vida; havada oluşan hortum, anafor.
delik açmaya yarayan alet, matkap, matkap ucu, vida.
ağrı, sancı.
çift hayvanlarını, çift sürerken ot yemekten alıkoymak için burunlarına geçirilen kamış kafes.
bazı bölgelerde cimo denir.
bazı bölgelerde cimo denir.
kalemin ucunu açmak, sivriltmek.
dişi, kadının cinsel organı.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
emir, buyruk.
buzdolabı.
1. çabucak yemek, tıkınmak, hepsini yemek, bıkıncaya kadar yemek.
2. döndürmek, dönmek, çevirmek.
3. eğirmek, yün eğirmek.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
2. döndürmek, dönmek, çevirmek.
3. eğirmek, yün eğirmek.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
yolun köşesi, dönülecek yer.
tornavida.
1. bir yolun yön değiştirdiği yer. viraj.
2. bir şeyin bükülmüş yeri.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
2. bir şeyin bükülmüş yeri.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
çocuk penisi.
şakaklardan sarkan saç, kakül.
kıvrılmak, sarkmak.
kıvrılmak, sarkmak.
kıymalı veya peynirli hamur işi, börek.
ispat, delil, kanıt.
ipekten dokunmuş kumaş, çizgili el dokuması.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
1. dört aylık kuzudan yapılan kebap.
2. susuz ya da az suyla pişirilen kebap.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
2. susuz ya da az suyla pişirilen kebap.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?