confessions

beytambal galsin

1. nesil Yazar - Yazar -

  1. toplam entry 107
  2. takipçi 3
  3. puan 10743

oz karahan

beytambal galsin
Avrupa Gazetesi'nin haberine göre, ismi eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın isminin de bulunduğu 42'likler listesinde yer alıyor. “Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturduğu” gerekçesiyle 5 yıla varan zaman dilimi çerçevesinde Türkiye'ye giriş yapamayacak.

cemal mida

beytambal galsin
Hakkında destan üretilen Baf'ın Vretça köyünde doğmuş halk kahramanı.

Cemal Mida, Vretça'nın Trabeza Ormanlık ve dağlık bölgesinde keçi çobanlığı ile uğraşırmış. Kısa boylu, tıknaz, sakin, sessiz, az konuşan bir kişiymiş. köylüye yardım eder, merhametli ve çalışkan bir adam olarak tanınırmış.

Aybifan köyünde birisi ile ortaklaşa hayvancılık yaparmış. trodoslarda serbestçe dolaşıp otlayan, gece olduğunda da oldukça bakımlı ve temiz tuttuğu mandırasına dönen yüzlerce keçisi varmış.

İngiliz idaresi hayvanların dağda serbestçe otlanmasını yasaklamış. hayvanlarını satmak istemeyen Mida, mecburen ormandan düz araziye inmiş. Ancak burada da bölgenin çobanları yüzünden rahat yüzü görmemiş. Sürekli dayak yiyen ve keçileri çalınan Mida bir hırsızlık olayına karışmış ve kısa bir süre hapis yatmış.

Salıverildiği günün gecesi arkadaşları ile yeme içme düzenlemiş. Köyün muhtarı Rauf Denktaş'ın eniştesi olan Kara Hasan'mış. Kara Hasan rahatsızlık yarattıkları için Mida ve arkadaşlarından şikayetçi olmuş. Bu şikayet davasının görüleceği gün Mida, Kara Hasan'ı öldürmüş. Böylelikle dağlara kaçmak zorunda kalmış. 4 yıl boyunca dağlarda saklanmış.

Dönemin İngiliz Valisi, teslim olması halinde, canının bağışlanacağını ilan etmiş. ancak Mida teslim olmamış. İngiliz idaresi başına ödül koymuş. ölüsünü ya da dirisini getirene para ödülü verileceğini ilan etmiş. derken para ödülünü almak isteyenler Mida'yı ihbar etmiş.

Mida kaçarken ayağından vurulmuş. bir süre daha yaralı halde kaçmış ancak gücü kalmayınca yakalanmış ve idam edilmiş.

vretça

beytambal galsin
Baf Bölgesinde, Trodos dağının güney eteklerinde Cilinya köyünün üç kilometre kuzeydoğusunda yer alan bir köydür. köyün adı 1958 yılında değişerek “dağın üstesinden gelen kişiler” anlamına gelen Dağaşan adını aldı.

kıbrıslı türklerin atatürk sevgisi

beytambal galsin
ATATÜRK

"Ön teker nere giderse arka teker de ora gider."

Öğretmenlerin, İngiliz boyunduruğu altında iken okulun salonuna asmaktan korktuğu, çekindiği yıllarda köylü; evine, kahvesine, birliğine, derneğine, Atatürk ile Türk büyüklerinin resmini asmakta bir sakınca görmüyordu. Sağdan soldan gelen baskılara omuz silkiyor, kulak vermiyordu.

Kıbrıslı Rumların, Türkiye'ye çıkan Yunanlıları çılgınca alkışlayıp, sevinçten oynayıp zıpladıkları, taşkınlıkla yaptıkları yıllarda, Kıbrıs Türk köylüsünün Atatürk'e bağlanmaması, onu sevmemesi olanaksızdı. Bütün köylünün yüreciği o yıllarda Atatürk'le birlikte atmıştı. Onun ilerlemesi, onun başarıları, Kıbrıs'ın her yanındaki Türkler arasında bayram havası yaratmıştı. Savaşa katılamıyorlardı ama, para toplayıp gönderme yolları arıyorlardı!

Yunanlar İzmir'e çıkınca, Rumlar pek çok alay etmişti Türklerle. Yunanlar İzmir'de denize dökülünce sus pus olan, kuyruklarını bacaklarının arasına sokan Rumlarla da, Türklerin pek çok alay etmişti sonradan. Bağlarbaşı'nda o günlere değin bir öykü dinledim. Yunanlar İzmir'e çıktılar. Durmadan Ankara'ya doğru ilerliyorlar! Ha bugün ha yarın Ankara'ya girilecek, Mustafa Kemal esir edilecek! Bütün Kıbrıs Rumları gibi Bağlarbaşı'ndaki Rumlar da sevinç içinde. Sevinçlerinden yapmadık taşkınlık bırakmıyorlar. Türklerle alay ediyorlar. Evrende Türk denen bir ulus kalmadı artı diyorlar! Derken bütün Kıbrıs bir gün çalkalandı:

"Mustafa Kemal esir düştü! Trikopis Kemal Paşa'yı teslim aldı!"

bu acı salık üzerine Bağlarbaşı Türkleri aralarında para toplıyarak, Leymosuna birini yolladılar. Telgraf çektirdiler. Salığın doğruluk derecesini öğrenmek istediler. Fakat çok sürmez bir başka salık, Kıbrısı bir uçtan bir uca bir çırpıda çalkalar:

"Trikopis teslim oldu Yunanlar İzmir'e doğru kaçıyor!..."

İşte bu salıktır ki bütün Kıbrıs Türklerine sevinç gözyaşları döktürür. Rumlardan bol bol öç alırlar. Bağlarbaşlılar ise köy kahvesinin önündeki iri dut ağacının tepesine bir Türk bayrağı çekerler. Bayrak; ortasına ivedilikle ay ile yıldız dikilmiş kırmızı bir masa örtüsünden başka bir şey değildir!.

Kurtuluş Savaşı günlerinde Kavaklı köyünde de Rumlar epey Türkleri incitmişlerdi. Fakat sonradan Trikopis esir düşüp, Yunanlar kurtuluşu İzmir'e doğru kaçmakta bulunca, incitme sırası Türklere gelmişti. O günlerde Kavaklı Türkleri, köydeki Rumlara şu dörtlüğü söylemekteydi:

Var olasın Kemal Paşa
Askerinle binler yaşa
Yüzbin Yunan kellesini
Atasın birden aşaa

Bu olaydan sonra Rumlar köyde tutunamaz oldular. Çok sürmedi hepsi köyden göç ettiler. Bu gün Kavaklı'da bir Rum bile yoktur.

Kıbrıs Türk köylüsü, kentlisi o yıllardan başlayarak tellim Atatürk'ün, onun ilkelerinin, devrimlerinin yanında yer aldı. Ona artan sevgiyle bağlandı.

Bu gün Kıbrıs Türkü köylüsü kentlisi okullarını Atatürk'ün resimleri ile, heykelleri ile süslüyor. Çocuklar kafasını onun ilkeleri, onun devrimleri ile dolduruyor. Sömürgeliren kılıcı yok başlarında artık. Önce ana baba, su ekmek demesini öğrenen çocuklar, bu gün bu listenin başına Atatürk'ü eklemiştir. Atatürk Kıbrıs Türk köylüsü için sonsuz bir devinme, güç kaynağı, doğruyu, gerçeği, ileriyi gösteren bir ışıktır. Karanlık, nemli, zindan gibi evlerde yaşayan pek çok köylümüze yaşama gücü veren, evini aydınlatan, köyünü ayakta tutan, bu ışıktır. Bu ışık olmasa, bu sınır olmazdı!...

kutlu adalı

mustafa alnar

beytambal galsin
Antalya'da organize edilen Euro Tour U23 kategorisinde Avrupa şampiyonluğuna ulaşan Doğu Akdeniz Üniversitesi Bilardo Takımı oyuncusu.

Avrupa Cepli Bilardolar Federasyonu'nun düzenlediği EURO TOUR organizasyonunun U23 kategorisinde KKTC'yi temsil eden Mustafa Alnar, rakibi Alman Luca Menn'i 8-2'lik bir skorla yenerek Avrupa şampiyonu oldu.

Mustafa Alnar daha önce 2016 yılında Avrupa, 2017 Dünya Gençler 9 Top Şampiyonası'nda dünya üçüncülüğü, 2017 yılı yazında ise Avrupa ikinciliği kazanmıştı.

kim ne dedi

beytambal galsin
"Dün dündür, bugün bugündür!!! Değişmeyen bir şey var ama: Zihniyet! Gaile memleket, halk falan değil! Rahmetli Ciğerci Ahmet'in dediği gibi: "Fasulyanın yahnisi gitti geldi aynisi!"

Tufan Erhürman

(Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Aytaç Çaluda'nın "bütçe seçimden sonraya kalacak" ifadesi için yaptığı eleştiri)

faiz sucuoğlu

beytambal galsin
ilk icraatı UBP Merkez Yürütme Kurulu üyesi ve BRT Yönetim Kurulu Başkan Özer Kanlı'yı görevden alması oldu.

Özer Kanlı'yı sık sık “klik ve hizip” olarak niteleyen Sucuoğlu, “Kanlı benden önceki bir çok başkanı da yanlış yönlendirdi. Aynı hataya düşmeyeceğim” ifadesini kullanmıştı. (kaynak)

Kanlı'nın bu karara cevabı ise "GÜLÜ-YORUM" oldu.

Özer Kanlı'nın görevden alınması Derviş Eroğlu ve Ersin Tatar'ın UBP içinde hakimiyetlerine de uyarı oldu.

raif denktaş

beytambal galsin
"...Kendisi de çok sert araba kullanan birisiydi ve o günlerde büyük bir manevi baskı altındaydı. Şöyle başladı iş: Ölümünden birkaç ay evveldi. (Rauf Raif Denktaş, 27 Aralık 1985'te, Magosa'da öldü.) Birden bire büyük bir gazetede uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor diye bir manşet çıktı. Raif ağlayarak bana geldi, "Baba, ben çocuklarıma bunu nasıl bırakırım" dedi. Oğlum tekzip yaz dedim. Yayınlamadılar. Nereden çıktı diye araştırdım tabii. Nurettin Ersin Paşa (Eski MİT Müsteşar Yardımcısı, 1984'te kadar Milli Güvenlik Konseyi üyesiydi), Allah razı olsun, ona dedim ki "Bu gazeteye göre MiT'e ifade veren falan kişinin beyanatıdır. Allah aşkına, billah aşkına aileyi de tatmin etmek için bu ifadeyi bize gönderir misiniz?" İki bant halinde gönderdi bana. Bandın biri baştan aşağıya kadar bu adam kendi ilişkilerini şey yapar, Kıbrıs'a gelir, Kıbrıs'ta bir Raif var, kamyoncu Raif diye bilinir, bununla ilişkilerinden bahsediyor. Kamyoncu Raif, kamyoncu Raif... İki-üç saatlik bir bant. O bant bir tarafa... Ondan sonra o büyük gazeteye verilen bilgi. Yani ikinci bant: "Sen Raif'le falan falan işleri yaptığını söyledin. Evet. Bu Denktaş'ın oğlu Raif miydi? Evet." Bu, o büyük gazeteye veriliyor.

* MİT tarafından?
Evet, niçin yine? Çünkü ben o yıllarda yine Türkiye'de hayır mı diyelim, evet mi diyelim diye bir tartışmanm içindeyim.

* Yani MİT bunu hükümetin (Dönemin Başbakanı Özal) bilgisi dahilinde mi yapıyor yoksa içindeki bir kanadın operasyonu mu?

Evet, onun içinden biri. MİT'in (Dönemin MİT Müsteşarı Burhanettin Bigalı) resmi şeyi mi bilmiyorum. Ama oradan basma bu şekilde sızdırılıyor. Bunun üzerine ben o gazetenin Yazıişleri Müdürü'ne "Nasıl yaparsınız bunu" diye soruyorum. Bana verdiği yanıt çok ilginçti. "Bizim istihbarat şefimiz Yunan asıllı biriydi, onun işine son verdik" dediler. O da öyle kaldı. Bu olaydan bir ay evvel aynı gazetede yine manşet: Raif bir anarşisti (Savcı Doğan Öz'ün katili Hüseyin Kocabaş) evinde saklıyor diye. O zaman da ben Kiprianu'yla New York'ta görüşmeler yapıyorum. Ve oraya gelmeden önce güya Kiprianu'nun komando oğlu kaybolmuş, kaybettiren de seçime hazırlanan Klerides'miş gibi bir hava var. Klerides bu laflara tahammül edemeyip seçimden çekilince Kiprianu'nun oğlu da ortaya çıkıyor. Ben de New York'ta "Oh bunu Kiprianu'nun aleyhine ne güzel kullanırım" diye bekliyorum. Ama ben gidene kadar gazetede bu çıkıyor. Benim hiç haberim yok. Raif bu kez yine telefonda "Baba yine böyle yaptılar, ne yapacağım" dedi. Dava et gazeteyi dedim. Etti ve o gazete 50 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Ama tekzibi yayınlamadılar. İşte Raif o psikoloji içinde üniversiteye gider ders verir ve gelirdi. O kazayı da o zaman yaptı. Hayatımın en büyük trajedisidir."

Devrim Sevimay'ın Rauf Raif Denktaş ile yaptığı 23 Kasım 2004 Salı günü Vatan Gazetesinde yayımlanan röportajı.

mikis theodorakis

beytambal galsin
Kıbrıs'ta yaşadığımız en büyük sorunlardan birini başımıza yamayan albaylar cuntası'nın 1974 yılında devrilmesinin hemen ardından verdiği konser dünya tarihinin gelmiş geçmiş en anlamlı konserlerinden biridir. O Antonis'in müthiş sesiyle...

horoz ali

beytambal galsin
Lüzinyan dönmeinde yapılan Porta Del Proveditore ya da bilinen adıyla Girne Kapı'nın Osmanlı dönmeinde bir bekçisi vardır. o dnemdeki adı edirne kapı olan girne kapı'da görevine bağlı, hayli disiplinli ve bir o kadar da otoriter bir bekçisi varmış. Horoz Ali adındaki bu memur, sabahın köründe işine başlar; girne kapı'nın önünde volta atarak gelen gidene atar yaparmış. Kapının önünden gelip geçen herkesi bakışlarıyla şöyle bir inceler, gözünün tutmadığını Lefkoşa içine sokmazmış. Dışarıya çıkacak Lefkoşalılara ise kapının kapanma saatini üzerine basarak anımsatır ve az ötedeki mezarlığı göstererek “Gecikirseniz orada merhumların konuğu olursunuz ha!” sözleriyle de uyarırmış.

Osmanlı'dan adayı alan İngilizin öncülerini de kapıdan geçirmemesi nedeniyle üşanı yürümüş. Şehrin ileri gelenleri Horoz Ali'ye durumu anlatmış ve onu ikna etmişlerdir. İsteksizliğine rağmen kapıları İngiliz askerlerine açan Horoz Ali, İngilizlere şehrin kapısının anahtarlarını vermiş fakat yetkililer bu bekçiyi görevinden almayarak orada kalmasını istemişlerdir. Horoz Ali, Osmanlı döneminde olduğu gibi adanın Britanya İmparatorluğu kontrolünde olduğu zaman da bekçi olarak görevi başında kalmıştır.

Kıbrıs'ın en uzun yaşayan kişilerinden biri olan Horoz Ali, 121 yaşında ölmüştür. Mezarı, hemen kapının girişindeki selvi ağaçlarının altındadır.

taner baybars

beytambal galsin
çok kültürlü bir yazar, şair, ressam ve çevirmendir.

18 Haziran 1936 tarihinde Lefkoşa'da öğretmen Halil Fikret ile ev hanımı Şaziye Salih 'in ilk çocukları olarak dünyaya geldi. Tam ismiyle Taner Halil Fikret Baybars, ilk eğitimini Minareliköy'de, orta ve lise tahsilini Lefkoşa Erkek Lisesinde tamamladı. Liseden mezun olduktan sonra, 1954 ile 1955 yılları arasındaLefkoşa Havaalanındaki RoyalAir Force İngiliz askeri kitaplığında çalıştıktan sonra İngiltere'ye gitti. Londra'da 1956 yılından itibaren British Counsil kitaplığında çalışmaya başlamıştır. Kitap asistanı (1956-66), kitap sergi asistanı (1966-67), süreli yayınlar asistanı (1967-72), yurt dışı dergilerin planlamasından sorumlu başkan (1972-81), tasarım yapımı ve baskı bölümü memuru (1981-82) ve kitap tanıtım memuru (1983-88) olarak çalıştıktan sonra emekliye ayrıldı. İngiltere'de 1959 yılında Kristin Hughes Stanton ile evledi. 1977'de boşandı.

İngiltere'de emekli olduktan sonra 1988 yılında Fransa'ya yerleşti. Fransa'da önce Charante, sonra St. Chinian bölgesinde ardından da Bezier'e taşındı. Nitekim tamamen yerleşmeden önceki yıllarda da bütün yaz tatillerini Fransa'da geçirdi. Fransa yıllarında resim dersi alarak bir resim grubuna dahil olur bir resim sergisi açtı. Taner Baybars, Fransa'nın Bezier şehrinde 20 Aralık 2010 tarihinde kansere yenik düşerek hayata gözlerini yumdu. Vasiyeti üzerine cenazesi yakıldı, külleri ailesi tarafından denize savruldu.
Törende kızı Susila, erkek kardeşi Mehmet ve Mehmet'in eşi Pat bulundu.

Baybars'ın eserleri şunlardır:
Şiirleri:Mendilin Ucundakiler (1954, Kıbrıs), ToCatch a Falling Man (1963, İngiltere), Susila in theAutumnWoods (1974, İngiltere), Narcissusin a DryPool(1978, İngiltere), PregnantShadows (1981, İngiltere), Seçme Şiirler/Selected Poems 1947-1997 (Çev. Mehmet Yaşın, 1997, Türkiye).
Roman ve Anıları:A Trap forthe Burglar (1965, İngiltere), Plucked in a Far-Off Land: Images in Self-Biography (1970, İngiltere, Türkçe çevirisi Uzak Ülke: Bir Kıbrıs Çocukluğu).
Çevirileri: Selected Poems of Nâzım Hikmet (1968, ABD), The Moscow Symphony and Other Poems by Nazım Hikmet (1971, ABD), Poems byNazim Hikmet The Day Before Tomorrow(1972, İngiltere), A Sad State of Freedomby Nazım Hikmet (1990, İngiltere, Richard McKane'le), Modern Turkish Poetry (1971, İngiltere, Osman Türkay'la birlikte).

maraş

beytambal galsin
varosha.

1974 senesinde, toplamda 4 bin 649 ev, 45 otel, 60 apart otel, 99 eğence yeri, 21 banka, 8 okul, 7 kilise,
1 türbe, 25 müze veya kültür merkezi ve 2 bin 953 ticari işyeri bulunmaktaydı.

niyazi berkes

beytambal galsin
toplumbilim konusunda dünyada kendisinden söz ettirmeyi başarmış, uzun yıllar yurtdışında yaşamasına karşın, düşünceleri ve eserleri ile Türk fikir hayatını derinden etkilemiş bir kişidir. 21 Eylül 1908 yılı Lefkoşa doğumludur. 1931'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü bitirdi. Bir süre değişik işlerde çalıştı ve 1935'te İ.Ü. Edebiyat Fakütesi'nde sosyoloji asistanı oldu. Aynı yıl toplumbilim çalışmaları için, Behice Boran'la birlikte ABD'de Chicago Üniversitesi'ne gitti. 1939'da Türkiye'ye döndü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde sosyoloji doçenti olarak göreve başladı.

O dönemde "solculukla" ve "komünistlikle" suçlandı. 1948'de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nin tasfiyesi sırasında Pertev Naili Boratav ve Behice Boran'la birlikte Niyazi Berkes'i görevinden uzaklaştırıldı. 1952'de Kanada McGill Üniversitesi'nde öğretim üyeliğine başladı. aynı üniversitede Türkiye'nin tarihsel ve toplumsal evrimiyle ilgili sayısız çalışmalar yapan Berkes, 1975 yılında emekli oldu ve Birleşik Krallık'a yerleşti.

Özellikle Türkiye'nin Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze dek geçirdiği değişimler üzerine araştırmalar ve bunlara ek olarak da kuramsal toplumbilim çalışmaları yaptı. 1942'de yazdığı "Bazı Ankara Köyleri Üzerine Araştırma" adlı alan çalışması toplumbilim alanında Türkiye'de yayımlanan ilk monografilerden biridir.Türkiye'de Çağdaşlaşma (1973) adlı çalışması ise toplumbilim alanında en önemli yapıtlarından biridir.



Eserleri:
İnceleme Araştırma

Propaganda Nedir? (1942)
Siyasi Partiler (1964)
Türkiye' de Çağdaşlaşma (The Development of Secularism in Turkey, 1964)
Batıcılık, Ulusçuluk ve Toplumsal Devrimler (1965)
Arap Dünyasında İslamiyet, Milliyetçilik ve Sosyalizm (1969)
Türkiye İktisat Tarihi[3] Cilt 1, Cilt 2 (1969,1970)
Türk Düşününde Batı Sorunu (1975)
Atatürk ve Devrimler (1982)
Teokrasi ve Laiklik (1984)

Anı kitabı
Unutulan Yıllar

Gezi Kitabı
Asya Mektupları

ahmet cavit an

beytambal galsin
kıbrıs tarihi üzerine resmi tarihe alternatif çalışmaları bulunan araştırmacı- yazar. Aynı zamanda 25 yıl çocuk doktoru olarak bu topluma hizmet etmiştir. şimdi de ali bizden'den sonra Dr. Ahmet Cavit An da İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda giriş yasağı olduğu gerekçesiyle Türkiye'ye alınmadı.

milli güvenlik aleyhine faaliyetlere bulunmuş. 'nedir onlar?' diye sorma hakkımız olsa gerek. eğer amaç kıbrıs'taki tüm muhalif sesleri kesip tek tip düşünceyi hakim kılmaksa bilinsin ki yanlış adrestesiniz.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol