büyük bir üzüntü ya da acıdan kıvranmak, soluğu tıkanmak, ağlaya ağlaya bayılmak.
arsızlık, açgözlülük etmek.
kurutma kağıdı.
yumruklamak, yumrukla vurmak.
yumruk; sevimsiz kimse.
sürekli, devamlı olarak.
başkasının çocuğunu emziren kadın, sütanne.
toprağı kazıp kaldırmak, düzeltmek gibi işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç; kazma.
uygunsuz davranış içine girip eylemde bulunmak.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
bir eylemin yerinde yapılmadığını, iş olsun diye yapıldığını belirtmede kullanılır.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
bir şeyi tiksindirici bulma; iğrenme.
astar olarak kullanılan kızıl boya.
oyuncak kaval; şıngırdak.
kıvırtarak yürüyen kimse.
rum meyhanelerinde genellikle mavi beyaz satranç desenli masa örtüsü.
yay, çıtçıt; ingiliz dönemindeki idam sehpalarının altında bulunan yaylı düzenek.
ıssız, tenha.
damlamak, sızmak.
aldırış etmemek, önem vermemek.
bebeklerde kullanılan apış arası bezi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?