su kabı, maşrapa.
deste, demet.
büyük çekiç, balyoz. tokmak.
büyük çekiç, balyoz. tokmak.
bir tür kuş, sığırcık kuşu.
siyah gözlü.
çalı fasulyesi.
çalı fasulyesi.
tadı ekşimsi olan, mayhoş.
hayvanların taze ot yedikleri bahar dönemindeki sıvıya yakın pisliği, gübre.
havai fişek.
alay etmek, eğlenmek.
deniz dibindeki canlı yosunlar.
bir süs bitkisi.
Beraber büyüdük,
Büyüdükçe öldük seninle,
Pek bir şey kalmadı eskilerden.
Şarkı söyleyen ipçileri göremez olduk,
Binalar dikildi,
Pirilli oynadığımız hisarlara.
Her şey değişti,
Sen yenilendin,
Ben saçımın siyahlığını bıraktım akşamlarına.
Lefkoşa, Yıllarımı aldın,
Bir güzel şarkı söylemedin bana,
Artılan artılara ekledim sokaklarında,
Eksiler surlarında uzaklaştılar.
Acılar kederler,
Hep bana alıştılar.
Lefkoşa ile Söyleşi (1990)
Büyüdükçe öldük seninle,
Pek bir şey kalmadı eskilerden.
Şarkı söyleyen ipçileri göremez olduk,
Binalar dikildi,
Pirilli oynadığımız hisarlara.
Her şey değişti,
Sen yenilendin,
Ben saçımın siyahlığını bıraktım akşamlarına.
Lefkoşa, Yıllarımı aldın,
Bir güzel şarkı söylemedin bana,
Artılan artılara ekledim sokaklarında,
Eksiler surlarında uzaklaştılar.
Acılar kederler,
Hep bana alıştılar.
Lefkoşa ile Söyleşi (1990)
Vamık Volkan, 1932 Lefkoşa/Kıbrıs doğumludur. Kıbrıs İslam Lisesi'nde okudu; son sınıftayken çıkan isyanla adı değişen Kıbrıs Türk Lisesi'ni bitirdi. 1956 yılında Ankara Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. ABD'ye giderek 45 yıl Virginia Üniversitesi'nde psikiyatri hocalığı ve 18 yıl da bu üniversitenin hastanesinde başhekimlik yaptı. 2002 yılında emekliye ayrıldı.
İsrail Tel Aviv Yitzak Rabin Merkezi'nin ilk konuk bilim adamı olan Volkan. Boston Hukuk Fakültesi'nde de konuk profesörlük yaptı. Yine Türkiye'de Ege, Cerrahpaşa, Ankara üniversitelerinde konuk misafir hocalık yaptı.
Viyana Dünya Psikiyatri Birliği tarafından “Sigmund Freud” ödülüne layık görüldü. ABD eski Cumhurbaşkanı Jimmy Carter'in yönetimindeki dünya işlerinde barışçıl yol arayan “Müzakere Ağı”da 10 yıldan fazla üyelik yaptı.
Volkan 50'nin üzerinde yayımlanmış ve bir çok dile çevrilmiş eserleri ve 500'e yakın bilimsel makalesi bulunuyor.
Psikopolitik teoriler ve dünyanın sorunlu birçok yerinde barış için yaptığı çalışmalar nedeniyle 27 ülkeden gelen destek mektupları sayesinde 4 kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. 2016 yılında Nobel'den sonra en saygın ödül olan psikanaliz alanında “Mary Sigorrni” ödülüne layık görüldü.
Yazar Ferhat Atik tarafından biyografisi "Kendi divanında bir psikanalist" isimli kitapta yazıldı.
KİTAPLARI
Nesne İlişkileri Kuramı Çevresinde Gelişim ve Organizasyon (1992)
Psikanaliz Yazıları (1992)
Politikal Psikoloji
Etnik Terörismin Psikolojisi (1993)
Depresyonun Psikodinamik Etiyolojisi (1994)
Psikoanaliz Öyküleri
Bilinçdışında Kardeşler ve Psikopatoloji
Ölümsüz Atatürk: Yaşamı ve İçdünyası
Türkler ve Yunanlar (1994)
Kanbağı: Etnik Gururdan Etnik Teröre (2000)
PSİKOANALİZ KİTAPLARI
Kozmik Kahkaha (2002)
Atlarla Yaşayan Kadın (2003)
Kadın Tiryakisi olan Adam (2004)
Psikoterapide Nesne İlişkileri (2007)
Özsevinin Dokusu (2007)
Fanustaki İnsanlar (2009)
Divanda Kılıç Dövüşü (2010)
Gidenin Ardından
Kayıptan Sonra Yaşam
POLİTİK PSİKOLOJİ KİTAPLARI
Kimlik Adına Katillik (2007)
Kıbrıs-Savaş ve Uyum (2008)
Osmanlı'nın Yasından Atatürk'ün Türkiye'sine: Onarıcı Liderlik ve Politik Psikoloji (2010)
Atatürk/Anatürk: Mustafa Kemal'in Yaşamı, İç Dünyası, Yeni Türk Kimliğinin Yaratılışı ve Bugünkü Türkiye'deki Kimlik Sorunları (2010)
İsrail Tel Aviv Yitzak Rabin Merkezi'nin ilk konuk bilim adamı olan Volkan. Boston Hukuk Fakültesi'nde de konuk profesörlük yaptı. Yine Türkiye'de Ege, Cerrahpaşa, Ankara üniversitelerinde konuk misafir hocalık yaptı.
Viyana Dünya Psikiyatri Birliği tarafından “Sigmund Freud” ödülüne layık görüldü. ABD eski Cumhurbaşkanı Jimmy Carter'in yönetimindeki dünya işlerinde barışçıl yol arayan “Müzakere Ağı”da 10 yıldan fazla üyelik yaptı.
Volkan 50'nin üzerinde yayımlanmış ve bir çok dile çevrilmiş eserleri ve 500'e yakın bilimsel makalesi bulunuyor.
Psikopolitik teoriler ve dünyanın sorunlu birçok yerinde barış için yaptığı çalışmalar nedeniyle 27 ülkeden gelen destek mektupları sayesinde 4 kez Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi. 2016 yılında Nobel'den sonra en saygın ödül olan psikanaliz alanında “Mary Sigorrni” ödülüne layık görüldü.
Yazar Ferhat Atik tarafından biyografisi "Kendi divanında bir psikanalist" isimli kitapta yazıldı.
KİTAPLARI
Nesne İlişkileri Kuramı Çevresinde Gelişim ve Organizasyon (1992)
Psikanaliz Yazıları (1992)
Politikal Psikoloji
Etnik Terörismin Psikolojisi (1993)
Depresyonun Psikodinamik Etiyolojisi (1994)
Psikoanaliz Öyküleri
Bilinçdışında Kardeşler ve Psikopatoloji
Ölümsüz Atatürk: Yaşamı ve İçdünyası
Türkler ve Yunanlar (1994)
Kanbağı: Etnik Gururdan Etnik Teröre (2000)
PSİKOANALİZ KİTAPLARI
Kozmik Kahkaha (2002)
Atlarla Yaşayan Kadın (2003)
Kadın Tiryakisi olan Adam (2004)
Psikoterapide Nesne İlişkileri (2007)
Özsevinin Dokusu (2007)
Fanustaki İnsanlar (2009)
Divanda Kılıç Dövüşü (2010)
Gidenin Ardından
Kayıptan Sonra Yaşam
POLİTİK PSİKOLOJİ KİTAPLARI
Kimlik Adına Katillik (2007)
Kıbrıs-Savaş ve Uyum (2008)
Osmanlı'nın Yasından Atatürk'ün Türkiye'sine: Onarıcı Liderlik ve Politik Psikoloji (2010)
Atatürk/Anatürk: Mustafa Kemal'in Yaşamı, İç Dünyası, Yeni Türk Kimliğinin Yaratılışı ve Bugünkü Türkiye'deki Kimlik Sorunları (2010)
mürekkepbalığı.
sirace hastalığına yakalanmış olan kişi.
ur, çıban, sıraca.
(bkz: siribillo)
(bkz: siribillo)
eğitimci, gazeteci yazar.
eşref nidai çetinel 1940 yılında mağusa'da doğdu. ilkokulu Mağusa Gazi İlkokulu'nda bitirdikten sonra orta ve liseyi Namık Kemal Lisesi'nde okudu. 1960-1963 yıllarında Ankara Dil Tarih Fakültesi'nin felsefe bölümü'ne üç yıl devam etti, ancak Kıbrıs'taki kanlı çatışmaların başlaması üzerine yeniden fakülteye dönemediği için, mezun olamadı.
'1963, Kanlı Noel' ertesi mağusa haberler merkezi ve mağusa sancağı dal 7'de görev yapı; Haberler Merkezi'nde akşam sorumluluğunu üstlendi. sosyal siyasal ve kültürel olaylara olan yakın ilgi ve aydın duyarlılığından hareketle, 1965 yılında yayımlanan günlük bir gazetede köşe yazarlığına başladı. Zaman, bozkurt, savaş, öğretmen sendikası gazeteleri, kıbrıs postası ve halkın sesi gazetelerinde yazarlığına devam etti.
1969 yılında öğretmen koleji'ne girerek, mezun oldu. 30 yıllık eğitimcilik hizmetinin son on yılında müdür muavinliği ve müdürlük yaptıktan sonra; 1999 yılında, öğretmen koleji'ne girerek mezun oldu. 30 yıllık eğitimcilik hizmetinin son on yılında müdür muavinliği ve müdürlük yaptıktan sonra; 19 yılında mağusa canbulat ilkokulu'ndan müdür olarak emekliye ayrıldı.
eşref çetinel halen havadis gazetesi'nde köşe yazıları yazmaktadır.
eşref nidai çetinel 1940 yılında mağusa'da doğdu. ilkokulu Mağusa Gazi İlkokulu'nda bitirdikten sonra orta ve liseyi Namık Kemal Lisesi'nde okudu. 1960-1963 yıllarında Ankara Dil Tarih Fakültesi'nin felsefe bölümü'ne üç yıl devam etti, ancak Kıbrıs'taki kanlı çatışmaların başlaması üzerine yeniden fakülteye dönemediği için, mezun olamadı.
'1963, Kanlı Noel' ertesi mağusa haberler merkezi ve mağusa sancağı dal 7'de görev yapı; Haberler Merkezi'nde akşam sorumluluğunu üstlendi. sosyal siyasal ve kültürel olaylara olan yakın ilgi ve aydın duyarlılığından hareketle, 1965 yılında yayımlanan günlük bir gazetede köşe yazarlığına başladı. Zaman, bozkurt, savaş, öğretmen sendikası gazeteleri, kıbrıs postası ve halkın sesi gazetelerinde yazarlığına devam etti.
1969 yılında öğretmen koleji'ne girerek, mezun oldu. 30 yıllık eğitimcilik hizmetinin son on yılında müdür muavinliği ve müdürlük yaptıktan sonra; 1999 yılında, öğretmen koleji'ne girerek mezun oldu. 30 yıllık eğitimcilik hizmetinin son on yılında müdür muavinliği ve müdürlük yaptıktan sonra; 19 yılında mağusa canbulat ilkokulu'ndan müdür olarak emekliye ayrıldı.
eşref çetinel halen havadis gazetesi'nde köşe yazıları yazmaktadır.
doğduğumuz coğrafyayı, zamanı, ailemizi, cinsiyetimizi seçemiyoruz. Buna karşın yıllar ilerledikçe yaşantımıza kimlerin girip çıkacağını seçme özgürlüğüne sahip olabiliyoruz. Kimi zaman karşımıza çıkan insanlar hayatımızı zehir ederken kimi zaman yaptıkları küçük dokunuşlarla ufkumuzu aydınlatabiliyorlar. fatima whitbread'ın hayatı da bu anlamda oldukça zorlu geçti.
Fatıma 3 Mart 1961 tarihinde Londra'da Kıbrıs Türkü bir anne ile Kıbrıs Rumu bir babadan dünyaya geldi. Annesi onu Londra'da bir apartmanın önüne bırakarak terk etti. Üç ya da dört gün sonra bir apartman sakini sesini fark etti, polisi aradı, hemen hastaneye götürüldü. Gıda eksikliği nedeniyle dört ay hastanede tedavi gördü.
"En eski anılarım, beş yaşındayken Hertfordshire'da bir çocuk evinde yaşadığıma dair. Hiç Noel kartı almadım ve kimse beni ziyarete gelmedi. Hiçbir şeyden haberim yoktu, kimse de bir şey söylemiyordu. Bir gün biyolojik annemle tanışacağım söylendi. İlk defa gerçekten bir aileye sahip olduğumu fark ettim. bu benim için bir şoktu. Bir anne ve babanın sevgisini ve ilgisini çok istemiştim. Daha önce sorduğumda kimse bana ailemle ilgili bir şey söylememişti.
Her zaman gerçek bir anne figürü hayal etmiştim; kibar ve sevecen biri. Sadece İngiliz yaşam tarzını bildiğim için, onun o sabah tanıştığım ucuz parfüm sıkan ve İngilizce bilmeyen iri yarı yabancı bir kadın olmasını beklemiyordum. Kıbrıslı Türk olduğu ve bir Kıbrıslı Rumla ilişkisi olduğu ortaya çıktı. o zamanlar Türkler ve Rumlar anlaşamadığı için arkadaşları onu reddetti. Açıkçası bu büyük bir lekeydi çünkü doğum belgemde üvey kardeşimin adını babam olarak belirtmişti.
Sosyal hizmet görevlileri o sırada orada yaşayan üvey erkek ve kız kardeşimle bir arada olmam gerektiğini düşündükleri için Essex, Ockingdon'da bir eve gönderildim. 'Bir sonraki evinin tadını çıkar, bu senin annen, her şey yoluna girecek' diye kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Ancak beklediğim gibi olmadı. Ockingdon'a vardığımızda evin bir ebeveyni bana 'Bahçeye git erkek ve kız kardeşinle tanış' dedi. Bahçede dolaşırken annem beni tuttu . 'Bu senin kız kardeşin eğer ona bakmazsan boğazını keserim' dedi. Bu benim biyolojik annemle tanışmamdı. Ardından işler daha da kötüye gitti.
Bir gün annem kadın satıcısı kılıklı bazı adamlarla birlikte geldi. Korkunçtu. bunun bildirilmesine rağmen, sosyal hizmet görevlileri hala annemi görmem için ısrar ettiler. bir süre sonra kuzey Londra'daki dairesine taşınmak zorunda kaldım. İçeri adımımı atar atmaz dedi ki: 'Doğru mutfağa git!, mutfak zeminini ve fırını ovup temizle!'.
Ondan nefret ettim. hemen ayrılmak istedim ama yapamadım. Bir akşam biyolojik annemin erkek arkadaşı sarhoş halde eve geldi ve bana tecavüz etti. Çığlık atıp bağırıyordum, her türlü gürültüyü yapıyordum. Annem yatak odasından çıkıp ona bağırdı. Ben donakalmıştım ama bozuk İngilizcesiyle tek söylediği 'Bağırmayı kes... Polici, Polici!' oldu, bana vurmadan önce mutfağa gitti, elinde bıçakla koşarak geri geldi. Bıçağı boynuma dayadı. 'Gürültüyü çıkarırsan,' dedi, 'Boğazını keserim. Polis gelecek.' O yüzden sustum.
Benim için yatak odası yoktu, bu yüzden oturma odasındaki kanepeye uzandım ama adam yine beni aramaya geldi. Kanepenin arkasına saklandım. o gidince kardeşimin yatak odasına koştum ve geceyi orada geçirdim. Üzücü olan, utanmış hissetmemdi. Açıkçası çok rahatsız olmuştum, okulda rol yapıyordum ve bir danışmanla ihtiyacım vardı, ancak bir çocuk psikiyatristi görmenin damgasına katlanmak zordu. Bu durum çocukluğumun kabusuydu."
Fatıma daha sonra gerçek annem diyeceği Margaret Whitbread ile tanıştı. Koç Margaret yerel atletizim kulübünde cirit eğitimi vermekteydi. Margaret onun ciritle tanışmasına yardımcı oldu.
"14 yaşıma geldiğimde onunla çok zaman geçirmiştim, yarışmalara gitmiştim ve ailesini tanımıştım. kocası yani babam ve daha sonra erkek kardeşlerim olacak iki oğlu. Kendimi mutlu ve rahat hissettim. Margaret ailenin bir parçası olup olmayacağımı sorduğunda 'Tabii ki!' dedim.
Bazen çok yalnız ve üzgündüm ama başarılı olmaya kararlıydım ve tabii ki cirit kariyerimin gidişatı ve annem Margaret'in bana koçluk yapması kader olmalıydı. Eve dünya şampiyonasından altın madalya getirmek bir peri masalı gibiydi."
Fatima Whitbread 1961'de Londra'da doğdu ve 11 yaşında cirit atmaya başladı. Annesi Margaret Whitbread'in antrenörlüğünde üç Olimpiyatta yarıştı. 1984 Los Angeles oyunlarında bronz madalya kazandı. 1986'da bir dünya rekoru kırdı ve ertesi yıl Roma'da dünya şampiyonu oldu. Aynı yıl BBC Yılın Spor Kişisi seçildi. 1992'de emekli oldu ve şimdi kocası ve oğluyla birlikte Shenfield, Essex'te yaşıyor.
Fatıma 3 Mart 1961 tarihinde Londra'da Kıbrıs Türkü bir anne ile Kıbrıs Rumu bir babadan dünyaya geldi. Annesi onu Londra'da bir apartmanın önüne bırakarak terk etti. Üç ya da dört gün sonra bir apartman sakini sesini fark etti, polisi aradı, hemen hastaneye götürüldü. Gıda eksikliği nedeniyle dört ay hastanede tedavi gördü.
"En eski anılarım, beş yaşındayken Hertfordshire'da bir çocuk evinde yaşadığıma dair. Hiç Noel kartı almadım ve kimse beni ziyarete gelmedi. Hiçbir şeyden haberim yoktu, kimse de bir şey söylemiyordu. Bir gün biyolojik annemle tanışacağım söylendi. İlk defa gerçekten bir aileye sahip olduğumu fark ettim. bu benim için bir şoktu. Bir anne ve babanın sevgisini ve ilgisini çok istemiştim. Daha önce sorduğumda kimse bana ailemle ilgili bir şey söylememişti.
Her zaman gerçek bir anne figürü hayal etmiştim; kibar ve sevecen biri. Sadece İngiliz yaşam tarzını bildiğim için, onun o sabah tanıştığım ucuz parfüm sıkan ve İngilizce bilmeyen iri yarı yabancı bir kadın olmasını beklemiyordum. Kıbrıslı Türk olduğu ve bir Kıbrıslı Rumla ilişkisi olduğu ortaya çıktı. o zamanlar Türkler ve Rumlar anlaşamadığı için arkadaşları onu reddetti. Açıkçası bu büyük bir lekeydi çünkü doğum belgemde üvey kardeşimin adını babam olarak belirtmişti.
Sosyal hizmet görevlileri o sırada orada yaşayan üvey erkek ve kız kardeşimle bir arada olmam gerektiğini düşündükleri için Essex, Ockingdon'da bir eve gönderildim. 'Bir sonraki evinin tadını çıkar, bu senin annen, her şey yoluna girecek' diye kendimi rahatlatmaya çalışıyordum. Ancak beklediğim gibi olmadı. Ockingdon'a vardığımızda evin bir ebeveyni bana 'Bahçeye git erkek ve kız kardeşinle tanış' dedi. Bahçede dolaşırken annem beni tuttu . 'Bu senin kız kardeşin eğer ona bakmazsan boğazını keserim' dedi. Bu benim biyolojik annemle tanışmamdı. Ardından işler daha da kötüye gitti.
Bir gün annem kadın satıcısı kılıklı bazı adamlarla birlikte geldi. Korkunçtu. bunun bildirilmesine rağmen, sosyal hizmet görevlileri hala annemi görmem için ısrar ettiler. bir süre sonra kuzey Londra'daki dairesine taşınmak zorunda kaldım. İçeri adımımı atar atmaz dedi ki: 'Doğru mutfağa git!, mutfak zeminini ve fırını ovup temizle!'.
Ondan nefret ettim. hemen ayrılmak istedim ama yapamadım. Bir akşam biyolojik annemin erkek arkadaşı sarhoş halde eve geldi ve bana tecavüz etti. Çığlık atıp bağırıyordum, her türlü gürültüyü yapıyordum. Annem yatak odasından çıkıp ona bağırdı. Ben donakalmıştım ama bozuk İngilizcesiyle tek söylediği 'Bağırmayı kes... Polici, Polici!' oldu, bana vurmadan önce mutfağa gitti, elinde bıçakla koşarak geri geldi. Bıçağı boynuma dayadı. 'Gürültüyü çıkarırsan,' dedi, 'Boğazını keserim. Polis gelecek.' O yüzden sustum.
Benim için yatak odası yoktu, bu yüzden oturma odasındaki kanepeye uzandım ama adam yine beni aramaya geldi. Kanepenin arkasına saklandım. o gidince kardeşimin yatak odasına koştum ve geceyi orada geçirdim. Üzücü olan, utanmış hissetmemdi. Açıkçası çok rahatsız olmuştum, okulda rol yapıyordum ve bir danışmanla ihtiyacım vardı, ancak bir çocuk psikiyatristi görmenin damgasına katlanmak zordu. Bu durum çocukluğumun kabusuydu."
Fatıma daha sonra gerçek annem diyeceği Margaret Whitbread ile tanıştı. Koç Margaret yerel atletizim kulübünde cirit eğitimi vermekteydi. Margaret onun ciritle tanışmasına yardımcı oldu.
"14 yaşıma geldiğimde onunla çok zaman geçirmiştim, yarışmalara gitmiştim ve ailesini tanımıştım. kocası yani babam ve daha sonra erkek kardeşlerim olacak iki oğlu. Kendimi mutlu ve rahat hissettim. Margaret ailenin bir parçası olup olmayacağımı sorduğunda 'Tabii ki!' dedim.
Bazen çok yalnız ve üzgündüm ama başarılı olmaya kararlıydım ve tabii ki cirit kariyerimin gidişatı ve annem Margaret'in bana koçluk yapması kader olmalıydı. Eve dünya şampiyonasından altın madalya getirmek bir peri masalı gibiydi."
Fatima Whitbread 1961'de Londra'da doğdu ve 11 yaşında cirit atmaya başladı. Annesi Margaret Whitbread'in antrenörlüğünde üç Olimpiyatta yarıştı. 1984 Los Angeles oyunlarında bronz madalya kazandı. 1986'da bir dünya rekoru kırdı ve ertesi yıl Roma'da dünya şampiyonu oldu. Aynı yıl BBC Yılın Spor Kişisi seçildi. 1992'de emekli oldu ve şimdi kocası ve oğluyla birlikte Shenfield, Essex'te yaşıyor.
Kıbrıs Türk tenisinin tarihine damga vurmuş Kıbrıslı Türk tenisçi.
9 Şubat 1934'te Lefkoşa'da dünyaya geldi. tenise 15 yaşında ailesi ile yerleştikleri İngiltere'de başladı. İlk şampiyonluğunu 29 Mayıs 1960'ta, Lefkoşa'da Field Club'da düzenlenen Kıbrıs Tek Kadınlar Tenis Şampiyonası'nda elde etti. Burada "Mrs. Belany" olarak geçen rakibini finalde 6-2 ve 6-1 yendi. Ardından 12 Temmuz 1960'ta Ankara Uluslararası Tenis Turnuvası'na katıldı.
21 Ağustos 1960'ta Trodos'da düzenlenen Kıbrıs Tenis Şampiyonası'nda yine tek kadınlar dalında şampiyon olan Vassıf, ayrıca İlter Sami ile birlikte karışık çiftler dalında da şampiyonluk elde etti.
3 Kasım 1963'te, Field Club'da düzenlenen Kıbrıs Tenis Şampiyonası'nın finalinde de şampiyonluğa ulaştı. 8 Haziran 1980'de Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) çapında düzenlenen İlkbahar Tenis Şampiyonası'nda şampiyon oldu. Bunun üzerine Türkiye'de düzenlenen İslam Ülkeleri Spor Oyunları'na katılsa da, burada 1 Ekim 1980 tarihinde yenilerek elendi.
1981, 1982 ve 1983 yıllarında da KTFD çapında düzenlenen benzer turnuvalarda şampiyonluğa ulaştı.
9 Şubat 1934'te Lefkoşa'da dünyaya geldi. tenise 15 yaşında ailesi ile yerleştikleri İngiltere'de başladı. İlk şampiyonluğunu 29 Mayıs 1960'ta, Lefkoşa'da Field Club'da düzenlenen Kıbrıs Tek Kadınlar Tenis Şampiyonası'nda elde etti. Burada "Mrs. Belany" olarak geçen rakibini finalde 6-2 ve 6-1 yendi. Ardından 12 Temmuz 1960'ta Ankara Uluslararası Tenis Turnuvası'na katıldı.
21 Ağustos 1960'ta Trodos'da düzenlenen Kıbrıs Tenis Şampiyonası'nda yine tek kadınlar dalında şampiyon olan Vassıf, ayrıca İlter Sami ile birlikte karışık çiftler dalında da şampiyonluk elde etti.
3 Kasım 1963'te, Field Club'da düzenlenen Kıbrıs Tenis Şampiyonası'nın finalinde de şampiyonluğa ulaştı. 8 Haziran 1980'de Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) çapında düzenlenen İlkbahar Tenis Şampiyonası'nda şampiyon oldu. Bunun üzerine Türkiye'de düzenlenen İslam Ülkeleri Spor Oyunları'na katılsa da, burada 1 Ekim 1980 tarihinde yenilerek elendi.
1981, 1982 ve 1983 yıllarında da KTFD çapında düzenlenen benzer turnuvalarda şampiyonluğa ulaştı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?