Şahdamarım adlı oyununu sahnelerken sağlık problemi yaşayarak Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 84 yaşındaki Türkiye'nin ünlü tiyatro sanatçısı Genco Erkal, taburcu edildi.
kaynak
Kıbrıslı Türk tiyatrocu Osman Balıkçıoğlu'nun biri tekerlekli sandalyedeki yaşlı bir çift hakkında kaleme aldığı müzikal komedi.
Oyun 23 Ekim 2022 Pazar günü Londra'da Edmonton Millfield Tiyatrosu'nda sahnelenecek.
Oyun 23 Ekim 2022 Pazar günü Londra'da Edmonton Millfield Tiyatrosu'nda sahnelenecek.
3 Eylül 2018 tarihinde uzun veya kısa metrajlı film, belgesel ve televizyon endüstrisini ve tiyatro kültürünü yaymak, geliştirmek, öğrenilmesini, yaygınlaştırılmasını, gelişmesini sağlamak, bu hususta projeler yapmak, yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak amacı ile kurulmuş dernek. Dernek aynı zamanda Sinevizyon Uluslararası Film Festivali'ni düzenlemektedir.
Derneğin başkanı Müge Günay'dır.
https://ktstder.org/
facebook
Derneğin başkanı Müge Günay'dır.
https://ktstder.org/
Kıbrıs'ın ilk Türk bestecisi Kıbrıslı Türk yazar ve şair.
6 Eylül 1897 tarihinde Lefkoşa'da doğdu. Lefkoşa İdadisini bitirdi. Kısa bir dönem öğretmenlik yaptıktan sonra kamu hizmetindeki görevlerini emekli olana kadar sürdürdü. Emekli olduktan sonra 1956-1964 yılları arasında Kıbrıs'ta Tali Okullar Komisyonu'nda görev yaptı.
Yaşamı boyunca müzik ve edebiyatla uğraştı, besteler yaptı, sahne oyunları, operetler yazdı. 1925'te oluşturulan Türk musikisi cemiyeti Dârü'l-elhan'ın kurucu üyelerindendi. İlk şiiri “Gülzâr”, kaside şeklinde yazıldı. Ağırlıklı olarak Klasik Türk Müziği tarzında üretmiş olduğu 31 bestesine ilaveten, notalarını kendisinin yazdığı bir adet "Zehirli Çiçek' adlı melodramı, 5 adet opereti bir de Türkçe Tsangosu bulunduğu saptanmıştır. Eserlerinde kullandığı sözlerin tamamının da kendisine ait olduğu bilinmektedir.
Nazım Ali İleri 4 Nisan 1978 tarihinde Lefkoşa'da hayatını kaybetti.
ESERLERİ:
OPERET: Gülzâr (1923), Zehirli Çiçek (1929), Perilerin Aşkı (1930).
OYUN: Kadın Zengin Olursa (komedi, 1929), Otel Tercümanı (1930), Yahudi'nin Davası (1931), Metres Belâsı (vodvil, 1930).
6 Eylül 1897 tarihinde Lefkoşa'da doğdu. Lefkoşa İdadisini bitirdi. Kısa bir dönem öğretmenlik yaptıktan sonra kamu hizmetindeki görevlerini emekli olana kadar sürdürdü. Emekli olduktan sonra 1956-1964 yılları arasında Kıbrıs'ta Tali Okullar Komisyonu'nda görev yaptı.
Yaşamı boyunca müzik ve edebiyatla uğraştı, besteler yaptı, sahne oyunları, operetler yazdı. 1925'te oluşturulan Türk musikisi cemiyeti Dârü'l-elhan'ın kurucu üyelerindendi. İlk şiiri “Gülzâr”, kaside şeklinde yazıldı. Ağırlıklı olarak Klasik Türk Müziği tarzında üretmiş olduğu 31 bestesine ilaveten, notalarını kendisinin yazdığı bir adet "Zehirli Çiçek' adlı melodramı, 5 adet opereti bir de Türkçe Tsangosu bulunduğu saptanmıştır. Eserlerinde kullandığı sözlerin tamamının da kendisine ait olduğu bilinmektedir.
Nazım Ali İleri 4 Nisan 1978 tarihinde Lefkoşa'da hayatını kaybetti.
ESERLERİ:
OPERET: Gülzâr (1923), Zehirli Çiçek (1929), Perilerin Aşkı (1930).
OYUN: Kadın Zengin Olursa (komedi, 1929), Otel Tercümanı (1930), Yahudi'nin Davası (1931), Metres Belâsı (vodvil, 1930).
Müzik tarihçisi, besteci, eğitimci, diplomat.
1931 yılında Gönyeli'de doğdu. Yazar Mustafa Gökçeoğlu dedesinin kardeşi; eski Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mustafa Arabacıoğlu ise dayısının oğludur. İlkokulu Gönyeli İlkokulunda, orta ve lise eğitimini ise Lefkoşa Koleji'nde tamamladı. 1952-53 arası Türkiye'nin Erzurum şehrinde tercümanlık yaptı. İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu'nun Dış ticaret-Konsolosluk bölümünden 1958 yılında mezun oldu. Üniversite öğrenciliği yıllarında İstanbul'da bir şirkette yarı zamanlı çalıştı. Yüksek öğrenimi tamamladıktan sonra bir süre Konya'daki Williams Brotjer firmasında yöneticilik yaptı.
1959'da Kıbrıs'a dönerek Lefkoşa'da Haydarpaşa Ticaret Lisesinde öğretmen oldu. 1961 yılında Ankara'da açılan Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçiliği'ne konsolos olarak atandı. Bu süre zarfında Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) saflarında da hizmetler verdi. Toplumlar arası çatışmalarda yaralanan TMT mensupları ile Türkiye'de öğrenim gören Kıbrıslı öğrencilerin sorunlarıyla ilgilendi. 1973 yılında Kıbrıs'ta kurulan Turizm Dairesinde müdürlük yaptı. 1974 yılından sonra kurulan Turizm Bakanlığı'nda yaklaşık 10 yıl müsteşarlık görevinde bulundu.
1984 yılında kendi isteği ile emekliye ayrılıp bir seyahat acentesi işletmecisi olarak 1998 yılında kadar sektörde hizmet etti. Bu arada 1989-1994 yılları arasında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde yarı zamanlı olarak turizm dersi verdi. Turizm alanındaki bilgi ve deneyimlerinin 'Kıbrıs'ta Turizm' adının verdiği 440 sayfalık bir kitapta topladı.
Yeşilada müzik eğitimine 1952 yılında Erzurum'da bulunduğu sırada özel dersler alarak başladı. Ardından Ankara radyosu bestecilerinden Ekrem Güyer'den makam, usul ve solfej dersleri aldı. 1953 yılından itibaren besteleri Türkiye ve Kıbrıs'ta yayınlanmaya başladı. 2001 ve 2002 yıllarında bestecilerimizi ve eserlerini tanıtan 'Kıbrıs'ta Geleneksel Türk Müziği' adlı kitabını iki cilt halinde yayınladı.
Yaptığı çalışmalar ve verdiği hizmetlerden dolayı; 1995 KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Halk Müziği Hizmet Ödülünü, 1998 Halk Sanat Derneği (HASDER)'in Halk Bilimi Hizmet Ödülünü, 2001 Necati Özkan Vakfı Bilim Kültür Sanat Başarı Ödülünü, Gazimağusa Belediyesi Kıbrıslı Bestecilerle Elele Konseri 2001 Katkı Ödülünü, Kıbrıs Türk Kadın Konseyi Girne Şubesi 2001 Kültür ve Sanata Katkı Ödülünü aldı.
Evli ve iki çocuk sahibi olan Ekrem Yeşilada 22 Ekim 2017 tarihinde hayatını kaybetti.
1931 yılında Gönyeli'de doğdu. Yazar Mustafa Gökçeoğlu dedesinin kardeşi; eski Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Dr. Mustafa Arabacıoğlu ise dayısının oğludur. İlkokulu Gönyeli İlkokulunda, orta ve lise eğitimini ise Lefkoşa Koleji'nde tamamladı. 1952-53 arası Türkiye'nin Erzurum şehrinde tercümanlık yaptı. İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu'nun Dış ticaret-Konsolosluk bölümünden 1958 yılında mezun oldu. Üniversite öğrenciliği yıllarında İstanbul'da bir şirkette yarı zamanlı çalıştı. Yüksek öğrenimi tamamladıktan sonra bir süre Konya'daki Williams Brotjer firmasında yöneticilik yaptı.
1959'da Kıbrıs'a dönerek Lefkoşa'da Haydarpaşa Ticaret Lisesinde öğretmen oldu. 1961 yılında Ankara'da açılan Kıbrıs Cumhuriyeti Büyükelçiliği'ne konsolos olarak atandı. Bu süre zarfında Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) saflarında da hizmetler verdi. Toplumlar arası çatışmalarda yaralanan TMT mensupları ile Türkiye'de öğrenim gören Kıbrıslı öğrencilerin sorunlarıyla ilgilendi. 1973 yılında Kıbrıs'ta kurulan Turizm Dairesinde müdürlük yaptı. 1974 yılından sonra kurulan Turizm Bakanlığı'nda yaklaşık 10 yıl müsteşarlık görevinde bulundu.
1984 yılında kendi isteği ile emekliye ayrılıp bir seyahat acentesi işletmecisi olarak 1998 yılında kadar sektörde hizmet etti. Bu arada 1989-1994 yılları arasında Doğu Akdeniz Üniversitesi'nde yarı zamanlı olarak turizm dersi verdi. Turizm alanındaki bilgi ve deneyimlerinin 'Kıbrıs'ta Turizm' adının verdiği 440 sayfalık bir kitapta topladı.
Yeşilada müzik eğitimine 1952 yılında Erzurum'da bulunduğu sırada özel dersler alarak başladı. Ardından Ankara radyosu bestecilerinden Ekrem Güyer'den makam, usul ve solfej dersleri aldı. 1953 yılından itibaren besteleri Türkiye ve Kıbrıs'ta yayınlanmaya başladı. 2001 ve 2002 yıllarında bestecilerimizi ve eserlerini tanıtan 'Kıbrıs'ta Geleneksel Türk Müziği' adlı kitabını iki cilt halinde yayınladı.
Yaptığı çalışmalar ve verdiği hizmetlerden dolayı; 1995 KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı Halk Müziği Hizmet Ödülünü, 1998 Halk Sanat Derneği (HASDER)'in Halk Bilimi Hizmet Ödülünü, 2001 Necati Özkan Vakfı Bilim Kültür Sanat Başarı Ödülünü, Gazimağusa Belediyesi Kıbrıslı Bestecilerle Elele Konseri 2001 Katkı Ödülünü, Kıbrıs Türk Kadın Konseyi Girne Şubesi 2001 Kültür ve Sanata Katkı Ödülünü aldı.
Evli ve iki çocuk sahibi olan Ekrem Yeşilada 22 Ekim 2017 tarihinde hayatını kaybetti.
"Sevgi her engeli aşar” sözüyle bilinen Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği'nin merhum başkanı.
1964 yılında Mağusa kazasına bağlı Vadili köyünde doğdu. İlkokulu Vadili ilkokulunda, orta eğitimi ise Türk Maarif Koleji edebiyat bölümünde tamamladı. Okul yıllarındaki başarılarıyla Atletizm Milli Takımı'nda yer aldı.
Yine futbolda, geleceğin yıldızlarından biri olarak gösterilirken,1982 yılında geçirdiği araba kazası sonucu, hayatını tekerlekli sandalye üzerinde geçirmek zorunda kaldı. Ancak spordan kopmadı. İngiltere'de gerçekleştirilen tedavi rehabilitasyonu esnasında karşılaştığı engellilere yönelik spor faaliyetlerini Kıbrıs'a taşıdı.
1989'da engelli sporlarını örgütlemek için çalışmalara başladı ve tekerlekli sandalye basketbol takımını kurdu. Aynı dönemde Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği'nde başkan olan Çelik, 1996 yılında Engelliler Spor Federasyonu'nun kurulmasına öncülük etti. Çelik, bu kurumun ilk başkanı oldu ve tekerlekli sandalye basketbol takımının Türkiye liglerinde ve Internatıonal Whell-Chair Basketball Federation/Uluslararası Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyonu'nun (IWBF) resmi Avrupa kupalarında yer almasını, engelli oyuncuların resmi lisans sahibi olmasını sağladı.
Sporun yanı sıra edebiyatçı kimliğini de topluma sunan çelik 'Özlem', 'Çağrı' ve Orkun Bozkurt ile 'Sevgi Savaşçıları/Sessizliğim' adlı şiir kitaplarını yayınladı. Çelik'in son kitabı 'Sevgi Savaşçıları', Necati Özkan Vakfı tarafından ödüle layık görüldü. Şiirleri Azerbaycan Türkçesine çevrilerek Azerbaycan'da 'Sevgi Sessizliğim' adı ile yayınlandı. Toplumun hizmetine sunduğu son eser, uzun yıllar hayalini kurduğu bir rehabilitasyon merkeziydi. Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği çatısı altında 2003 yılında Mehmet Reis Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezi'nin kurulmasını sağlayan Çelik, 14 Kasım 2011'de geçirdiği kalp krizi sonucunda aramızdan ayrıldı.
1964 yılında Mağusa kazasına bağlı Vadili köyünde doğdu. İlkokulu Vadili ilkokulunda, orta eğitimi ise Türk Maarif Koleji edebiyat bölümünde tamamladı. Okul yıllarındaki başarılarıyla Atletizm Milli Takımı'nda yer aldı.
Yine futbolda, geleceğin yıldızlarından biri olarak gösterilirken,1982 yılında geçirdiği araba kazası sonucu, hayatını tekerlekli sandalye üzerinde geçirmek zorunda kaldı. Ancak spordan kopmadı. İngiltere'de gerçekleştirilen tedavi rehabilitasyonu esnasında karşılaştığı engellilere yönelik spor faaliyetlerini Kıbrıs'a taşıdı.
1989'da engelli sporlarını örgütlemek için çalışmalara başladı ve tekerlekli sandalye basketbol takımını kurdu. Aynı dönemde Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği'nde başkan olan Çelik, 1996 yılında Engelliler Spor Federasyonu'nun kurulmasına öncülük etti. Çelik, bu kurumun ilk başkanı oldu ve tekerlekli sandalye basketbol takımının Türkiye liglerinde ve Internatıonal Whell-Chair Basketball Federation/Uluslararası Tekerlekli Sandalye Basketbol Federasyonu'nun (IWBF) resmi Avrupa kupalarında yer almasını, engelli oyuncuların resmi lisans sahibi olmasını sağladı.
Sporun yanı sıra edebiyatçı kimliğini de topluma sunan çelik 'Özlem', 'Çağrı' ve Orkun Bozkurt ile 'Sevgi Savaşçıları/Sessizliğim' adlı şiir kitaplarını yayınladı. Çelik'in son kitabı 'Sevgi Savaşçıları', Necati Özkan Vakfı tarafından ödüle layık görüldü. Şiirleri Azerbaycan Türkçesine çevrilerek Azerbaycan'da 'Sevgi Sessizliğim' adı ile yayınlandı. Toplumun hizmetine sunduğu son eser, uzun yıllar hayalini kurduğu bir rehabilitasyon merkeziydi. Kıbrıs Türk Ortopedik Özürlüler Derneği çatısı altında 2003 yılında Mehmet Reis Fizik Tedavi Rehabilitasyon Merkezi'nin kurulmasını sağlayan Çelik, 14 Kasım 2011'de geçirdiği kalp krizi sonucunda aramızdan ayrıldı.
Ressam ve goblen dokumacısı Kıbrıslı Türk.
Mansuralı bir ailenin çocuğu olarak 1969 yılında Londra'da dünyaya geldi. İki erkek ve bir kız kardeşiyle birlikte Güney Londra'da bir belediye mülkünde büyüdü. Camberwell College of Art ve Cumbria College of Art'ta tekstil okudu. Greenwich Üniversitesi'nde Kültürel Çalışmalar bölümünden mezun oldu.
Huddersfield'da öğretmen yetiştirme kursuna gitti. Bu sıralarda Camden'de bir Kıbrıslı sanat grubuna katıldı. 1992 yılında Ayten Zeki adı ile ilk halka açık sergisini açtı. Camden Kıbrıs Festivali kapsamında düzenlenen karma sergide çok sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sanatçı arasında yer aldı.
İlk kişisel sergisini 1992 yılında Southwark Turkish Group bünyesinde Dulwich'teki Thomas Calton School'da gerçekleştirdi. Son olarak Urban Arts Studio'da 27-29 Ağustos tarihleri arasında 10 kadar eseri sergilenecek.
facebook
Mansuralı bir ailenin çocuğu olarak 1969 yılında Londra'da dünyaya geldi. İki erkek ve bir kız kardeşiyle birlikte Güney Londra'da bir belediye mülkünde büyüdü. Camberwell College of Art ve Cumbria College of Art'ta tekstil okudu. Greenwich Üniversitesi'nde Kültürel Çalışmalar bölümünden mezun oldu.
Huddersfield'da öğretmen yetiştirme kursuna gitti. Bu sıralarda Camden'de bir Kıbrıslı sanat grubuna katıldı. 1992 yılında Ayten Zeki adı ile ilk halka açık sergisini açtı. Camden Kıbrıs Festivali kapsamında düzenlenen karma sergide çok sayıda Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum sanatçı arasında yer aldı.
İlk kişisel sergisini 1992 yılında Southwark Turkish Group bünyesinde Dulwich'teki Thomas Calton School'da gerçekleştirdi. Son olarak Urban Arts Studio'da 27-29 Ağustos tarihleri arasında 10 kadar eseri sergilenecek.
Tiyatro ve seramik sanatçısı.
26 Mayıs 1945 yılında Bilelle'de dünyaya geldi. İlkokul 3. sınıfa kadar Bilelle'de okudu. Bu süre zarfında keçi çobanlığı yaptı. Ardından ailesiyle Lefkoşa'ya yerleşti. İlkokulu Ortaköy İlkokulu'nda bitirdi. Ortaokulu Atatürk Enstitüsü, Liseyi ise Lefkoşa Türk Lisesi'nde tamamladı. Futbol ardından sinema tutkusunu yaşarken lise biter bitmez 6,5 yıl sürecek askerlik serüveni başladı. Bu süre zarfında tiyatro aşkını başlatacak olan 'ilk sahne'nin tüm oyunlarını izledi.
1969 yılında açılan bir tiyatro kursuna girdi. 10 yıl devlet tiyatrosunda görev yaptı. Dönemin Lefkoşa Belediye Başkanı Mustafa Akıncı'nın önerisiyle Yaşar Ersoy, Osman Alkaş ve Işın Cem Refikoğlu ile beraber Belediye Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatroculuk kariyerinde yüzden fazla oyunda oynadı. Seramikle uğraştı. Seramik alanında bir sergi açtı. "Sade Suya Öyküler" adında bir anı kitabı da yazdı. Bunların yanı sıra karikatür alanında çalışmalar yaptı. radyoda bir süre müzik programları da hazırladı. Gölgeler ve Suretler, Halam Geldi. Geniş Aile sinema filmlerinde, Galip Derviş, Savaşçı dizlerinde rol aldı.
Halen Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu'nda sanatını icra ediyor.
26 Mayıs 1945 yılında Bilelle'de dünyaya geldi. İlkokul 3. sınıfa kadar Bilelle'de okudu. Bu süre zarfında keçi çobanlığı yaptı. Ardından ailesiyle Lefkoşa'ya yerleşti. İlkokulu Ortaköy İlkokulu'nda bitirdi. Ortaokulu Atatürk Enstitüsü, Liseyi ise Lefkoşa Türk Lisesi'nde tamamladı. Futbol ardından sinema tutkusunu yaşarken lise biter bitmez 6,5 yıl sürecek askerlik serüveni başladı. Bu süre zarfında tiyatro aşkını başlatacak olan 'ilk sahne'nin tüm oyunlarını izledi.
1969 yılında açılan bir tiyatro kursuna girdi. 10 yıl devlet tiyatrosunda görev yaptı. Dönemin Lefkoşa Belediye Başkanı Mustafa Akıncı'nın önerisiyle Yaşar Ersoy, Osman Alkaş ve Işın Cem Refikoğlu ile beraber Belediye Tiyatrosu'nu kurdu. Tiyatroculuk kariyerinde yüzden fazla oyunda oynadı. Seramikle uğraştı. Seramik alanında bir sergi açtı. "Sade Suya Öyküler" adında bir anı kitabı da yazdı. Bunların yanı sıra karikatür alanında çalışmalar yaptı. radyoda bir süre müzik programları da hazırladı. Gölgeler ve Suretler, Halam Geldi. Geniş Aile sinema filmlerinde, Galip Derviş, Savaşçı dizlerinde rol aldı.
Halen Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu'nda sanatını icra ediyor.
Pişirdiği yemeklerle sosyal medya fenomeni olan sempatik Kıbrıslı Türk şef.
Big Has ismiyle tanınan şefin asıl adı Hasan Semay'dır. Kuzey Londra'nı Edmonton bölgesinde ikamet eden Hasan Semay'ın Babası Kıbrıslı Türk annesi ise İngiliz'dir. Kuzey Londra'nın Edmonton bölgesindeki evinin arka bahçesinde pişirdiği lezzetli yemekleri Sunday Sessions adlı youtube kanalında yayınlamaktadır.
Bir süre Clerkenwell'de ünlü Palatino restoranında baş aşçı olarak çalıştı. Hasan Sermay'ın ilk yemek kitabı Kuzey Londra'dan Kuzey Kıbrıs'a Tarifler adı ile geçtiğimiz haziran ayında yayınlandı.
instagram
Big Has ismiyle tanınan şefin asıl adı Hasan Semay'dır. Kuzey Londra'nı Edmonton bölgesinde ikamet eden Hasan Semay'ın Babası Kıbrıslı Türk annesi ise İngiliz'dir. Kuzey Londra'nın Edmonton bölgesindeki evinin arka bahçesinde pişirdiği lezzetli yemekleri Sunday Sessions adlı youtube kanalında yayınlamaktadır.
Bir süre Clerkenwell'de ünlü Palatino restoranında baş aşçı olarak çalıştı. Hasan Sermay'ın ilk yemek kitabı Kuzey Londra'dan Kuzey Kıbrıs'a Tarifler adı ile geçtiğimiz haziran ayında yayınlandı.
Işık Kitabevi'nin 23 Ağustos-3 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek geleneksel kitap fuarının 34'üncüsü.
Son iki yıl Koronavirüs salgını nedeniyle gerçekleştirilemeyen fuar Lefkoşa'da Gençlik Merkezi'nde yer alacak. Işık Kitabevi Direktörü Nahide Merlen bu yılki programın ana temasının “'İdare ve İrade'de Sona Doğru-Şimdi Ne?” olarak belirlendiğini söyledi. “Bu başlıkla kurumlarda ve toplumda yaşanan yozlaşmayı ele almayı ve yüzleşmeyi hedefledik” diyen Merlen, bu tema ile oluşturulan program içindeki panel ve söyleşilerle, katılımcılar ve okurlarla konuyu tartışacaklarını ve çözümün insanların kendisinde olduğunu hatırlatacaklarını söyledi.
Işık Kitabevi 34. Kitap Fuarı'nın etkinlik programı da açıklandı. Buna göre:
23 Ağustos Salı (saat 20.30): Açılış ve Kokteyl
Müzik: Ersen Sururi (Viola)-Kayra Sururi (Gitar) İkilisi
Onur Ödülü: Musa Kayra, Edebiyat-Sanat Hizmet Ödülü: Nilgün Güney, Zeki Ali.
24 Ağustos Çarşamba (saat 20.30) Panel: “Siyasette ve Kurumlarda Bağımlılık, İDARE etme ve İRADE”
Moderatör: Ali Baturay
Konuşmacılar: Yonca Özdemir, Birikim Özgür, Gürdal Hüdaoğlu,
25 Ağustos Perşembe (saat:20.30): Panel: “Çevre Tahribatı ve Yağma”
Moderatör: Feriha Tel
Konuşmacılar: Seran Aysal, Sibel Paralik, Berke Dağlı
26 Ağustos Cuma (saat:20.30): Söyleşi: “İdare Ede Ede Kaybolan İrade”
Konuşmacı: Niyazi Kızılyürek
27 Ağustos Cumartesi (saat 20.30) Söyleşi: Mehmet Yaşın
Okuyacağı şiirleri, şiirlerin arkasında yatan anıları, deneyimleri, yazınsal yaklaşımlarıyla ilişkili bir sohbet
28 Ağustos Pazar (saat 20.30): Panel: “Edebiyatımızda Fantastik Roman”
Moderatör: Halil Karpaşaoğlu
Konuşmacılar: Mete Özkoç, Kemal Caymaz
29 Ağustos Pazartesi (saat 20.30): Söyleşi: Şebnem İşigüzel (Türkiye'den Konuk Yazar)
Moderatör: Bulut Unvan
30 Ağustos Salı (saat: 20.30): Barış şiirleri ve şarkıları
KSYB Üyesi şairler ve Kıbrıslı Rum şairler
Müzik: Hasip Akgürgen, Mustafa Tozakı, Düzenleyen: Sanatçı ve Yazarlar Birliği
31 Ağustos Çarşamba (saat: 20.30) Panel: “Medya, Vatandaş İfade Özgürlüğü”
Moderatör: Emin Akkor
Konuşmacılar: Serhat İncirli, Çağdaş Öğüç, Düzenleyen: Gazeteciler Birliği
1 Eylül Perşembe (saat 20.30): Panel: “Kayıplara Karışan Egemenlik/ler”
Moderatör: Hakkı Yücel
Konuşmacılar: Rebecca Bryant, Mete Hatay
2 Eylül Cuma (saat 20.30): Panel: “İrade ve İdarede Sona Doğru-Şimdi Ne?”
Moderatör: Erdal Güryay
Konuşmacılar: Mertkan Hamit, Sertaç Sonan, Doğuş Derya
3 Eylül Cumartesi (saat 20.30) Panel: “Kısır Döngüde Yaşamak; Travma ve Distopya”
Konuşmacılar: Derya Ulubatlı, Pervin Yiğit, Hasan Yıkıcı.
Son iki yıl Koronavirüs salgını nedeniyle gerçekleştirilemeyen fuar Lefkoşa'da Gençlik Merkezi'nde yer alacak. Işık Kitabevi Direktörü Nahide Merlen bu yılki programın ana temasının “'İdare ve İrade'de Sona Doğru-Şimdi Ne?” olarak belirlendiğini söyledi. “Bu başlıkla kurumlarda ve toplumda yaşanan yozlaşmayı ele almayı ve yüzleşmeyi hedefledik” diyen Merlen, bu tema ile oluşturulan program içindeki panel ve söyleşilerle, katılımcılar ve okurlarla konuyu tartışacaklarını ve çözümün insanların kendisinde olduğunu hatırlatacaklarını söyledi.
Işık Kitabevi 34. Kitap Fuarı'nın etkinlik programı da açıklandı. Buna göre:
23 Ağustos Salı (saat 20.30): Açılış ve Kokteyl
Müzik: Ersen Sururi (Viola)-Kayra Sururi (Gitar) İkilisi
Onur Ödülü: Musa Kayra, Edebiyat-Sanat Hizmet Ödülü: Nilgün Güney, Zeki Ali.
24 Ağustos Çarşamba (saat 20.30) Panel: “Siyasette ve Kurumlarda Bağımlılık, İDARE etme ve İRADE”
Moderatör: Ali Baturay
Konuşmacılar: Yonca Özdemir, Birikim Özgür, Gürdal Hüdaoğlu,
25 Ağustos Perşembe (saat:20.30): Panel: “Çevre Tahribatı ve Yağma”
Moderatör: Feriha Tel
Konuşmacılar: Seran Aysal, Sibel Paralik, Berke Dağlı
26 Ağustos Cuma (saat:20.30): Söyleşi: “İdare Ede Ede Kaybolan İrade”
Konuşmacı: Niyazi Kızılyürek
27 Ağustos Cumartesi (saat 20.30) Söyleşi: Mehmet Yaşın
Okuyacağı şiirleri, şiirlerin arkasında yatan anıları, deneyimleri, yazınsal yaklaşımlarıyla ilişkili bir sohbet
28 Ağustos Pazar (saat 20.30): Panel: “Edebiyatımızda Fantastik Roman”
Moderatör: Halil Karpaşaoğlu
Konuşmacılar: Mete Özkoç, Kemal Caymaz
29 Ağustos Pazartesi (saat 20.30): Söyleşi: Şebnem İşigüzel (Türkiye'den Konuk Yazar)
Moderatör: Bulut Unvan
30 Ağustos Salı (saat: 20.30): Barış şiirleri ve şarkıları
KSYB Üyesi şairler ve Kıbrıslı Rum şairler
Müzik: Hasip Akgürgen, Mustafa Tozakı, Düzenleyen: Sanatçı ve Yazarlar Birliği
31 Ağustos Çarşamba (saat: 20.30) Panel: “Medya, Vatandaş İfade Özgürlüğü”
Moderatör: Emin Akkor
Konuşmacılar: Serhat İncirli, Çağdaş Öğüç, Düzenleyen: Gazeteciler Birliği
1 Eylül Perşembe (saat 20.30): Panel: “Kayıplara Karışan Egemenlik/ler”
Moderatör: Hakkı Yücel
Konuşmacılar: Rebecca Bryant, Mete Hatay
2 Eylül Cuma (saat 20.30): Panel: “İrade ve İdarede Sona Doğru-Şimdi Ne?”
Moderatör: Erdal Güryay
Konuşmacılar: Mertkan Hamit, Sertaç Sonan, Doğuş Derya
3 Eylül Cumartesi (saat 20.30) Panel: “Kısır Döngüde Yaşamak; Travma ve Distopya”
Konuşmacılar: Derya Ulubatlı, Pervin Yiğit, Hasan Yıkıcı.
Hidden Garden'ın işletmecisi, iş insanı.
Sağlık sorunlarından dolayı İstanbul'da tedavi gören 68 yaşındaki İsmet Ertaç hayata gözlerini yumdu.
Sağlık sorunlarından dolayı İstanbul'da tedavi gören 68 yaşındaki İsmet Ertaç hayata gözlerini yumdu.
Tüm kötülüklere karşı bir sanatsal direniş eylemi olan Yaşar Ersoy'un oyunlaştırıp yönettiği "İnsan Denen Şey" adlı tiyatro oyunu. Oyun 16 Ağustos Salı günü saat 20.30'da
Merkez Lefkoşa açık pazar alanında halka ücretsiz sunulacak.
tanıtım
Merkez Lefkoşa açık pazar alanında halka ücretsiz sunulacak.
tanıtım
Kıbrıs Türk eğitimine yarım asırdan uzun süre hizmet veren Dr. Hüsnü Feridun, 95 yaşında hayat veda etti.
kaynak
kaynak
Avustralya'nın güneydoğusunda bulunan Victoria eyaleti Parlamentosu Başkan Yardımcısı olarak seçilen kıbrıslı türk asıllı avustralyalı siyasetçi. Natalie Süleyman Victoria Hükümet tarihinde parlamentoya seçilen ilk Müslüman ve Türk Milletvekili olarak göreve başladı.
İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları'nda kadınlar judoda İngiltere adına gümüş madalya kazandı.
Açelya Toprak Kadınlar 57 kg Judo finalinde eski Dünya Şampiyonu ve Olimpiyat bronz madalya sahibi Deguchi ile karşılaştı. Finali kaybeden Toprak gümüş madalya kazandı.
Açelya Toprak Kadınlar 57 kg Judo finalinde eski Dünya Şampiyonu ve Olimpiyat bronz madalya sahibi Deguchi ile karşılaştı. Finali kaybeden Toprak gümüş madalya kazandı.
2011 yılında Bayrak Fm'de Mustafa Öncü'nün röportaj yaptığı müzisyen.
Mustafa Öncü: Yıllardır sizlere söz vermiştim. Kendisiyle 1985'te ışık ve sevgi evreninde buluşmuştuk. 2012'deyiz, 2012 yılını da yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Dostluğumuz baki sevgili dostum İlhan İrem'le Kıbrıs'a geldiği zaman röportaj yapacağımızı sözleşmiştik. Sözümüzü tuttuk ve buradayız. Sevgili dostum İlhan İrem hoş geldin.
İlhan İrem: Merhabalar. Hepinizi ışık ve sevgiyle selamlıyorum.
Mustafa Öncü: Burada birçok hayranın var biliyorsun. Sevecenlerin var. Merak ediyorlar ki, ben bundan yaklaşık bir ay önce İstanbul'daydım, konseriniz “Aşk İstanbul'daydı, ben de ordaydım... Muhteşem bir konser izledim. Fakat buradaki hayranlarından Kıbrıs'ta ne zaman konser verecek, her zaman sanatçılara soruluyor, ne zaman yeni albümünüz çıkacak falan, gerçi biz öbür şarkılara doymadık. Onları içimizde sindire sindire yoğuruyoruz. İşliyoruz, bünyemizde her tarafımızda. Bir ağacın damarları gibi dağılıyorlar... Ne düşünüyorsun? Konsere daha sonra döneceğiz, İstanbul konserine, önce buradan başlayalım.
İlhan İrem: Öncelikle ben Kıbrıs'ı çok seviyorum. Gerçekten cumhuriyetin kurulduğu gün geldik ilk defa (15 Kasım 1983) sevgili Melih Kibar'la beraber, Girne'de, Lefkoşa'da, Güzelyurt'ta, üç konser verdik. O zamandan beri artık bırakamıyorum, Kıbrıs'ı çok seviyorum. İstanbul'un kaosundan sonra benim için bir huzur limanı oluyor Kıbrıs. Burada bir hafta 10 gün kadar dinlenip, huzur bulup, arınıp, kendime geldikten sonra, tekrar sigara alışkanlığı gibi o şehri özlüyoruz. çünkü işler orda ama sık sık Kıbrıs'a geliyorum aslında Kıbrıs'a daha çok geliyorum baharda, ilkbaharda ve sonbaharda ama pek kimsenin haberi olmuyor, sessiz sedasız geliyorum, oradaki kaostan kendimi atıyorum, genellikle evde yazarak, çalışarak ve de iklim müsaitse yüzerek geçiriyorum. Kıbrıs'tan çok fazla konser çağrısı geliyor. Çok nitelikli konser dinleyicisi olduğunu çok nitelikli müziksever kitlesi olduğunu biliyorum. Fakat bildiğiniz gibi, gerek Türkiye'de gerek burada bir kültür erozyonu yaşanıyor, o yüzden de bir İlhan İrem konseri gerçekleştirecek, yapımcı sayısı çok çok az. Böyle bir konserin müzikal yönden diğer bütün açılardan yapımını gerçekleştirecek yetkinlikte yapımcılar olduğu zaman ancak konser veriyorum. Çok az konser veriyorum yılda bir iki tane konser yapıyorum İstanbul ve İzmir, Ankara gibi şehirlerde. Ama Kıbrıs'ta çağrı olduğu için, mutlaka bir konser yapmak istiyorum. Umarım gelecek sene 40. yılımda Kıbrıs'ta büyük bir konser gerçekleştirebiliriz, arzu ediyorum.
Mustafa Öncü: Kısaca söylemem gerekirse hayatımda izlediğim, izlenmesi gereken konserlerin başında geliyordu ''Aşk İstanbul'da. ''Ayrılıkların da Sonu Var'' sanırım Kıbrıs'taki ayağı da o olacak ''Ayrılıklarında Sonu Var'' diye.
İlhan İrem: Ona da bir isim ''Ayrılıkların da Sonu Var'' olacak. Çünkü çok uzun zamandır, zannedersem 1 Eylül 1991 veya 1992 çok uzun zamandır Kıbrıs'ta konser vermedim ve gerçekten çok yoğun çağrılar var. Bunlara artık duyarsız kalmak mümkün değil. Kıbrıs'ın sanat hayatına yön verenlerin bu konuda müziğin sadece eğlencelik olmadığı, başka boyutlarda da müzikler yapılabildiğini, önce onların görmesi lazım. Ben de o zaman severek gelip burada konser yapabilirim çünkü bekleyen bir kitle var biliyorum...“Türkiye bir kaos yaşıyor”
Mustafa Öncü: Sahnedeki performansın, şarap yıllandık sonra tatlılaşır, güzelleşir gibi öyle bir duruş vardı. Gerçekten nefisti. Performansından hiç bir şey kaybetmedin. Sahnede adeta yeniden doğdun diyebilirim... Ben müthiş bir keyif aldım. Oradaki görevliler, bugüne kadar yapılan en kalabalık konserdi dediler.
İlhan İrem: Türkiye bir kaos yaşıyor. Düşünsel yönden, kültürel yönden, siyasi yönden, bence Türkiye çok kötü günler yaşıyor. Türkiye hak etmediği bir yönetimle idare ediliyor. Fakat bunun dışında gerçekten ışık yürekli, aydınlık insanlar da var.
Mustafa Öncü: Bir çok dinleyicimiz bizi arayıp soruyorlar, sanatçımız İlhan İrem'i televizyon ekranlarında da görmek istiyoruz. Az önce söylediğin gibi çok röportaj vermiyorsun. Bunun nedenini soruyorlar.· İlhan İrem: Sevgili Mustafa Öncü biliyorsun 1973 senesinde başladığımızda, ilk 45'liğim "birleşsin Bütün Eller"le başladım. 1973'ten itibaren 1983'e kadar, çok yoğun bir şekilde 45'lik single şarkılar yaparak, her biri hit olan çoğu klasik olan şarkılar gerçekleşti. 83 senesinden başlayarak, ''pencere'' daha doğrusu 1981'deki ''bezgin'' albümündeki ''olanlar olmuş ''şarkısını milat olduğunu kabul edersek ondan başlayarak, bir farklılaşma oldu. Yıldız olmak farklı bir şey, sanatçı olmak farklı bir şeydi. Bir yol ayrımına geldiğimi hissettim. Bendeki, ruhumdaki, özümdeki gelişmelerle, dışarıdaki gelişmeler tam tersi bir yola girdi. Türkiye liberal, Arap, Amerikan karışımı böyle bir kültür yozlaşması içine girdi. Ben bu ortamın içinde bulunmayı arzu etmedim. Şarkılarımı üretmeye, albümlerimi yapmaya devam ettim, fakat bir sessiz direniş olarak, 80'li yıllardan başlayarak yavaş yavaş kendimi geri çektim. 1994 senesinde ''koridor'' albümüyle beraber, tamamen fizik anlamda kendimi geri çektim.
Mustafa Öncü: Sevgili İlhan İrem gelecek adına neler söylemek istersiniz? Bu son değil, son yoktur. Biri biter ama bir şey de devam eder.
İlhan İrem: Hiç bir zaman son yoktur. Kıbrıs'taki sevgili sevecenlere, sevgili dinleyicilere en güzel ruhlara, bütün Türkiye'deki ve bütün dünyadaki güzel insanlara, aydınlık yıllar, aydınlık günler diliyorum. Umut geleceğe dair bir kavram değildir. Bizden yansıyan bir kavramdır. Biz nasıl düşünürsek, hayat öyle olur. İyi düşünsünler, iyi olacak. Işık ve sevgiyle....
Mustafa Öncü: Yıllardır sizlere söz vermiştim. Kendisiyle 1985'te ışık ve sevgi evreninde buluşmuştuk. 2012'deyiz, 2012 yılını da yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Dostluğumuz baki sevgili dostum İlhan İrem'le Kıbrıs'a geldiği zaman röportaj yapacağımızı sözleşmiştik. Sözümüzü tuttuk ve buradayız. Sevgili dostum İlhan İrem hoş geldin.
İlhan İrem: Merhabalar. Hepinizi ışık ve sevgiyle selamlıyorum.
Mustafa Öncü: Burada birçok hayranın var biliyorsun. Sevecenlerin var. Merak ediyorlar ki, ben bundan yaklaşık bir ay önce İstanbul'daydım, konseriniz “Aşk İstanbul'daydı, ben de ordaydım... Muhteşem bir konser izledim. Fakat buradaki hayranlarından Kıbrıs'ta ne zaman konser verecek, her zaman sanatçılara soruluyor, ne zaman yeni albümünüz çıkacak falan, gerçi biz öbür şarkılara doymadık. Onları içimizde sindire sindire yoğuruyoruz. İşliyoruz, bünyemizde her tarafımızda. Bir ağacın damarları gibi dağılıyorlar... Ne düşünüyorsun? Konsere daha sonra döneceğiz, İstanbul konserine, önce buradan başlayalım.
İlhan İrem: Öncelikle ben Kıbrıs'ı çok seviyorum. Gerçekten cumhuriyetin kurulduğu gün geldik ilk defa (15 Kasım 1983) sevgili Melih Kibar'la beraber, Girne'de, Lefkoşa'da, Güzelyurt'ta, üç konser verdik. O zamandan beri artık bırakamıyorum, Kıbrıs'ı çok seviyorum. İstanbul'un kaosundan sonra benim için bir huzur limanı oluyor Kıbrıs. Burada bir hafta 10 gün kadar dinlenip, huzur bulup, arınıp, kendime geldikten sonra, tekrar sigara alışkanlığı gibi o şehri özlüyoruz. çünkü işler orda ama sık sık Kıbrıs'a geliyorum aslında Kıbrıs'a daha çok geliyorum baharda, ilkbaharda ve sonbaharda ama pek kimsenin haberi olmuyor, sessiz sedasız geliyorum, oradaki kaostan kendimi atıyorum, genellikle evde yazarak, çalışarak ve de iklim müsaitse yüzerek geçiriyorum. Kıbrıs'tan çok fazla konser çağrısı geliyor. Çok nitelikli konser dinleyicisi olduğunu çok nitelikli müziksever kitlesi olduğunu biliyorum. Fakat bildiğiniz gibi, gerek Türkiye'de gerek burada bir kültür erozyonu yaşanıyor, o yüzden de bir İlhan İrem konseri gerçekleştirecek, yapımcı sayısı çok çok az. Böyle bir konserin müzikal yönden diğer bütün açılardan yapımını gerçekleştirecek yetkinlikte yapımcılar olduğu zaman ancak konser veriyorum. Çok az konser veriyorum yılda bir iki tane konser yapıyorum İstanbul ve İzmir, Ankara gibi şehirlerde. Ama Kıbrıs'ta çağrı olduğu için, mutlaka bir konser yapmak istiyorum. Umarım gelecek sene 40. yılımda Kıbrıs'ta büyük bir konser gerçekleştirebiliriz, arzu ediyorum.
Mustafa Öncü: Kısaca söylemem gerekirse hayatımda izlediğim, izlenmesi gereken konserlerin başında geliyordu ''Aşk İstanbul'da. ''Ayrılıkların da Sonu Var'' sanırım Kıbrıs'taki ayağı da o olacak ''Ayrılıklarında Sonu Var'' diye.
İlhan İrem: Ona da bir isim ''Ayrılıkların da Sonu Var'' olacak. Çünkü çok uzun zamandır, zannedersem 1 Eylül 1991 veya 1992 çok uzun zamandır Kıbrıs'ta konser vermedim ve gerçekten çok yoğun çağrılar var. Bunlara artık duyarsız kalmak mümkün değil. Kıbrıs'ın sanat hayatına yön verenlerin bu konuda müziğin sadece eğlencelik olmadığı, başka boyutlarda da müzikler yapılabildiğini, önce onların görmesi lazım. Ben de o zaman severek gelip burada konser yapabilirim çünkü bekleyen bir kitle var biliyorum...“Türkiye bir kaos yaşıyor”
Mustafa Öncü: Sahnedeki performansın, şarap yıllandık sonra tatlılaşır, güzelleşir gibi öyle bir duruş vardı. Gerçekten nefisti. Performansından hiç bir şey kaybetmedin. Sahnede adeta yeniden doğdun diyebilirim... Ben müthiş bir keyif aldım. Oradaki görevliler, bugüne kadar yapılan en kalabalık konserdi dediler.
İlhan İrem: Türkiye bir kaos yaşıyor. Düşünsel yönden, kültürel yönden, siyasi yönden, bence Türkiye çok kötü günler yaşıyor. Türkiye hak etmediği bir yönetimle idare ediliyor. Fakat bunun dışında gerçekten ışık yürekli, aydınlık insanlar da var.
Mustafa Öncü: Bir çok dinleyicimiz bizi arayıp soruyorlar, sanatçımız İlhan İrem'i televizyon ekranlarında da görmek istiyoruz. Az önce söylediğin gibi çok röportaj vermiyorsun. Bunun nedenini soruyorlar.· İlhan İrem: Sevgili Mustafa Öncü biliyorsun 1973 senesinde başladığımızda, ilk 45'liğim "birleşsin Bütün Eller"le başladım. 1973'ten itibaren 1983'e kadar, çok yoğun bir şekilde 45'lik single şarkılar yaparak, her biri hit olan çoğu klasik olan şarkılar gerçekleşti. 83 senesinden başlayarak, ''pencere'' daha doğrusu 1981'deki ''bezgin'' albümündeki ''olanlar olmuş ''şarkısını milat olduğunu kabul edersek ondan başlayarak, bir farklılaşma oldu. Yıldız olmak farklı bir şey, sanatçı olmak farklı bir şeydi. Bir yol ayrımına geldiğimi hissettim. Bendeki, ruhumdaki, özümdeki gelişmelerle, dışarıdaki gelişmeler tam tersi bir yola girdi. Türkiye liberal, Arap, Amerikan karışımı böyle bir kültür yozlaşması içine girdi. Ben bu ortamın içinde bulunmayı arzu etmedim. Şarkılarımı üretmeye, albümlerimi yapmaya devam ettim, fakat bir sessiz direniş olarak, 80'li yıllardan başlayarak yavaş yavaş kendimi geri çektim. 1994 senesinde ''koridor'' albümüyle beraber, tamamen fizik anlamda kendimi geri çektim.
Mustafa Öncü: Sevgili İlhan İrem gelecek adına neler söylemek istersiniz? Bu son değil, son yoktur. Biri biter ama bir şey de devam eder.
İlhan İrem: Hiç bir zaman son yoktur. Kıbrıs'taki sevgili sevecenlere, sevgili dinleyicilere en güzel ruhlara, bütün Türkiye'deki ve bütün dünyadaki güzel insanlara, aydınlık yıllar, aydınlık günler diliyorum. Umut geleceğe dair bir kavram değildir. Bizden yansıyan bir kavramdır. Biz nasıl düşünürsek, hayat öyle olur. İyi düşünsünler, iyi olacak. Işık ve sevgiyle....
Seçim yasaklarını ihlal ettiği gerekçesi ile 2 ay hapis cezasının ardından bugün tahliye olan Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK) Müdürü. Meryem Özkurt, cezaevinden tahliyesinin ardından yaptığı yazılı açıklama şöyle:
"7 Haziran 2022'de haber niteliği görmezden gelinen yayından dolayı BRTK Müdürü olarak hapis cezasına mahkum edildim. Aynı yayını yapan birçok yayın mecrası ile özel televizyon kanalı günün gerisinde kalmış yasalardan dolayı yargılamaya konu edilemedi.
Türkiye'den gelen suyun tekrar akışının sağlandığı töreni yayınlayan BRTK, müdahale bahanesi ile mahkum edilirken, mahkeme, gücünü ve yetkisini kullanarak özgürlüğümü elimden almıştır.
Bu karar sonucunda “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışıyla bazı kesimler sessiz kalmayı tercih etmiştir. Gerçi, tersi eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Tutuklanmaya sebep törende, siyasilerimizin yanında konuşmacılardan biri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğundan, bir kısım, müdahalenin yargılandığı edasıyla zafer kazandığını düşündü; bir kısım ise bu kararı içine sindiremedi.
Meclis'in bu meseleyi yeteri kadar görmemesi de üzücü oldu. Oysa eski ve eksik yasalardan kaynaklanan adaletteki bu adaletsiz görüntüye karşı herkesin mücadele etmesi gerekirdi.
Yayının içeriğinin af konusunda iradeyi zayıflattığını, yargı bağımsızlığını bahane edenleri ve verilen bu kararı tarihin ıskalamayacağından eminim.
Adalet, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerini doğası gereği içinde barındırmalıdır. Ve bir hukuk devletinde hem mevzuat hem de uygulama ile görünür ve hissedilir olmalıdır.
Tarafsız, önyargısız ve siyasallaşmamış bir hukuk sistemi bir ülkenin bağımsızlığının ve egemenliğinin en önemli teminatlarındandır.
Bu süreçte yanımda olma cesareti gösteren herkese sonsuz teşekkür ederim.”
"7 Haziran 2022'de haber niteliği görmezden gelinen yayından dolayı BRTK Müdürü olarak hapis cezasına mahkum edildim. Aynı yayını yapan birçok yayın mecrası ile özel televizyon kanalı günün gerisinde kalmış yasalardan dolayı yargılamaya konu edilemedi.
Türkiye'den gelen suyun tekrar akışının sağlandığı töreni yayınlayan BRTK, müdahale bahanesi ile mahkum edilirken, mahkeme, gücünü ve yetkisini kullanarak özgürlüğümü elimden almıştır.
Bu karar sonucunda “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” anlayışıyla bazı kesimler sessiz kalmayı tercih etmiştir. Gerçi, tersi eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Tutuklanmaya sebep törende, siyasilerimizin yanında konuşmacılardan biri Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğundan, bir kısım, müdahalenin yargılandığı edasıyla zafer kazandığını düşündü; bir kısım ise bu kararı içine sindiremedi.
Meclis'in bu meseleyi yeteri kadar görmemesi de üzücü oldu. Oysa eski ve eksik yasalardan kaynaklanan adaletteki bu adaletsiz görüntüye karşı herkesin mücadele etmesi gerekirdi.
Yayının içeriğinin af konusunda iradeyi zayıflattığını, yargı bağımsızlığını bahane edenleri ve verilen bu kararı tarihin ıskalamayacağından eminim.
Adalet, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerini doğası gereği içinde barındırmalıdır. Ve bir hukuk devletinde hem mevzuat hem de uygulama ile görünür ve hissedilir olmalıdır.
Tarafsız, önyargısız ve siyasallaşmamış bir hukuk sistemi bir ülkenin bağımsızlığının ve egemenliğinin en önemli teminatlarındandır.
Bu süreçte yanımda olma cesareti gösteren herkese sonsuz teşekkür ederim.”
Kuzey Kıbrıs Turkcell'in hazırladığı adamızdaki Sivil Toplum Örgütleri ile hayır kurumlarını bir araya toplayan, ihtiyaçlar doğrultusunda projeler açılarak, gönüllü kişiler tarafından yapılan bağışlarla projenin hayata geçirilmesini sağlayan sosyal sorumluluk platformu.
https://www.gonuldenbagliyiz.biz adresinden takip edilebilecek olan platform, hayır kurumu olan dernekler ve vakıfların projelerine katkı sağlayabilmeleri için bağış toplayabilmeleri, gönüllü bağışçıların da platforma girerek birçok projenin detaylarını girerek uygun buldukları projelere destek olabilmelerini hedefliyor.
https://www.gonuldenbagliyiz.biz adresinden takip edilebilecek olan platform, hayır kurumu olan dernekler ve vakıfların projelerine katkı sağlayabilmeleri için bağış toplayabilmeleri, gönüllü bağışçıların da platforma girerek birçok projenin detaylarını girerek uygun buldukları projelere destek olabilmelerini hedefliyor.
ilk kadın müdür, ilk kadın müsteşar, ilk kadın genel sekreter ve ilk kadın bakan olarak kıbrıs türk siyasi tarihinde yerini alan azimli ve başarılı yönetici.
Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) hukukçu.
KKTC Başbakanlık hukuk müdürlüğü ile Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği görevinde bulundu.
KKTC Başbakanlık hukuk müdürlüğü ile Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği görevinde bulundu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?