğrülcenin yanında renga kebabı yer.
kebabı ekmek arası ya da lavaşa sarıp yemeyi reddeder, kebap illa ki pidede olacaktır.
tahınlı bidda, hellimli bidda, zeytinli bidda, çitlembikli bidda pişirir.
kızarmış köfteye 'badades köftesi', hellim böreğine 'soğan böreği'der.
mangal yapmak deyimini kullanmaz, 'kebap yapmak' der.
piknikte mutlaka ama mutlaka kebap pişirir.
katmeri tavada değil de tepside yaparsa adına 'sini katmeri' der.
şamişi ve felafel yemek için bayram yerinin açılmasını dört gözle bekler.
kaynak: ebru cem - babavura - http://ebrubabavura.blogspot.com/