İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları'nda kadınlar judoda İngiltere adına gümüş madalya kazandı.
Açelya Toprak Kadınlar 57 kg Judo finalinde eski Dünya Şampiyonu ve Olimpiyat bronz madalya sahibi Deguchi ile karşılaştı. Finali kaybeden Toprak gümüş madalya kazandı.
2011 yılında Bayrak Fm'de Mustafa Öncü'nün röportaj yaptığı müzisyen.
Mustafa Öncü: Yıllardır sizlere söz vermiştim. Kendisiyle 1985'te ışık ve sevgi evreninde buluşmuştuk. 2012'deyiz, 2012 yılını da yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Dostluğumuz baki sevgili dostum İlhan İrem'le Kıbrıs'a geldiği zaman röportaj yapacağımızı sözleşmiştik. Sözümüzü tuttuk ve buradayız. Sevgili dostum İlhan İrem hoş geldin.
İlhan İrem: Merhabalar. Hepinizi ışık ve sevgiyle selamlıyorum.
Mustafa Öncü: Burada birçok hayranın var biliyorsun. Sevecenlerin var. Merak ediyorlar ki, ben bundan yaklaşık bir ay önce İstanbul'daydım, konseriniz “Aşk İstanbul'daydı, ben de ordaydım... Muhteşem bir konser izledim. Fakat buradaki hayranlarından Kıbrıs'ta ne zaman konser verecek, her zaman sanatçılara soruluyor, ne zaman yeni albümünüz çıkacak falan, gerçi biz öbür şarkılara doymadık. Onları içimizde sindire sindire yoğuruyoruz. İşliyoruz, bünyemizde her tarafımızda. Bir ağacın damarları gibi dağılıyorlar... Ne düşünüyorsun? Konsere daha sonra döneceğiz, İstanbul konserine, önce buradan başlayalım.
İlhan İrem: Öncelikle ben Kıbrıs'ı çok seviyorum. Gerçekten cumhuriyetin kurulduğu gün geldik ilk defa (15 Kasım 1983) sevgili Melih Kibar'la beraber, Girne'de, Lefkoşa'da, Güzelyurt'ta, üç konser verdik. O zamandan beri artık bırakamıyorum, Kıbrıs'ı çok seviyorum. İstanbul'un kaosundan sonra benim için bir huzur limanı oluyor Kıbrıs. Burada bir hafta 10 gün kadar dinlenip, huzur bulup, arınıp, kendime geldikten sonra, tekrar sigara alışkanlığı gibi o şehri özlüyoruz. çünkü işler orda ama sık sık Kıbrıs'a geliyorum aslında Kıbrıs'a daha çok geliyorum baharda, ilkbaharda ve sonbaharda ama pek kimsenin haberi olmuyor, sessiz sedasız geliyorum, oradaki kaostan kendimi atıyorum, genellikle evde yazarak, çalışarak ve de iklim müsaitse yüzerek geçiriyorum. Kıbrıs'tan çok fazla konser çağrısı geliyor. Çok nitelikli konser dinleyicisi olduğunu çok nitelikli müziksever kitlesi olduğunu biliyorum. Fakat bildiğiniz gibi, gerek Türkiye'de gerek burada bir kültür erozyonu yaşanıyor, o yüzden de bir İlhan İrem konseri gerçekleştirecek, yapımcı sayısı çok çok az. Böyle bir konserin müzikal yönden diğer bütün açılardan yapımını gerçekleştirecek yetkinlikte yapımcılar olduğu zaman ancak konser veriyorum. Çok az konser veriyorum yılda bir iki tane konser yapıyorum İstanbul ve İzmir, Ankara gibi şehirlerde. Ama Kıbrıs'ta çağrı olduğu için, mutlaka bir konser yapmak istiyorum. Umarım gelecek sene 40. yılımda Kıbrıs'ta büyük bir konser gerçekleştirebiliriz, arzu ediyorum.
Mustafa Öncü: Kısaca söylemem gerekirse hayatımda izlediğim, izlenmesi gereken konserlerin başında geliyordu ''Aşk İstanbul'da. ''Ayrılıkların da Sonu Var'' sanırım Kıbrıs'taki ayağı da o olacak ''Ayrılıklarında Sonu Var'' diye.
İlhan İrem: Ona da bir isim ''Ayrılıkların da Sonu Var'' olacak. Çünkü çok uzun zamandır, zannedersem 1 Eylül 1991 veya 1992 çok uzun zamandır Kıbrıs'ta konser vermedim ve gerçekten çok yoğun çağrılar var. Bunlara artık duyarsız kalmak mümkün değil. Kıbrıs'ın sanat hayatına yön verenlerin bu konuda müziğin sadece eğlencelik olmadığı, başka boyutlarda da müzikler yapılabildiğini, önce onların görmesi lazım. Ben de o zaman severek gelip burada konser yapabilirim çünkü bekleyen bir kitle var biliyorum...“Türkiye bir kaos yaşıyor”
Mustafa Öncü: Sahnedeki performansın, şarap yıllandık sonra tatlılaşır, güzelleşir gibi öyle bir duruş vardı. Gerçekten nefisti. Performansından hiç bir şey kaybetmedin. Sahnede adeta yeniden doğdun diyebilirim... Ben müthiş bir keyif aldım. Oradaki görevliler, bugüne kadar yapılan en kalabalık konserdi dediler.
İlhan İrem: Türkiye bir kaos yaşıyor. Düşünsel yönden, kültürel yönden, siyasi yönden, bence Türkiye çok kötü günler yaşıyor. Türkiye hak etmediği bir yönetimle idare ediliyor. Fakat bunun dışında gerçekten ışık yürekli, aydınlık insanlar da var.
Mustafa Öncü: Bir çok dinleyicimiz bizi arayıp soruyorlar, sanatçımız İlhan İrem'i televizyon ekranlarında da görmek istiyoruz. Az önce söylediğin gibi çok röportaj vermiyorsun. Bunun nedenini soruyorlar.· İlhan İrem: Sevgili Mustafa Öncü biliyorsun 1973 senesinde başladığımızda, ilk 45'liğim "birleşsin Bütün Eller"le başladım. 1973'ten itibaren 1983'e kadar, çok yoğun bir şekilde 45'lik single şarkılar yaparak, her biri hit olan çoğu klasik olan şarkılar gerçekleşti. 83 senesinden başlayarak, ''pencere'' daha doğrusu 1981'deki ''bezgin'' albümündeki ''olanlar olmuş ''şarkısını milat olduğunu kabul edersek ondan başlayarak, bir farklılaşma oldu. Yıldız olmak farklı bir şey, sanatçı olmak farklı bir şeydi. Bir yol ayrımına geldiğimi hissettim. Bendeki, ruhumdaki, özümdeki gelişmelerle, dışarıdaki gelişmeler tam tersi bir yola girdi. Türkiye liberal, Arap, Amerikan karışımı böyle bir kültür yozlaşması içine girdi. Ben bu ortamın içinde bulunmayı arzu etmedim. Şarkılarımı üretmeye, albümlerimi yapmaya devam ettim, fakat bir sessiz direniş olarak, 80'li yıllardan başlayarak yavaş yavaş kendimi geri çektim. 1994 senesinde ''koridor'' albümüyle beraber, tamamen fizik anlamda kendimi geri çektim.
Mustafa Öncü: Sevgili İlhan İrem gelecek adına neler söylemek istersiniz? Bu son değil, son yoktur. Biri biter ama bir şey de devam eder.
İlhan İrem: Hiç bir zaman son yoktur. Kıbrıs'taki sevgili sevecenlere, sevgili dinleyicilere en güzel ruhlara, bütün Türkiye'deki ve bütün dünyadaki güzel insanlara, aydınlık yıllar, aydınlık günler diliyorum. Umut geleceğe dair bir kavram değildir. Bizden yansıyan bir kavramdır. Biz nasıl düşünürsek, hayat öyle olur. İyi düşünsünler, iyi olacak. Işık ve sevgiyle....
Seçim yasaklarını ihlal ettiği gerekçesi ile 2 ay hapis cezasının ardından bugün tahliye olan Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü. Meryem Özkurt, cezaevinden tahliyesinin ardından yaptığı yazılı açıklama şöyle:
"7 Haziran 2022'de haber niteliği görmezden gelinen yayından dolayı BRTK Müdürü olarak hapis cezasına mahkum edildim. Aynı yayını yapan birçok yayın mecrası ile özel televizyon kanalı günün gerisinde kalmış yasalardan dolayı yargılamaya konu edilemedi.
Türkiye'den gelen suyun tekrar akışının sağlandığı töreni yayınlayan BRTK, müdahale bahanesi ile mahkum edilirken, mahkeme, gücünü ve yetkisini kullanarak özgürlüğümü elimden almıştır.
Bu karar sonucunda “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışıyla bazı kesimler sessiz kalmayı tercih etmiştir. Gerçi, tersi eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Tutuklanmaya sebep törende, siyasilerimizin yanında konuşmacılardan biri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğundan, bir kısım, müdahalenin yargılandığı edasıyla zafer kazandığını düşündü; bir kısım ise bu kararı içine sindiremedi.
Meclis'in bu meseleyi yeteri kadar görmemesi de üzücü oldu. Oysa eski ve eksik yasalardan kaynaklanan adaletteki bu adaletsiz görüntüye karşı herkesin mücadele etmesi gerekirdi.
Yayının içeriğinin af konusunda iradeyi zayıflattığını, yargı bağımsızlığını bahane edenleri ve verilen bu kararı tarihin ıskalamayacağından eminim.
Adalet, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerini doğası gereği içinde barındırmalıdır. Ve bir hukuk devletinde hem mevzuat hem de uygulama ile görünür ve hissedilir olmalıdır.
Tarafsız, önyargısız ve siyasallaşmamış bir hukuk sistemi bir ülkenin bağımsızlığının ve egemenliğinin en önemli teminatlarındandır.
Bu süreçte yanımda olma cesareti gösteren herkese sonsuz teşekkür ederim.”
Kuzey Kıbrıs Turkcell'in hazırladığı adamızdaki Sivil Toplum Örgütleri ile hayır kurumlarını bir araya toplayan, ihtiyaçlar doğrultusunda projeler açılarak, gönüllü kişiler tarafından yapılan bağışlarla projenin hayata geçirilmesini sağlayan sosyal sorumluluk platformu.
https://www.gonuldenbagliyiz.biz adresinden takip edilebilecek olan platform, hayır kurumu olan dernekler ve vakıfların projelerine katkı sağlayabilmeleri için bağış toplayabilmeleri, gönüllü bağışçıların da platforma girerek birçok projenin detaylarını girerek uygun buldukları projelere destek olabilmelerini hedefliyor.
ilk kadın müdür, ilk kadın müsteşar, ilk kadın genel sekreter ve ilk kadın bakan olarak kıbrıs türk siyasi tarihinde yerini alan azimli ve başarılı yönetici.
kısa adı KISAD olan Kıbrıs'ta yaşayan kadınların sağlık durumlarının, hastalık dağılımlarının ve sebeplerinin araştırılması ve veriye dayalı farkındalık çalışmaları yapmak amacıyla 2016 yılında kurulan dernek.
ticaretler meşgul bir ailenin çocuğu olarak 26 Eylül 1934 tarihinde Larnaka'da dünyaya geldi. Babası Larnaka'lı Mehmet Zeki Müderrisoğlu annesi Limasol'dan Nezihe Efendi'dir. İlkokulu Larnaka'da okudu. Ardından Amerikan Akademisi'ne gitti. 1953 yılında 17 yaşında Akademinin 5. sınıfında okurken ailesi onu okuldan alarak evlendirdi. Eşi Baf'ın Yeşilova köyünden Çiftçilik ve hayvancılık ile uğraşan Halit Kazım Şemsettin'di. Çift, Baf'a yerleşti ve dört çocuğu oldu.
Baf'ın Türk belediye başkanı oldu ve 1960'ta Temsilciler Meclisi'ne seçildi. Halit Kazım Şemsettin 1963'de arkadaşı Aziz Altay ile birlikte Lefkoşa'da toplantıya giderlerken yolda bir kaza geçirerek hayatını kaybetti. ayla Halit Kazım dört çocuğuna bakmak zorunda kaldı.
Halit Kazım Şemsettin vefatı üzerine yerine doldurmak için seçime gidilmesi gerekiyordu. Rauf Denktaş Halit Kazım Şemsettin yerine kendisinden bu görevi yapmasını istedi. bu görevi kabul eden 27 yaşında milletvekili oldu. Ancak toplumlararası çatışmaların başlaması nedeniyle ancak 2 defa toplantılara katılabildi.
1974 yılında Güzelyurt'a yerleşti. Ardından, Kıbrıs Özerk Türk Yönetimi Topluluk Meclisi üyesi oldu. güzelyurt'ta tarım ve narenciye üretimine başladı ve büyük başarı kazandı. 2006'da Mandria'da sahip olduğu araziyi kamulaştıran Kıbrıs hükümetinden tazminat alma hakkı veren bir davayı kazandı.
9 Temmuz 1959 tarihinde sosyal ve kültürel az gelişmişlik mirasına karşı sosyal adalet ve cinsiyet eşitliği için mücadele etmek amacıyla kurulan pogo, kadınların eşit siyasi hakların kazanılması, anneliğin korunması, işyerinde eşitlik, çocukların yaşam, refah ve haklarının korunması için örgütlenmesini ve birliğini genel hedefler olarak tanımlar.
Pogo, eğitim, ulusal bağımsızlık mücadelesi, demokrasi, toplumsal ilerleme, dünya barışının korunması ve kadınların uluslararası dayanışması amacıyla iki toplumlu çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.
2012 yılında Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürlüğü, çocuk ihmali ve istismarının önlenmesi ve kadına yönelik her türlü şiddetin bildirilmesi için, 183 telefon numaralı “ACİL SOSYAL HİZMET İHBAR HATTI" çalışmasını başlattı.
ALO 183 İhbar Hattı, desteğe ihtiyacı olan kadınlara, istismara uğrayan veya uğrama riski taşıyan çocuklara ve yaşlılara yönelik olarak yapılan ihbarları dikkate alınmakta ve ihbar edilen vakalara müdahale edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması adına ilgili birimlere yönlendirme yapmaktadır. Hat aracılığı ile yapılan ihbarlar, Sosyal Hizmetler Dairesi görevlileri tarafından değerlendirmeye alınarak, Polis ve Sağlık kurumları başta olmak üzere ilgili tüm kurumlara aktarılmaktadır.
1937 yılında Kemal ve Cahit Rüstem kardeşler tarafından kurulan kitabevi.
Kitabevinde önce sadece İngilizce kitaplar, kartpostallar, haritalar ve Kıbrıs hakkında kitaplar vardı. 1957 yılında yayımcılığa da başladı. Kıbrıs'ın ilk renkli kitabı 1957 yılında Rüstem Kitabevi tarafından basıldı.
1917 yılında inşası tamamlandığı düşünülen Rüstem Kitabevi'nin tarihi binası 1974'e kadar pek çok yabancı diplomat, siyasetçi, avukat, düşünür ve aydınlar için bir buluşma noktasıydı. 2005 yılına kadar Rüstem Kitabevi'ndeki tüm kitaplar sadece İngilizceydi. 2005'ten itibaren Rüstem Kitabevi Türkçe kitap satışına da başladı. 2007'de İngilizce ve Türkçe kitaplara Almanca kitaplar ve kırtasiye ürünleri de eklendi, ayrıca aynı yıl içerisinde Yakın Doğu Üniversitesi'nde kitabevinin 5 şubesi açıldı ve ders kitapları buradan da öğrencilerle buluşmaya başladı.
Kitabevi 2010'larda Kemal Rüstem'in oğlu Ali Rüstem ile Ali Rüstem'in eşi Akile Rüstem tarafından özü korunarak önce kafe ardından üst kat restoran olarak hizmet vermeye başladı. İki katlı tarihi binaya yan bina da eklenerek bir restorasyonun ardından sanat galerisi ile müze eklendi. Yaklaşık 22 bin kitaba ev sahipliği yapan kitabevinde yerli ve yabancı sanatçılara ait tablolar, heykeller sergileniyor, etkinlikler yapılıyor, müzayede düzenleniyor.
Köder, Kıbrıs'a değer katan kadınların yaşam öykülerini derleyerek, belgesel hazırlamak, kitaplaştırmak amacıyla çalışmalar yapıyor etkinlik düzenliyor.
son olarak Baf sakinlerinden çocuklarını yokluk içinde büyük fedakârlıklarla yetiştiren Zalihe Bundak'ın hayatını belgesel olarak hazırladı.
Liseyi Robert Kolej (İstanbul), Üniversiteyi Cornell Üniversitesinde (Ithaca, New York) şeref listesinde bitirdi. Ekonomide yüksek lisans derecesini Boğaziçi Üniversitesinde ve doktorayı Çukurova Üniversitesinde tamamladı. 1990 yılından başlayarak değişik üniversitelerde tam-zamanlı öğretim üyesi olarak ve yönetici konumlarda çalıştı.
1995'te DAÜ'de tam zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı ve halen bu üniversitede çalışmaya devam etmektedir. Bu sürede 43 akademik konferansa sunumlarıyla katıldı, altı kitaba yazdığı bölümlerle katkıda bulundu ve saygın dergilerde 10 makalesi yayımlandı. Sertifika programlarında ve eğitim seminerlerinde “uluslararası ticaret”, “ithalat ve ihracat” ve “Yeşil-hat üzerinden ticaret usulleri” konularında seminerler ve kurslar verdi.
Doğu Akdeniz Üniversitesi, İşletme Bölümü Bölüm Başkanıdır, Dünya Basın Konseyleri Birliği'nin (WAPC) Başkanıdır, KKTC Cumhurbaşkanlığı Uluslararası İlişkiler Komitesi'nin üyesidir ve Kıbrıs Türk Basın Konseyi'nin Başkanıdır.
Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi Başkanı, Kadın Hakları Aktivisti Avukat.
25 Eylül 1985 tariinde Tekirdağ'da doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Kıbrıs'ta tamamladıktan sonra 2003-2007 yılları arasında, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yükseköğrenimin eğitimi aldı. Yüksek öğrenim hayatı boyunca, Türkiye'de Kıbrıslı Gençlik Platformu'nda yöneticilik ve aktivistlik yaptı. 2007 yılında adaya döndü ve 1 yıllık zorunlu avukatlık stajını tamamladı. 2008 yılında Baro sınavlarını geçtikten sonra avukat oldu. 2008-2009 yılları arasında 6 aylık dil kursu için İngiltere'nin Londra şehrine gitti.
2009-2011 arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü "İnsan Hakları Hukuku" Bölümü'nde Prof. Dr. Turgut Tarhanlı danışmanlığında “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Tarih Eğitiminin İnsan Hakları Bağlamında Değerlendirilmesi” başlıklı tezi ile yüksek lisansını tamamladı.
2011'de Kıbrıs' dönüş yaparak Güzelyurt'taki ofisinde avukatlık yapmaya başladı. Feminist Atölye ve pek çok kadın örgütünün bir araya geldiği Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu'nda aktivist olarak görev aldı. Yenidüzen gazetesi ve Gaile dergisinde makaleleri yayımlandı.