confessions

ganca

1. nesil Yazar - Yazar -

  1. toplam entry 272
  2. takipçi 2
  3. puan 10158

kıbrıs'ta ilk tren lokomotifi

ganca
Kıbrıs'ta tren ilk defa İngiliz İdaresi döneminde kullanıldı. Kıbrıs'ta kullanılan lokomotifi bir İngiliz şirketi olan "Hamslet" imal etti. İlk proje ve ön çalışma 1899 yılında başlatıldı. Tren ise ilk seferini 1904 yılında Yüzbaşı Pirchard R.E. yönetiminde Lefkoşa-Mağusa arasında yaptı. Tren seferleri 1916 yılına kadar Lefkoşa-Mağusa arasında, sonra Güzelyurt ve 1932 yılından sonra da Lefke'ye kadar yapılıyordu. Tren, Lefkoşa-Mağusa arası 51 mil olan mesafeyi iki saatte gerçekleştirirken yol boyunca dört istasyonda durmaktaydı. Bugün Lefkoşa'da Peyak ambarlarının bulunduğu yer tren istasyonu, karşısındaki kesme taştan kemerli bina da istasyon müdürünün ikametgahı idi. Mağusa'daki istasyon binası ise surların dışında bulunan şimdiki Kaza Tapu Dairesi olarak kullanılan (1974 öncesi Polis Karakolu) alanda idi.Bu bina tren istasyonunun bir bölümü idi. Büyük avlunun içerisinde de tamir atölyesi yer almakta idi. Tren hizmete girdikten sonra ticaret ve turizm gibi ekonomik alanlarda da gelişmeler kaydedildi. Mağusa limanının önemli derecede ticaret ve yolcu trafıği bakımından gelişmiş olması ve daha kısa bir sürede adanın belli yerlerine ulaşımın sağlanması ile meydana gelen turist artışı, trenin sağladığı katkılar olarak gösterilebilmektedir. Özellikle tren hattının Lefke ve Trodos dağlarının yamaçlarına kadar uzatılması, Trodos'da turistik nitelikli otellerin yapılmasına neden oldu. Bu durum da doğal olarak turist sayısının artışını sağlayan etkenlerden biri olmuştur. 1940-1945 savaş yıllarında trenin sık sık kullanılması yıpranmasına neden oldu. Yıpranan trenin tamir edilmesi için 400 bin Kıbrıs Liralık bir bütçeye gereksinim vardı. Bu bütçenin ayrılmasını göze alamayan hükümet, aynı zamanda karayollarının da gelişmesiyle artan motorlu araç sayısı gerekçesi ile trenle yolcu ve yük taşımasına son verdi. Kıbrıs'ta ilk kez çalıştırılan tren şu anda Mağusa'daki Kaza ve Tapu Dairesi'nin avlusunda sergilenmektedir. Tren üzerinde (1) rakamı ve İngilizce yazılı şu ibare bulunmaktadır. "THIS WAS THE FIRST LOCOMOTIVE TO BE IMPORTED INTO CYPRUS. IT WAS USED DURING THE CONSTRUCTION OF THE GOVERNMENT RAILWAY AND THERE AFTER IN IT'S OPERATION FROM 1904-1951"


mete hatay

ganca
Kıbrıs'ta çok kültürlülüğe daima inanmış, kıbrıs kültür ve tarihi ile sosyal yaşamı üzerine araştırma makaleleri yazan serbest gazeteci ve müzisyen.

saint mamas manastırı ve kilisesi

ganca
Lüzinyan döneminde Bizans kilisesi kalıntıları üzerinde inşa edilmiştir. Kilise 1725 yılında yeniden inşa edilerek kubbe eklenmiş ve 18 yüzyılda da manastır binaları eklenmiştir.

Kilise içindeki 16. yüzyıla ait, Venedik özelliklerini taşıyan önemli bir unsurdur. Buradaki en önemli ikon, kiliseye de adını veren Aziz Mamas'ı aslanın üstünde ve kucağında kuzu ile gösteren ikondur. Kıbrıs'ta halen kullanılan nadir kiliselerden biridir.

cemal tunceri

ganca
cemal tunceri'ye uluslararası ofisi Londra'da, merkez ofisi Yeni Delhi'de bulunan International Human Rights Ambassadors Organizations tarafından sosyal medyada çizdiği karikatürler ile sosyal adalet ve barış için yaptığı gönüllü katkılarından dolayı Uluslararası Barış Elçisi sertifikası verildi.

facebook

tarihi cümbez ağacı

ganca
Kıbrıs'ta yaşadığı bilinen en yaşlı ve canlı ağaçtır.

Ağacın katedralin inşaatına başladığı 1298 yılında dikildiği söylenmektedir. Gövdesi 2.70 metreden sonra 7 dala ayrılır. Yılda yedi kez meyve veren ağaç katedralin önüne büyüleyici bir gölge verir. Kökleri Doğu Afrika'ya ulaşan ağaç, güzel bir meyveye sahip olması, sıcak yerler için yarı kapalı gölge bir mekan oluşturma özelliği ve mobilya yapımı için değerli kerestesinin olması nedeniyle eski Mısırlılar döneminden beri yörede önemliydi.

Ağacın meyvelerine halk arasında Firavun meyvesi denmesi belki de buna bağlanabilir. Yaşamı boyunca birkaç dönem şubat ayında yapraklarını dökmesi ağacın öldüğü izlenimini vermişti. Fakat yaprakların bir ay içinde geri gelmesi ve ağacın koyu yeşil yapraklarla yeniden canlanması insanları hayretler içinde bırakmıştı. Eski papirüs çizimlerinde meyvesinin çizimleri yer almaktaydı. Meyveyi yarmak için kullanılan ve eski Mısırlılar tarafından keşfedilmiş bıçak, bu meyvenin olgunlaşmasını hızlandırmaktaydı. Meyveyi yarmak önceleri, içindeki sineklerin, böceklerin kaçması için düşünülmüştü. Ancak bu yöntemle ethilen gazının üretilmesi sonucu meyve olgunlaşıyordu. Görünüşüne bakılarak birkaç yüzyıl daha katedralin bu ağacı koruyabileceği düşüncesine kapılmak oldukça sevindiricidir.

Cümbez ağacı, ada tarihini anlatan en yaşlı canlıdır. Tanıklık ettiği yüzlerce olay var: Katedral önünde ses çıkaran zırhlar içindeki Lüzinyan Silahşörleri, çekirge belası, Venedik inşaatçıları, 1571 yılındaki bombardıman, birçok deprem, son yapılan meydan düzenlemeleri ve daha yüzlerce olay... Ve daha göreceği birçok sahne...

kaptan kirk'ün uzay yolculuğu yapması

ganca
Star Trek serisinin kaptanı James Kirk'ü canlandıran William Shatner'in, iş insanı Jeff Bezos'un Blue Origin şirketi tarafından gerçekleştirilen uzay gezintisine katılması olayı.

90 yaşındaki oyuncu, Mission NS-18 isimli seferle, uzay yolculuğu yapan en yaşlı insan ve sinema oyuncusu oldu. Üzüldüğüm nokta bunu serinin esas üyesi olan Leonard Nimoy'un yani Spock'ın bu yolculuğu gerçekleştiremeyecek olması. 2015 yılında hayatını kaybeden Nimoy uzaya asıl gitmesi gereken kişiydi.

Vulkan selamım seninle olsun spock.

derviş konuralp

ganca
İngiltere adına 4 kez olimpiyata katılan ilk Kıbrıslı Türk.

Kıbrıslı Türk bir baba ve İngiliz bir annenin çocuğu olarak Londra'nın Hackney bölgesinde 1980 yılında dünyaya geldi. henüz dokuz yaşındayken, her iki gözündeki merkezi görüşünün kullanımını kaybettiği anlamına gelen Maküler Distrofi Startgarts adı verilen bir göz rahatsızlığı teşhisi kondu. Görme bozukluğunu öğrendikten sonra Konuralp ilkokulunda yüzmeyi öğrenmeye başladı. Bu yüzme merakı Derviş Konuralp'i olimpiyatlara kadar taşıdı. Derviş Konuralp sporculuk hayatında uluslararası yarışmalardan 14'ü altın olmak üzere 35 madalya kazandı. Konuralp, dört kez Paralimpik olimpiyatlarına katıldı. 15 yaşında 1996 Atlanta Olimpiyatlarına katıldı. 17 yaşına geldiğinde hem dünya şampiyonu hem de dünya rekortmeni odu. Konuralp, İngiltere adına dört Olimpiyat, üç Dünya Şampiyonası ve dört de Avrupa Şampiyonası'na katıldı.

Konuralp 2012'de Londra'da yapılan olimpiyatlarda olimpiyat elçisi olarak görev yaptı. Konuralp 2009'dan beri London Youth Games Hall of Fame üyesidir. Tüm bu spor faaliyetleri arasında eğitimine de devam etmiş ve City University (University of London) Computer Science (BSc) bölümünden mezun olmuştur.

kıbrıs'ın yılanları

ganca
Coğrafyamızda 6 farklı yılan türü vardır. Kör Yılan, Gufi, Kara Yılan, Sikkeli Yılan, Kedi Gözlü Yılan, Çukurbaşlı Yılan. Bunlar içinde gufi yani koca engerek en zehirli yılanlardandır. özellikle otlak alanlarda bulunur.

Gufi herhangi bir tehdit algıladığında akciğerlerini şişirerek hırıltıya benzer bir ses çıkarır. Bu olduğunda hemen topuklayın. Zira bura serengeti değildir daha da tehlikelidir.

okan dağlı

ganca
1964 yılında Mağusa'da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Mağusa'da tamamladı. Yüksek eğitimini İstanbul Ünivarsitesi Tıp Fakültesi'nde yaptı. Mezuniyetinin ardından Haseki Hastanesinde Dahiliye Uzmanlığını tamamladu.1993 yılında yurda döndü.

1998-2002 yılları arasında Gazimağusa Belediyesi meclis üyeliği yaptı.1995 yılından beridir sürdürdüğü aktif doktorluk yaşamına sadece Cumhuriyetçi Türk Partisi'nde milletvekilliği yaptığı 2003-2009 yılları arasında ara verdi.

Mağusa'lı bir gurup arkadaşı ile 2010 yılında Mağusa İnsiyatifi'ni kurdu. Kıbrıs Nöroloji Enstitüsü'nün (CING- The Cyprus Institute of Neurology and Genetics-) 2017 yılından itibaren yönetim kurulu üyesidir.

Mağusa İnisiyatifi'nde yaptığı çalışmalar ile 2018 Avrupa Vatandaşlık Ödülü (European Citizen's Prize) aldı.

Yayımlanmış Kitapları:
Kıbrıs'ta Çözümün Şifresi
Geçmişten Geleceğe Mağusa
İki Toplumlu Futbolcular
Sokak Sokak MAĞUSA – Street by Street famagusta
Medeniyetlerin Kesiştiği Kent Mağusa
Mağusa Öyküleri
Topta Birlikte

atila hüseyin

ganca
kız arkadaşımın ayıla bayıla dinlediği arada bir bana "sen da bi boka yaraman" bakışı attığı caz şeysi.

Kıbrıslı Türk anne-babanın çocuğu olarak Londra'nın East Ham bölgesinde doğdu. ilk çocukluk ve gençlik yıllarını Kıbrıslı Türklerin yoğun olarak yaşadığı Palmers Green'de geçirdi. Gençlik yıllarında caz müziğe merak saldı ve Frank Sinatra'dan çok etkilendi. 2002 yılında ünlü İngiliz caz müzisyeni Bill Ashton'ın daveti ile National Youth Jazz Orchestra'ya katıldı. 2005 yılında “Something Old, Something New” isimli ilk solo albümünü çıkardı.

Dünyaca ünlü Amerikalı caz sanatçısı Buddy Greco ile birçok turneye katıldı. Atila Hüseyin için Greco ile çalışmak onun hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. dünyaca ünlü caz festivallerinden davetler aldı. Cheltenham Jazz Festival ve Edinburgh Jazzand Blues Festivallerie katıldı. Ronnie Scott ve Elgar Rooms ile ünlü konser salonu Royal Albert Hall'da aynı sahneyi paylaştı. İngiltere dışında Türkiye, Amerika, Fas, Malezya ve İtalya'da konserler verdi. Mayıs 2016'da çıkardığı “Kingfor a Day” isimli ve Nat King Cole şarkılarından oluşan albüm caz çevrelerinde büyük beğeni topladı. Atila Hüseyin kariyeri boyunca çok sayıda ünlü ismin özel gecelerinde de şarkı söyledi. Bunlardan biri de Eski Sovyetler Birliği Başkanı Mikhail Gorbachev'dir. Birçok TV ve radyo programlarında da yer alan Atila Hüseyin, BBC'deki BBC BigBand programına da katıldı.


soli tiyatrosu

ganca
Soli'deki Roma tiyatrosu, bir tepenin denize bakan yamacında bir zamanlar aynı yerde olan bir Yunan tiyatrosunun yerine yapılmıştır. İ.S. 2.yy'ın sonu ile 3.yy'ın başından kalmadır. Seyircilere ayrılan yarım daire şeklindeki oturma sıralarının olduğu bölüm kısmen tepenin kayasına oyulmuştur. Burası ortadaki orkestra (koro yeri) denilen kısımdan kireç taşı bloklardan yapılmış alçak bir duvarla ayrılıyordu.

Orkestraya ve oturma yerlerine geçiş, sahne binasının önünde, iki yandaki geçitle sağlanmaktaydı. Oturma yerlerinin taşları ve mermerlerinden sağlam kalanlar 19.yy'da Port Sait rıhtımının yapılmasında kullanılmışlardır. Aslında kapasitesi 4000 kişi olan bu kısım günümüzde yarı yüksekliğine kadar restore edilmiş durumdadır. Sahne binası iki katlı olup, mermerle kaplı ve heykellerle süslüydü. Günümüzde görülebilen kısım sahne binasının üzerine inşa edildiği platformdu. Tiyatronun batısındaki bir tepenin üzerine İsis ve Afrodit'e adanmış bir tapınağın izlerine rastlanmıştır.

Ayrıca Soli Tiyatrosunda her yıl Lefke Avrupa Ünversitesi'nin mezuniyet törenleri ve yine her yıl düzenlenen L.A.Ü. Bahar şenliklerinin ünlü sanatçı konserleri yapılmaktadır.

girne kalesi

ganca
Girne Kalesi Kıbrıs'taki en görkemli yapılardan birisidir. Kale bugünkü biçimine ulaşıncaya değin pek çok değişiklik geçirmiştir. Söz konusu değişiklikler temelde üç evreye ayrılır. Girne Limanının doğusunda yer alan bu kalenin tespit edilebilen ilk evresi 7.yy'a aittir. Söz konusu dönemde ortaya çıkan Arap akınlarına karşı kenti savunmak amacı ile adayı yönetmekte olan Bizanslılar tarafından inşa edilen ilk kaleye ait çok az kalıntı mevcuttur. Kale bugünkü formuna büyük ölçüde ikinci evrede, ada Lüzinyanların hakimiyetinde iken 1208-1211 yılları arasında ulaşmıştır. 14. yüzyılda Venedik saldırıları ile hasar gören kale, 1491'de adanın Venediklilerin eline geçmesinin ardından yapılan son eklemelerle de bugünkü biçimine kavuşmuştur. Kuzeybatı ve güneydoğuda yer alan kuleler Venediklilerin Osmanlılara karşı kaleyi sağlamlaştırmak üzere bu evrede yaptığı eklemelerdendir. Bu önlemlere karşın kale, 1570 yılında, Lefkoşa'daki Osmanlı zaferinden sonra direniş gösterilmeden Osmanlılara teslim edilmiş, bu sayede olması muhtemel bir muharebe nedeni ile zarar görmemiştir.

Kale kareye yakın bir plana sahiptir. Her bir köşede birer kule yer alır. Kalenin güney ve batısı derince bir hendek ile, kuzeyi ve doğusu deniz ile çevrelenmekte, giriş kuzeybatı tarafta bir köprü vasıtası ile sağlanmaktadır. Kalenin içinde kuzey batı bölümde 1100'lü yıllarda yapıldığı sanılan bir Bizans kilisesi (St. George Kilisesi) yer alır. 1570 yılında Kıbrıs'ın Osmanlılar tarafından fethi sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa'nın lahiti de kalenin giriş bölümündeki rampanın hemen kenarında yer almaktadır. Kalenin içerisinde yer alan sergi salonlarında, Girne açıklarında ele geçen batık gemi ve elde edilen buluntuların yanı sıra, yine Girne çevresindeki kazılarda ele geçen çeşitli Arkeolojik kalıntılar sergilenmektedir. Bununla birlikte kalenin birçok noktasında, kalenin geçirdiği tarihsel süreci ziyaretçilere aktarmayı hedefleyen çeşitli canlandırmalar da yer almaktadır.

Günümüzde yat limanı olarak kullanılan Girne Limanı, Kuzey Kıbrıs'a ilişkin en tanınmış panoramalardan birisini oluşturan bir güzelliğe sahiptir. Limanın geçirdiği çeşitli evreleri gösteren dalgakıran ve deniz fenerlerinin yanı sıra, St. Hilarion kalesi ve Beşparmak Sıradağlarının semer biçimindeki sırtlarının oluşturduğu fonun bu güzelliğe büyük bir katkısı olduğu şüphesizdir. Bir yanda kolossal yapısı ile Girne kalesi, bir yanda eski liman yapıları, eski bir kilisenin çan kulesi ve eski bir cami minaresi ile Girne'nin bu profili adanın geçmişinden bir kesit gibidir. Limanı çevreleyen ve orjinal biçimleri bozulmadan kalmış çeşitli yapılar, günümüzde cafe, bar, restaurant olarak hizmet vermektedir. Bu binalar arasında yer alan ve 18. yy'a ait bir Kıbrıs evi olan birisi günümüzde Halk Sanatları Müzesi olarak kullanılmaktadır. Giriş katında zeytinyağı mengeneleri, karasaban, tezgah, küp ve döven gibi hasatla ilgili tarım araçları bulunmakta, üst katta ise geleneksel el sanatı örnekleri sergilenmektedir. Bunlar arasında tığ işleri, yatak ve masa örtüleri, yün çorap, oymalı sandıklar, gelinlikler ve dolaplar yer alır.

Girne Kalesi, kentin savunmasında tek başına bir fonksiyona sahip olmayıp aslında bir iç kaledir. Kenti çeviren surlardan günümüze çok az bir kısım ulaşmıştır ve bunlar üç kuleye aittir. En sağlam korunmuş olanı, The Round Tower olarak bilinen kuledir. Bu kule Ziya Rızkı Caddesi üzerinde, Bandabuliya'nın karşısında yer alır. Söz konusu yapı, kentin savunmasını güçlendiren Lüzinyanlar tarafından 1300 yılı civarında inşa edilmiştir. Venedikliler de, orijinalde Bizans dönemine dayanan bu savunma sistemini genişletmiştir. Ada Osmanlıların eline geçtikten sonra surlar önemini yitirmiş ve kent surların dışına doğru genişlemiştir. Görülebilecek durumda olan diğer kule Bandabuliya'dan limana inen sokak üzerinde, sonuncusu ise Girne Marinasının güneybatı köşesinde yer alır. The Round Tower, 1987 yılında geçirdiği restorasyonun ardından sanat galerisi olarak hizmet vermektedir.
Ticaretin merkezinde bir ada olduğu için tarih boyu korsanlar ve savaşlar eksik olmamış. Bundan dolayı dönem dönem eklemeler ve güçlendirmeler ile bu gün oldukça büyük bir kale halini almış. Girne Kalesi büyük olduğu kadar içinde sergilediği eserlerle de değerli. Baştan aşağı hakkını vererek gezmek için bir günü kaleye ayırmak lazım.

aydın denktaş

ganca
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın eşi.

Aydın Denktaş, 17 Aralık 1933'te Lefkoşa'da doğdu. Eczacı Münir Bey'in 2 çocuğundan biriydi. O dönem “Amerikan Akademi” olarak bilinen okulda eğitim aldı.

63 yıl aynı yastığa baş koyduğu KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'la yolu, çok küçük yaşta kesişti. Aydın Denktaş, doğduğunda henüz 9 yaşında olan, aynı zamanda akrabası Rauf Denktaş'ın kucağına “işte nişanlın” diyerek verilmişti.

1944'te hukuk tahsili için İngiltere'ye giden Denktaş, 1947'de adaya döner dönmez, Aydın Denktaş'la nişanlandı. 1949'daysa, Rauf Denktaş 25, Aydın Denktaş ise 16 yaşındayken evlendi.

O yıllarda Kıbrıs, İngiliz idaresindeydi ve Kıbrıslı Rumlarla Türkler arasındaki gerginlik artmaktaydı. Rauf Denktaş, 1949'da atandığı savcılıktan, 1958'de Kıbrıslı Türklerin mücadelesine daha fazla katkı koyabilmek için istifa edip Federasyon Başkanı olduğunda, buna en çok üzülen Aydın Denktaş olmuştu.

“Bana haber geldi, 'Rauf Denktaş Federasyon Başkanı oldu' diye. Ben ağlamaya başladım. Annem, 'niye ağlıyorsun kızım' diye sordu. Dedim ki 'ben kocamı kaybettim bugün'.”

Rauf Denktaş, “bana bir yıl ver, halkı bir toparlayayım, sonra bırakacağım” diye eşini teselli etmeye çalışsa da, bu vaat hiçbir zaman gerçekleşmeyecekti.

1963'te Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti'nden dışlanmasıyla, tüm Kıbrıslı Türkler gibi Denktaş ailesi için de zor günler başlayacaktı.

1964'teki Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından istenmeyen adam ilan edilen Rauf Denktaş'ın Kıbrıs'a girmesi yasaklandı. Denktaş ailesinin Türkiye'deki 'sürgün' yılları 1968'e dek sürecekti. Bu dönem de Aydın Denktaş için zorluklarla doluydu.

“Para yok Pul yok elimizde. Rauf aldığı harcırahı bırakıyor bana, idare et diyor. Ama nasıl idare edeceğim? Daha ekonomik olsun diye pazardan alışveriş ediyorum. Ve o zaman 25 kuruş olan hamal parasını vermemek için kendim taşırdım. O 25 kuruş çocuklarımın ekmek parasıydı.”

Zorluklar sadece ekonomik değildi. Eşi ve çocuklarını bırakarak gizlice adaya çıkan Rauf Denktaş Rumlar tarafından yakalandığında, Aydın Denktaş soluğu dönemin Türkiye Başbakanı olan Süleyman Demirel'in yanında almıştı.

“Rauf'un yakalandığını duydum. O geceyi ağlayarak uykusuz geçirdim. Ertesi gün doğru Başbakan Demirel'in yanına çıktım. 'Bize haber vermeden gitmeyecekti' dedi.”

1968'den itibaren müzakere masasında Kıbrıslı Türkleri temsil eden Rauf Denktaş, 1973'te Kıbrıs Türk Yönetim Başkanlığı'na seçilerek Kıbrıslı Türklerin lideri sıfatını Dr. Küçük'ten resmen devraldı. Denktaş, bu sıfatı, 2005'te Cumhurbaşkanlığından ayrılana dek, tam 32 yıl sürdürecekti. Aydın Denktaş, siyasete hep mesafeli olmasına rağmen, eşini yalnız bırakmayacak, en büyük hayali olan KKTC'yi ilan ederken olduğu gibi, birçok kritik anda Rauf Denktaş'ın yanında olacak ve tarihe tanıklık edecekti.

6 çocuk dünyaya getiren Aydın ve Rauf Denktaş çifti; Kıbrıs'ta zorlu mücadele dönemlerinde 3 kez çocuk acısı yaşadı. 1949'da evlenen Denktaş çifti, 1957'de doğan ilk kızları olan Dilek'i, beyin rahatsızlığı nedeniyle 2.5 yaşında kaybetti. Dilek'in ölümünün bir yıl sonrasında ise oğulları Münir hastalandı. İstanbul'da bademcik ameliyatı geçiren 7 yaşındaki Münir, 1958 yılında öldü.

İki çocuğunu genç yaşta kaybeden Denktaş ailesi, 1985 yılında büyük oğulları Raif'i trafik kazasında yitirdi. Dönemin önemli siyasi figürlerinden biri de olan Raif, 34 yaşındayken trafik kurbanı oldu. Üç kez evlat acısı yaşayan Aydın Denktaş, eşi Rauf Denktaş'ı da 13 Ocak 2012'de kaybetti. Aydın Denktaş, hayattayken bir de torun acısı yaşadı. Aydın Denktaş'ın ölen oğlu Raif'in, 37 yaşındaki oğlu Can, babasının mezarı başında intihar etti.

Aydın Denktaş, zorluklara ve acılara birlikten göğüs gerdiği 63 yıllık hayat arkadaşını, 13 Ocak 2012'de kaybetti. Denktaş, eşinin ölümü ardından şunları söylemişti:

“Evimin lideriydi en başta. Bomboş bir hayatta bıraktı beni. Kendimi bildim bileli beraberdik biz. Doğduğum günden beri. Şimdi bir boşluktayım sanki. Elbette hayat devam ediyor ama benim için anlamını kaybetti. O benim sadece eşim değil, en iyi arkadaşımdı. Beni şımartırdı. Dünya çok tatsız geliyor şimdi.”

Hayatının son döneminde sağlık sorunları yaşayan Aydın Denktaş, 2 Şubat 2019 tarihinde tedavi gördüğü Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'nde yaşamını yitirdi.

Denktaş, vasiyeti üzerine 37 yaşında trafik kazasında hayatını kaybeden oğlu Raif'in Lefkoşa Mezarlığı'ndaki kabri yanına defnedildi.

irsen küçük

ganca
2010-2013 yılları arasında başbakanlık yapmış siyasetçi.



1940 yılında Lefkoşa'da doğdu. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden mezun oldu. Toprak muhafaza ve zirai sulama konularında yüksek ihtisas yaptı. 1966-1968 yıllarında Türkiye Devlet Su İşleri (DSİ) Teşkilatında İşletme  Mühendisi olarak çalıştı.

1968-1973 yıllarında Kıbrıs Hayvancılık Dairesi'nde görev yaptı. 1973 yılından sonra kendine ait işletmede Tarım ve Hayvancılık çalışmaları yürüttü. Ziraat Mühendisleri Odası ve Erenköy Mücahitler Cemiyeti Başkanlığı'nda bulundu.

1976, 1981, 6 Aralık 1998 ve 14 Aralık 2003 genel seçimleri ile 1993, 20 Şubat 2005 ve 19 Nisan 2009 erken genel seçimlerinde  Ulusal Birlik Partisi'nden (UBP) Lefkoşa Milletvekili seçildi. 1983'de oluşturulan Kurucu Meclis'te üyelik yaptı.

5 Temmuz 1976- 4 Ağustos 1981 ve 15 Mart 1982-13 Aralık1983 tarihleri arasında, Tarım Doğal Kaynaklar ve Enerji Bakanlığı ile 4 Ağustos 1981-15 Mart 1982 tarihleri arasında Sağlık Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı görevlerinde bulundu. Ulusal Birlik Partisi İlçe Başkanlığı ve Genel Sekreterlik görevlerinde bulundu.

30 Aralık 1998- 8 Haziran 2001 tarihleri arasında UBP-TKP ile 8 Haziran 2001-13 Ocak 2004 tarihleri arasında UBP-DP Koalisyon Hükümetlerinde Tarım ve Orman Bakanı olarak görev aldı. 1 Temmuz 2009 tarihinde ise Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri olarak seçildi.

Parti Genel Başkanı Derviş Eroğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesiyle boşalan Ulusal Birlik Partisi Genel Başkanlığı görevine 9 Mayıs 2010 tarihinde toplanan UBP'nin 8inci Olağanüstü Kurultayı'nda tek aday olarak seçildi. 2010-13 yılları arasında başbakanı olarak görev yaptı.

2012'de yapılan kurultayda İrsen Küçük'e karşı yarışan Gazimağusa Milletvekili Ahmet Kaşif'in itirazını görüşen Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Divan Başkanlığı kararının UBP Tüzüğü'ne aykırı olduğuna hükmetti. Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nin aldığı kararı, Ahmet Kaşif taraftarları alkışlarla karşıladı. Lefkoşa Kaza Mahkemesi, Ulusal Birlik Partisi liderliğine yeniden seçilen İrsen Küçük'ün başkanlık yetkileriyle ilgili ihtiyati tedbir kararı aldı. Parti başkanlığı yetkileri mahkeme kararı ile elinden alındı.

İrsen Küçük 10 Mart 2019'da geçirdiği kalp krizi sonucu 79 yaşında hayata veda etti.

Evli ve iki çocuk babası olan Küçük, Dr. Fazıl Küçük'ün de yeğeniydi.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol