itiraf etme, içini dökme.
buğday.
yemek artığı.
akü, pil.
kırmızı topraktan yapılmış içi sırlı toprak tencere.
üstünde ya da çevresinde türlü işlerin yapıldığı yüksek ve genişçe ayaklı tabla.
karmakarışık, çok perişan.
yemek yerken ya da yaparken kullanılan ketenden yapılmış el bezi, havlu.
yuvarlanmak.
birinin kötülüğünü istemek.
korkutmak.
oysa, oysaki, meğerki, halbuki.
banyoda hamam tası olarak kullanılan sapı eğri su kabağı; kefgi.
orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
orhan kabataş, kıbrıs türkçesinin etimolojik sözlüğü.
atın başına takılan süsler; oğlak, kuzu gibi hayvanların süt emmelerini engellemek için ağızlarına takılan ağızlık.
orada, oracıkta.
"gorgusundan gılıcını oraşda bırakmış gitmiş"
"gorgusundan gılıcını oraşda bırakmış gitmiş"
kuş yakalamak için kurulan bir tür tuzak, ökse.
(bkz: ohto)
(bkz: ohto)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?