1. yolculukta boyuna veya bele asılı olarak taşınan su kabı; matara.
2. bidon.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
büyük, çukur çinko tabak.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden olan tartı. terazi.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
orantılı, uygun.
iğne, yorgan iğnesi.
pansiyon.
dolaşmak.
dolandırıcı, düzenbaz, yalancı kimse.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
kaynak: kıbrıs ağzı, erdoğan saracoğu.
karşısındaki susturacak biçimde çok konuşan geveze kimse. sürekli söylenen kadın.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
silsile, soy kütüğü.
ağzına kadar, bütünüyle.
dizle bilek arasındaki kemik. kaval kemiği.
kıpırdamak, görünmek, koşmak.
vücuttaki lekeler.
durmadan, aralıksız.
yaralanmak.
yaslanacak yeri olmayan oturak, sedir.
kulakları kısa, boynuzsuz koyun veya keçi.
anladın mı? anlamında kullanılan bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya bir olgudan anlaşılan şey.
Καταλαβές - (Katalaves)
Καταλαβές - (Katalaves)
esmer tenli.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?