(bkz: firakti)
1. ağıl etrafına yapılan taştan duvar; ev etrafını saran çit.
2. Köylerdeki evlerin yanındaki küçük arazi.
2. Köylerdeki evlerin yanındaki küçük arazi.
acımasız.
filiz, sürgün.
filizlenmek, sürgün vermek.
bisikletle ayakça çevirmeden gitmek, arabayı boşa alarak gitmek.
küçük zarar; kabartı.
yaralamak, zarar vermek.
ıslık.
ıslık.
fişek.
vişne.
başabaş gitmek, eşit olmak. kesişmek.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
1. topraktan veya camdan yapılmış kap.
2. suyla karıştırılıp içilen toz soda.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
2. suyla karıştırılıp içilen toz soda.
kaynak: hakeri'nin kıbrıs sözlüğü.
tavukların altına konan cılk yumurta.
tavukların yumurtladığı yer.
dolaşma, volta.
huni.
katil.
açıkta, meydanda.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?