confessions

ad victoriam

1. nesil Yazar - Yazar -

  1. toplam entry 440
  2. takipçi 9
  3. puan 14068

ağa cafer paşa camii

ad victoriam
Girne Limanına giderken dik bir arnavut kaldırımında bulunan cami Kıbrıs Beylerbeyi Cafer Paşa tarafından 16. yüzyıl sonunda yaptırılmıştır. 1599'dadüzenlenen vakfiyesinde camiye Kıbrıs'ta pek çok çiftlik, bahçe, tarla, zeytinlik, ev, ambar, ahır vb.nin vakfedildiği belirtilir.

1974'ten önce EOKA tedhiş örgütünün elinde bulunan cami, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra kurulan bir dernek, kısmen de Vakıflar ve Din İşleri Dairesi'nin yardımlarıyla tamir görerek ibadete açılmıştır.

Cafer Paşa Camii, Kıbrıs'ın Türk devrinde yapılmış belli başlı bütün camiler gibi dikdörtgen biçiminde enine uzanan bir mekandan ibarettir. İki sütuna dayanan üç kemerli bir son cemaat yerini takip eden harimi, kıble duvarı istikametinde atılmış kemerlere oturan bir çatı ile örtülmüştür. Yine Kıbrıs camilerinin çoğunda görüldüğü gibi sol tarafta bir bölüm duvarla bölünerek esas mekandan ayrılmıştır. Son cemaat yerine bitişik olan minare kesme taştan inşa edilmiş olup basit bir çıkmaya oturan şerefesiyle sade bir mimariye sahiptir.

baf kalesi

ad victoriam
Baf kalesi Baf limanında bulunur. Bizanslılar Baf'ı korumak amacıyla buraya kale yapıldı. 1222 yılında depremde yıkıldığından sonra Lüzinyanlar kaleyi tamir ettiler. 1570 yılında Venediklilerin tarafından tamamen harap edildi, fakat aynı yılda adayı fetih eden Osmanlılar kaleyi yeniden yaptılar. Kale hem hapishane hem tuz ambarı olarak kullanıldı. Şimdi ise müze olarak kullanılmaktadır.

gabbar

ad victoriam
Doğal viagra olarak da adlandırılan Gabbar bitkisinin çiçeği, yaprağı, taze dalı ve meyvesi ekonomik olarak değerlendirilirken, İspanya, gabbar'ı milli bitki ilan etmiştir. Almanlar ise Gabbar'ın 472 çeşit turşunu yapıyor. Evliya Çelebi'nin 400 yıl önce yazdığı Seyahatnamesinde 'Gebre' olarak geçer.

MS hastalığı, kabızlık giderici, idrar söktürücü, cinsel gücü artırıcı, balgam söktürücü, solucan düşürücü, ağrı kesici, romatizma, felç, iskorpit hastalığı, kan bozuklukları, Gut hastalığı, anti tümör, hemoroit, dalak büyümesi, kalça rahatsızlıkları, adet düzenleyici ve sancıları, diş ağrıları, karaciğer fonksiyonların düzenleyici etkisi olduğundan bahsedilir.

özer hatay

ad victoriam
Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Dış Basın Birliği'nde başkanlık yapmış gazeteci.

26 Ocak 1937'de Lefkoşa'da dünyaya geldi. Yenicami İlkokulu'nu bitirdikten sonra orta eğitimini Lefkoşa Türk Lisesi'nde tamamladı. Amerika menşeli The Manufacturers Insurance adlı sigorta şirketinde iş hayatına başladı. Bu şirkette çalışan tek Türk olarak EOKA tedhiş örgütünün hedefi haline geldi ve bombalı saldırıya uğradı. Yaralı olarak atlattığı bu Saldırıdan sonra işinden ayrılmak zorunda kaldı.

Gönüllü olarak Mücahit Komutanlığı görevi yapan Hatay, 1957 yılında Bozkurt Gazetesi'nde spor yazarlığıyla gazeteciliğe başladı. Bir yıl sonra Halkın Sesi gazetesine profesyonel gazeteci olarak transfer oldu. Zamanla kendini Türkiye Basınının en yüksek tirajlı gazetesi Hürriyet'te buldu ve 30 yılı aşkın süre bu gazetenin Kıbrıs muhabirliğini yaptı, Hürriyet'in yanı sıra Türkiye'de yayınlanan Haber Ajansı, Yeni Gazete ve Dünya gazetelerinde Kıbrıs hakkında yazılar yazdı. Radyo ve televizyon ile tanışıklığı 1959 yılına rastlayan Özer Hatay uzun yıllar futbol maçı spikerliği de yaptı.

Yurt dışında çok sayıda seminer veren Hatay, devlet adamlarından gazetecilik başarı ödülleri aldı. Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti, Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği ve Dış Basın Birliği'nde başkanlık görevlerinde bulundu. Uzun süre Halkın Sesi gazetesinde siyasi, ekonomik ve sosyal içerikli konularda gülük yazılarına devam eden Hatay, televizyon ve radyo programlarında da yer alıyordu.

2010 yılında Damdan Düşen Adam kitabını yayınlayan Özere Hatay 7 Kasım 2013 tarihinde Lefkoşa'da vefat etti.

mart dokuzu

ad victoriam
Nevruz ya da bahar bayramı diye nitelendirilebilecek her yıl 9 Mart tarihinde, Kıbrıs'ın bazı yörelerinde Kıbrıslı Türkler tarafından Mart Dokuzu adı ile bir gelenek kutlanır. 1974 öncesinde de Güney Kıbrıs'ın Larnaka ilçesindeki bazı köylerde, Kıbrıslı Türkler Mart dokuzu'nu kutlamakta idi. 1974'ten sonra bu köylerde yaşayan Kıbrıslı Türkler, Kuzey Kıbrıs'a göç ettiler. Mart Dokuzu, zamanımızda aynı köylerin halkı tarafından Kuzey Kıbrıs'ta kutlanmaktadır. Mart Dokuzu, Türkiye ile Bulgaristan'ın bazı yörelerinde aynı adla kutlanmaktadır.

Araştırmacı yazar İsmail Bozkurt'a göre 1974'e kadar Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların yüzyıllardan beri iç içe ya da yan yana, hatta karma yaşadığı köylerde bile Mart Dokuzu geleneğinin yalnız Türkler tarafından kutlanması, bu bağlamda o köylerdeki Türk kimliğinin bir ögesi olarak ortaya çıkmasıdır. Mart Dokuzu geleneğinin, aynı adla ve aynı özle Türkiye ve Bulgaristan'ın belirli yörelerinde de kutlanmakta oluşu, Kıbrıs'taki Mart Dokuzu geleneğinin kökeninin, 1571'de Kıbrıs'ın Osmanlılar tarafından fethinden sonra, padişah fermanı ile Kıbrıs'a aktarılan nüfusla adaya geldiği 20 ve kökeninin (Kıbrıs bakımından) Anadolu olduğuna kanıttır.

1974 öncesinde Mart Dokuzu'nun, yalnız Güney Kıbrıs'ın Larnaka ilçesinin birbirlerine komşu belirli köylerinde biliniyor olması, bu köylerdeki Türklerin, Anadolu'nun Mart Dokuzu kutlayan bölgelerinden geldiğini düşündürmektedir. Geleneklerin giderek yok olduğu ya da büyük değişime uğradığı çağımızda Mart Dokuz geleneğinin, yayınlaşarak kutlanması da dikkate değer bir konudur.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/288429

derviş paşa konağı

ad victoriam
19.yüzyılda iki katlı konağın sahibi, zaman gazetesini yayınlayan derviş paşa'dır. Konak Lefkoşa surları içinde tarihi çevre dokusuna en yoğun biçimde koruyan Arapahmet Mahallesi'nde bulunmaktadır. Konak, 1988 yılında Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.

soli antik kenti

ad victoriam
Lefke kıyılarında yer alan bir antik kenttir. Kıbrıs'taki 10 krallıktan biri olan Soli şehri Arap akınları sonucunda terkedilmiştir. soli antik kenti içerisinde, Soli bazilikası ve tiyatrosu ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekmektedir. bazilikanın, Kıbrıs'ta inşa edilen ilk kiliselerden biri olduğu bilinmektedir.

selimiye camii

ad victoriam
Kıbrıs'taki en önemli gotik mimari eserlerden biridir. Lefkoşa kent merkezinde yer almaktadır. 1208 yılında yapımına başlanmış ve 1326 yılında ibadete açılmıştır. Lüzinyan krallarının taç giyme törenleri burada yapılmaktaydı. Osmanlı adayı alınca buraya çift minare ekleyerek camiye çevirmiştir.

kantara kalesi

ad victoriam
beşparmak dağları üzerinde üç kaleden en doğuda olanıdır. Deniz seviyesinden yaklaşık 700 metre yükseklikte kurulmuştur. Kuzey kıyıyı, Mesarya Ovası'nı ve karpaz yarımadası'nı kontrol edebilecek konumu ile stratejik bir kaledir. Bizanslılar tarafından inşa edildiği tahmin edilmekle birlikte, yazılı kaynaklarda ilk kez aslan yürekli Richard'ın Kıbrıs'ı ele geçirdiği 1191 yılını konu edilmektedir.

lala mustafa paşa camii

ad victoriam
Lüzinyan döneminde, 1298-1312 yılları arasında inşa edilen yapı, tüm Akdeniz coğrafyasının en güzel gotik yapılarındandır. Lüzinyan kralları, önce Lefkoşa'da St. Sophia Katedrali'nde Kıbrıs kralı, sonra da Gazimağusa'da St. Nicholas Katedrali'nde Kudüs kralı olarak taç giyerdi. Bina 1571 yılında Osmanlılar tarafından bir minare eklenmek suretiyle camiye çevrilmiş ve ibadete açılmıştır. Katedralin giriş bölümünde yer alan tarihi cümbez ağacı (Ficus Sycomorus), adadaki en yaşlı ağaçtır. Katedralin inşaatına başlandığı 1298 yılında dikilen tarihi ağaç, 15 metre boyunda ve yaklaşık 5 metre genişliğindedir.

saint hilarion kalesi

ad victoriam
Girne'de Beşparmak dağları üzerinde kurulan üç dağ kalesinden en batıda yer alanıdır. Deniz seviyesinden 732 metre yükseklikteki bir tepeye inşa edilen St. Hilarion Kalesi'nin ziyaret edilecek bölümleri; Tanıtım Odası, Barbikan, Kiler, Atölye, Mutfak, Kraliyet Sarayı, Sarnıç, Prens John Kulesi ve Bizans Kilisesi'dir.

Buffavento ve Kantara Kaleleri gibi adanın Arap akınlarına karşı korunması amacıyla yapılan 3 dağ kalesinden biridir. Kalenin adı Hilarion adlı bir azizden gelmektedir. Kalenin adına ilk kez 1191'li yıllardaki kayıtlarda rastlanmaktadır. Bir dönem stratejik önemi olmasına karşın, daha sonraları Lüzinyan soylularının yazlık ve dinlenme yeri işlevini görmüştür. Özellikle ateşli silahların icadı ve kıyı şeritlerinin savunmasının önem kazanması ile birlikte, Kantara ve Buffavento Kaleleri gibi önemini ile işlevini yitirmiştir. Kalede üç ayrı bölüm bulunmaktadır. Ana girişi koruyan savunma yeri Bizanslılar tarafından M.S 11. yüzyılda güçlendirilmiştir. Aşağı bölüm askeri amaçlarla kullanılmaktaydı. Orta bölümde, kral sarayı, mutfak, kilise ve su deposu yer almaktadır. Yukarı Kalenin girişinde bir Lüzinyan Kapısı vardır. İki tepenin ortasında bir avlu bulunmaktadır. Soylular doğu bölümünde ikamet ederler, mutfak ve diğer gündelik odalar ise batı bölümünde yer almaktaydı. Kraliyet konutunun ikinci katında bulunan ve Gotik tarzda oyularak yapılan Kraliçe Penceresi'nden çevrenin panoramasıyla dikkat çeker. Zirvede ise Prens John Kulesi bulunmaktadır.

karmi mezarlık alanı

ad victoriam
Karmi köyünün yanında gerçekleştirilen arkeolojik kazılar sonucu Orta Tunç devrine ait kayaya oyulmuş oda mezarları saptanmıştır. Bu mezarların koridorundaki insan figürü kabartmasının, adada yapılan en eski insan figürü kabartması olduğu ve bereket tanrıçasını simgeleme olasılığı bulunduğu kaydedilmiştir. Ölü armağanı olarak kabul edilen mezarlardaki buluntular arasında mavi fayans boncuklar ile Girit Minos uygarlığına ait kaplar saptanmıştır. Ele geçen buluntuların Lapithos'daki gemilerde çalışan gemicilere ait olabilecekleri üzerinde durulmuştur. Bu verilere dayanarak Kıbrıs insanlarının ticari ilişki içinde bulundukları komşu ülkeler de belirlenebilmiştir.

bellapais manastırı

ad victoriam
Girne'ye bağlı Beylerbeyi köyünde bulunan tarihi manastır.

Beşparmak Dağları'nın kuzey yamacındaki bir kayalık üzerine inşa edilmiş olup Fransızca'da “Barış Manastırı” (Abbaye de la Paix) anlamına gelmektedir. Gotik sanatın bir yansıması ve yakın doğudaki en güzel temsilcisi olarak görülmektedir. İlkin M.S 1158-1205 yılları arasında Kudüs'ten göç eden Augustinian mezhebi rahipleri tarafından yapılmıştır. Günümüzde ayakta kalan yapının büyük bir kısmı Fransa Kralı 3. Hugh (1267-1284) tarafından inşa ettirilmiştir. Avlunun etrafını çeviren revaklar ve yemekhane ise Kral 4. Hugh döneminde (1324-1359) yapılmıştır. Adanın Osmanlılar tarafından ele geçirilmesinden sonra ibadet amacıyla kullanılmak üzere Ortodoks Rumlara verilmiştir.

Manastır ile ön avlusuna, iner kalkar bir köprüyle korunan ana giriş kapısından girilmektedir. Avlunun gerisindeki kilise, manastırın en eski kısmı olup M.S 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Kilisenin narteksindeki İtalyan üslubunda yapılan freskler M.S 15. yüzyıla aittir. Manastırın ortasında revaklarla çevrili bir orta avlu bulunmaktadır. Orta avlunun kuzeybatı köşesinde üst üste duran Roma Dönemi'ne
ait iki mermer lahit, yemeklerden önce ve yemeklerden sonra rahiplere lavabo görevi görmekteydi. Lahitlerin karşısındaki kapıdan yemekhaneye girilmektedir. Kapının mermer lentosunda kazınarak işlenmiş Kıbrıs, Kudüs ve Lüzinyan Kraliyet Armaları yer almaktadır. Yemekhane gotik sanatın kusursuz örneklerindendir. Kuzey duvarında, yemekler sırasında duaların okunduğu bir vaiz kürsüsü yer almaktadır. Yemekhanenin yanında mutfak kalıntıları, yemekhanenin altında ise iki odalı bir kiler bulunmaktadır. Rahiplerin yatakhaneleri, doğudaki çalışma ile toplantı odalarının üst katındadır. Yine üst katın güney batı köşesinde küçük bir hazine odası vardır.

sourp magar ermeni manastırı

ad victoriam
Beşparmak Dağları'nın alevkayası bölgesinde bulunmaktadır. M.s. 1000 yıllarında bir koptik (Mısır Hristiyanı) manastırı olarak kurulmuştur. İskenderiye'nin ünlü koptik azizi Makarios'a adanmıştır. Sourp Magar ile Meryem Manastırı adıyla da bilinmektedir. 19. yüzyılın başında Ermenilerin eline geçen manastır zamanla Ermeni hacıların Kudüs'e gidiş gelişlerinde soluklandıkları ikinci bir hac merkezi haline gelmiş, bu işlevini de 1974 yılına kadar sürdürmüştür. Lefkoşa'da yaşayan ermeni toplumu tarafından yazlık olarak da kullanılmaktaydı.

lambousa

ad victoriam
Antik yazarlardan Homeros, lambousa kentinin, M.Ö 1200 yıllarına doğru Troya savaşından dönen Akalar tarafından Salamis ve Baf kentleriyle birlikte kurulduğunu yazmıştır. Kapadokya doğumlu olan Strabon ise M.Ö 1200 yıllarına doğru Pelopones yarımadasındaki Lakonya kralı Praxander önderliğinde kurulduğunu belirtmiştir.

Kentin kuruluşuna ilişkin diğer bir söylenti ise M.Ö VII. yüzyılda Tir (Sur) kralı Belus tarafından bir Fenike Kolonisi olarak kurulduğu doğrultusundadır. lambousa kenti Roma Dönemi'nin sonu, erken Hristiyanlık ve Bizans Dönemleri'nde şimdiki deniz kıyısındaki yerine kaydırılarak zenginlikten dolayı parlak anlamına gelen Lambousa adı verilmiştir. Kentin M.S VII. yüzyıldaki arap akınları veya yer sarsıntıları ile tahrip oluğuna inanılmaktadır. Bir söylenceye göre, lambousa şehrinin zenginliğiyle ün salması üzerine Araplar M.S.654 yılında başlattıkları saldırılar sırasında lambousa'yı kuşatırlar. Halkının tüm kıymetli eşyaları ve mücevherleri ile birlikte teslim olmalarını talep ederler. Buna karşılık onlara şehri serbestçe terk etme ve kıbrıs'taki istedikleri bölgelere yerleşme olanağı tanınır. Ancak yapılan kazılar sonucu lambousalının kıymetli eşyaları ile mücevherlerini araplara teslim etmektense evlerinin tabanı ile duvar içlerine saklamayı tercih ettikleri anlaşılmıştır.

Lüzinya ile venedik dönemleri boyunca varlığını soylu bir bireyin mülkü olarak "la pisom tımarlığı" adıyla sürdürmüştür. lambousalıların lüzinyan döneminde kenti terk ederek Lapta'yı kurmaya başlamışlar ve bu süreç osmanlı dönemi'nde de devam etmiştir. M.S XVIII. yüzyılda Lapta'da oturan lambousa kökenliler Krava (Alsancak) köyünü kurmuşlardır. lambousa harabeleri bu iki köyün kurulmasında taşocağı görevi görmüş, böylelikle yok oluş sürecine girmiştir.

Şu anda lambousa'da görülebilen yapılar arasında Akhirppietos Manastırı, (M.S.VI.-XVI.YY) Aziz Evlalios Kilisesi (M.S XVI.YY.) kraliçe havuzu, şehir surları ve kayaya oyulmuş mezar odaları bulunmaktadır.

lapta

ad victoriam
Girne'nin 14 km batısında, Girne sıra dağlarının 1024 metre yüksekliği ile en yüksek tepesi olan Servili Tepe 'nin kuzeyinde ve Girne – Güzelyurt anayolu üzerinde yer alan yerleşim yeridir.

Adını eski bir krallık olan Lambousa (Lapitos)'dan almaktadır. Arap akınlarının sıklığı nedeniyle Lambousa sakinlerinin yerleşim yerlerini terk ederek dağın yamacına şimdiki Lapta köyünün çekirdeğini oluşturan evleri inşa etmeye başlamışlar. Lapta'daki yerleşim Lüzinyan Dönemi'nde daha da gelişmiştir.
18 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol