tehlike, alarm.
kaynak: orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
1. aklaşmış, rengi solmuş.
2. açık, temiz, parlak. 'günaydın, gökyüzünün ağarık mavisi.'
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
2. açık, temiz, parlak. 'günaydın, gökyüzünün ağarık mavisi.'
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
değnek, sopa.
oraya.
içki ile yenilen yiyecek.
mezura, terzilerin kullandığı şerit metre.
ne idüğü belirsiz.
ezan okuyan kimse, müezzin.
ölü. meyit.
ablukaya alma, etrafını sarma, muhasara.
meğerse, meğerki, oysaki.
meğerse.
terzilerin kullandığı mezura.
en küçük para birimi, 10 para.
danışmak, konuşmak, karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak.
zorunlu, mecbur.
(bkz: misosola)
ayakkabıların altına vurulan pençe.
masal, eğitici öykü anlatan kimse.
kısa konçlu, üzerine abdest alınırken mesh edilen ince derili ayakkabı, mest.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?