Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu'ndan bir açıklama geldi. Buna göre Serhat İncirli akredite olmadan saraya gitmiş.
“Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'ın bugünkü KKTC ziyaretinde Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar ile birlikte düzenleyeceği ortak basın toplantısını izlemek üzere hiçbir ayrım gözetilmeden bütün basın mensuplarına, tarafımızdan çağrı yapılmıştır.
Tarafımızdan yapılan ikinci çağrıda da akredite işlemlerinin tamamlanabilmesi için sarı basın kartlarının tarafımıza gönderilmesini rica etmiştik. Yenidüzen gazetesi Yazı İşleri Müdürü Meltem Sonay, sarı basın kartını göndermiş ve söz konusu basın toplantısına alınmıştır. Yenidüzen gazetesi yazarlarından Serhat İncirli ise basın kartını göndermemiş, akreditesini yapmamış ve Cumhurbaşkanlığı'nda düzenlenen ortak basın toplantısına alınmamıştır. Bu konu ile ilgili kayıtlar elimizde mevcuttur.
Gerçek böyle olmasına rağmen, Serhat İncirli basın ahlak kurallarını çiğneyerek kamuoyunu yanıltıcı ve gerçek dışı açıklamalarda bulunmaktadır. Kamuoyunun ve basın camiasının bilgisine sunarız.”
KKTC Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu
çok zeki bir siyasetçi. Türkiye'nin bütün buglarını çözmüş. Bu seçimi de kazanması sürpriz olmayacak.
Harun Denizkan'ın kuliskibris sitesindeki haberine göre ailevi sorunları öne sürerek CTP Genel Başkanlığından istifa edeceği iddia ediliyor.
" Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan ERHÜRMAN'ın parti başkanlığından istifa edeceği öğrenildi. Erhürman'ın istifa gerekçesi olarak ailevi sorunları gerekçe gösterdiği bildirildi. Parti'nin önde gelenlerinin Erhürman'ı istifadan vazgeçirmeye çalıştıkları da gelen bilgiler arasında."
link
" Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan ERHÜRMAN'ın parti başkanlığından istifa edeceği öğrenildi. Erhürman'ın istifa gerekçesi olarak ailevi sorunları gerekçe gösterdiği bildirildi. Parti'nin önde gelenlerinin Erhürman'ı istifadan vazgeçirmeye çalıştıkları da gelen bilgiler arasında."
link
Nur Nadir tarafından topa tutulmuş gazeteci.
Özetle Nur Nadir Özer Kanlı için şunları söylüyor: "Devlet Dairelerinde adı kara listede olan ve herkesin nefret ettiği Özer Kanlı'nın Kıbrıs Medya Grubu'nun Genel Yayın Yönetmenliğine gelmesine onay verdiğimiz için özür dilerim. Öncelikle medya kuruluşumuzu devrettiğimiz kişilerden; onlara yanlış kişiyi tavsiye ettiğimiz için onlardan sonra da siz okuyucularımızdan açık açık özür diliyorum. O kişiden neden bu kadar nefret edildiğini bugün anlıyorum"
Nur Nadir, Özer Kanlı'nın 23 Ocak 2023 tarihli Geçitkale, İHA ve SİHA'lar… başlıklı köşe yazısında Geçitkale havaalanının Asil Nadir'den alınmasını desteklediği için eleştiriyor. Kanlı köşe yazısının sonunda, "Geçitkale Havaalanı'na el konulmuşsa askeri nedenlerle bunun ciddi nedenleri vardır. Ve eğer milletin çıkarı söz konusu ise kişilerin çıkarına asla bakılmaz." diyerek Asil Nadir'i taca çıkardı. Buna sinirlenen Nur Nadir'de Kanlı'yı 'Persona non grata' ilan etti.
Özetle Nur Nadir Özer Kanlı için şunları söylüyor: "Devlet Dairelerinde adı kara listede olan ve herkesin nefret ettiği Özer Kanlı'nın Kıbrıs Medya Grubu'nun Genel Yayın Yönetmenliğine gelmesine onay verdiğimiz için özür dilerim. Öncelikle medya kuruluşumuzu devrettiğimiz kişilerden; onlara yanlış kişiyi tavsiye ettiğimiz için onlardan sonra da siz okuyucularımızdan açık açık özür diliyorum. O kişiden neden bu kadar nefret edildiğini bugün anlıyorum"
Nur Nadir, Özer Kanlı'nın 23 Ocak 2023 tarihli Geçitkale, İHA ve SİHA'lar… başlıklı köşe yazısında Geçitkale havaalanının Asil Nadir'den alınmasını desteklediği için eleştiriyor. Kanlı köşe yazısının sonunda, "Geçitkale Havaalanı'na el konulmuşsa askeri nedenlerle bunun ciddi nedenleri vardır. Ve eğer milletin çıkarı söz konusu ise kişilerin çıkarına asla bakılmaz." diyerek Asil Nadir'i taca çıkardı. Buna sinirlenen Nur Nadir'de Kanlı'yı 'Persona non grata' ilan etti.
Gönyeli'de Ahmet Benli, Girne'de Nidai Güngördü, Geçitkale'de Hasan Öztaş, Beyarmudu'nda İlker Edip, Yeniboğaziçi'nde Mustafa Zurnacılar, Çatalköy'de Mehmet Hulusioğlu, Karpaz'da Suphi Coşkun ve Mehmetçik Belediyesi'nde Cemil Sarıçizmeli belediye başkanlığını kaybettiler. Dikkat çeken kısım mevcut başkanlığını kaybeden 8 başkanın dördü birleştirilen belediyelerin başkanları oldu.
Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli, İlk kez 2006 yılında seçilen Benli, birleştirilen Gönyeli-Alayköy Belediyesi için girdiği yarışı 4 dönemin ardından yenik kapattı.
Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip, 2006 yılından bu yana görevde olan Edip, Ahmet Benli ile birlikte en uzun süre görevde kalıp (4 dönem-16 yıl) başkanlığa veda eden isim oldu.
Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulusioğlu, 2010 yılından bu yana Çatalköy'de belediye başkanlığı görevini yürüten Hulusioğlu, belediyelerin birleştirilmesinin ardından Çatalköy-Esentepe Belediyesi için partisinden aday gösterilmeyince bağımsız girdiği seçimi kaybetti ve üç dönem sonra başkanlığa veda etti.
Vadili Belediye Başkanı Mehmet Adahan, Vadili'de 2010'dan itibaren üst üste üç seçim kazanan Adahan, belediyelerin birleştirilmesi sonrası Vadili'nin dahil edildiği Mesarya'dan partisi tarafından aday gösterilmedi. Mesarya'dan seçime bağımsız olarak katılan Adahan, üç dönemin ardından başkanlığa veda etti.
Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, İlk kez 2014 seçimlerinde başkan seçilen Güngördü, iki dönemin ardından başkanlığı kaybetti.
Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, İki dönemdir görevde olan Coşkun, birleştirilen Erenköy-Karpaz Belediyesi için girdiği başkanlık seçimlerini kaybetti.
Geçitkale Belediye Başkanı Hasan Öztaş, 2014 ve 2018 seçimlerinde iki dönem üst üste seçilen Öztaş, birleştirilen Geçitkale-Serdarlı Belediyesi için girdiği yarışı bu dönem kaybetti.
Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, 2014 ve 2018 seçimlerinde Metmetçik'te ipi göğüsleyen Sarıçizmeli, birleştirilen Mehmetçik-Büyükkonuk için girdiği yarışı kaybetti.
Esentepe Belediye Başkanı Cemal Erdoğan, 2014 yılında Esentepe'de göreve gelen Erdoğan, birleştirilen Çatalköy-Esentepe Belediyesi'nde beklediği sonucu elde edemedi ve iki dönemin ardından başkanlığa veda etti.
Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Mustafa Zurnacılar, 2018 yılında ilk kez başkanlık görevini üstelenen Zurnacılar, başarısını ikinci döneme taşıyamadı.
Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli, İlk kez 2006 yılında seçilen Benli, birleştirilen Gönyeli-Alayköy Belediyesi için girdiği yarışı 4 dönemin ardından yenik kapattı.
Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip, 2006 yılından bu yana görevde olan Edip, Ahmet Benli ile birlikte en uzun süre görevde kalıp (4 dönem-16 yıl) başkanlığa veda eden isim oldu.
Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulusioğlu, 2010 yılından bu yana Çatalköy'de belediye başkanlığı görevini yürüten Hulusioğlu, belediyelerin birleştirilmesinin ardından Çatalköy-Esentepe Belediyesi için partisinden aday gösterilmeyince bağımsız girdiği seçimi kaybetti ve üç dönem sonra başkanlığa veda etti.
Vadili Belediye Başkanı Mehmet Adahan, Vadili'de 2010'dan itibaren üst üste üç seçim kazanan Adahan, belediyelerin birleştirilmesi sonrası Vadili'nin dahil edildiği Mesarya'dan partisi tarafından aday gösterilmedi. Mesarya'dan seçime bağımsız olarak katılan Adahan, üç dönemin ardından başkanlığa veda etti.
Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü, İlk kez 2014 seçimlerinde başkan seçilen Güngördü, iki dönemin ardından başkanlığı kaybetti.
Dipkarpaz Belediye Başkanı Suphi Coşkun, İki dönemdir görevde olan Coşkun, birleştirilen Erenköy-Karpaz Belediyesi için girdiği başkanlık seçimlerini kaybetti.
Geçitkale Belediye Başkanı Hasan Öztaş, 2014 ve 2018 seçimlerinde iki dönem üst üste seçilen Öztaş, birleştirilen Geçitkale-Serdarlı Belediyesi için girdiği yarışı bu dönem kaybetti.
Mehmetçik Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, 2014 ve 2018 seçimlerinde Metmetçik'te ipi göğüsleyen Sarıçizmeli, birleştirilen Mehmetçik-Büyükkonuk için girdiği yarışı kaybetti.
Esentepe Belediye Başkanı Cemal Erdoğan, 2014 yılında Esentepe'de göreve gelen Erdoğan, birleştirilen Çatalköy-Esentepe Belediyesi'nde beklediği sonucu elde edemedi ve iki dönemin ardından başkanlığa veda etti.
Yeniboğaziçi Belediye Başkanı Mustafa Zurnacılar, 2018 yılında ilk kez başkanlık görevini üstelenen Zurnacılar, başarısını ikinci döneme taşıyamadı.
185 oy farkla Girne Belediye Başkanlığını kazanmıştır. Murat Şenkul 3 bin 231 oy alırken sabık başkan Nidai Güngördü'ye 3 bin 46 oy atıldı. Murat Şenkul'un işi oldukça zor. Çarpık yapılaşma, yetersiz yol ışıklandırması, yoğun trafik Şenkul'un çözmesi gerekecek sorunlardan yalnızca bir kaçı.
Gazeteci Hüseyin Ekmekçi'nin yazdığına göre Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebi, bir personeli "çalışmalısın” diye uyarıyor. Personel av tüfeği ile ateş ediyor. Çelebi'yi diğer personel kurtarıp, önce polise sığınıyor, devamında tabancaya sarılan şahıs tutuklanıyor ve başkan ifade için polise gidiyor. Başkan yara almıyor ama kaçarken ayağı burkuluyor.
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu saldırıyı kınayarak Başkanı personelin görev yerini değiştirerek huzur bozduğuna vurgu yapıyor. “Seçimler geride kalmıştır. Belediyelerde çalışanların huzurunu bozacak, tehdit, baskı, sürgün ve gereksiz görev değişiklerinden kaçınılmalıdır. Belediye çalışanlarına huzurlu, mutlu ve güvenli çalışma ortamı yaratılmalıdır. Böylesi olayların yaşanmaması için DEV-İŞ belediye çalışanlarıyla birlikte sorumlu davranmaya devam edeceğini ve her türlü yasadışılığa karşı duracağını belirtir..."
Belediye Emekçileri Sendikası Başkanı Mustafa Yalınkaya ise yaşanan olayı doğru bulmadığını belirterek, Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebi'nin beyin ameliyatı geçiren emekçiyi kendisine oy vermediği gerekçesiyle tehdit ettiğini, belediyelerde nelerin yaşandığının sorgulanmasının gerektiğini, belediyelerde küçük küçük imparatorluklar kurulduğunu ifade ediyor. Yalınkaya, "Bir belediye başkanı, çalışanı bu aşamaya getirmemeli" diyor.
Facebook'da bir vatandaş ise şu iddialarda bulunuyor: "Seçimden önce Dikmen Belediyesinde işleyen işçi Mehmet Kumser Skylap'a gelip şikayetlerini anlattı. Seçimden sonra da olanlar oldu.
Bu işçi yaz aylarında beyin kanaması geçiriyor iyileşip işine geri dönüyor. İşçiyi raporlu olmasına rağmen yine ot kesmede güneşin altında işletiyorlar .Bu işçi UBP'ci ve Yüksel Çelebi aleyhine de yayın yapmış biri. Seçimden 20 -25 gün önce izne gönderiliyor. Verilen izin için başkan Yüksel Çelebi'ye gittiğinde bana izin kağıdı verin dedi. Başkan izin kağıdı sana yok dedi. İzin kağıdı verilmeden İşçi Başkan tarafından izne gönderildi. İşçinin izni bitince pazartesi günü işe döndü işe başlamak istedi. İşçiye 3 ay ödeneksiz izinlisin dendi. İşçiye izin kağıdı yine verilmedi. Çünkü Yüksel Çelebi seçimi kazanmıştı. İşten çıkarılacağını anlayan işçi ekmek parası için bu olayı gerçekleştirdi. ekmek parası."
Yüksel Çelebi yıllarca Dikmeni borçsuz harçsız yönetmiş bir başkan. Pazar günü yapılan seçimde de ipi yeniden göğüslemiş. Seversiniz, sevmezsiniz ama silahlı saldırı nedir? Son yıllarda Kıbrıs'ın kuzeyinde şiddet olayları arttı. Önce pandemi, ardından ekonomik sorunlar ve yıllardır yaşanan partizanlıklar, kutuplaşmalar. Toplumun sinirleri iyice gerildi. iyi bir dezenfektanla temizlenmemiz gerekli.
Devrimci İşçi Sendikaları Federasyonu saldırıyı kınayarak Başkanı personelin görev yerini değiştirerek huzur bozduğuna vurgu yapıyor. “Seçimler geride kalmıştır. Belediyelerde çalışanların huzurunu bozacak, tehdit, baskı, sürgün ve gereksiz görev değişiklerinden kaçınılmalıdır. Belediye çalışanlarına huzurlu, mutlu ve güvenli çalışma ortamı yaratılmalıdır. Böylesi olayların yaşanmaması için DEV-İŞ belediye çalışanlarıyla birlikte sorumlu davranmaya devam edeceğini ve her türlü yasadışılığa karşı duracağını belirtir..."
Belediye Emekçileri Sendikası Başkanı Mustafa Yalınkaya ise yaşanan olayı doğru bulmadığını belirterek, Dikmen Belediye Başkanı Yüksel Çelebi'nin beyin ameliyatı geçiren emekçiyi kendisine oy vermediği gerekçesiyle tehdit ettiğini, belediyelerde nelerin yaşandığının sorgulanmasının gerektiğini, belediyelerde küçük küçük imparatorluklar kurulduğunu ifade ediyor. Yalınkaya, "Bir belediye başkanı, çalışanı bu aşamaya getirmemeli" diyor.
Facebook'da bir vatandaş ise şu iddialarda bulunuyor: "Seçimden önce Dikmen Belediyesinde işleyen işçi Mehmet Kumser Skylap'a gelip şikayetlerini anlattı. Seçimden sonra da olanlar oldu.
Bu işçi yaz aylarında beyin kanaması geçiriyor iyileşip işine geri dönüyor. İşçiyi raporlu olmasına rağmen yine ot kesmede güneşin altında işletiyorlar .Bu işçi UBP'ci ve Yüksel Çelebi aleyhine de yayın yapmış biri. Seçimden 20 -25 gün önce izne gönderiliyor. Verilen izin için başkan Yüksel Çelebi'ye gittiğinde bana izin kağıdı verin dedi. Başkan izin kağıdı sana yok dedi. İzin kağıdı verilmeden İşçi Başkan tarafından izne gönderildi. İşçinin izni bitince pazartesi günü işe döndü işe başlamak istedi. İşçiye 3 ay ödeneksiz izinlisin dendi. İşçiye izin kağıdı yine verilmedi. Çünkü Yüksel Çelebi seçimi kazanmıştı. İşten çıkarılacağını anlayan işçi ekmek parası için bu olayı gerçekleştirdi. ekmek parası."
Yüksel Çelebi yıllarca Dikmeni borçsuz harçsız yönetmiş bir başkan. Pazar günü yapılan seçimde de ipi yeniden göğüslemiş. Seversiniz, sevmezsiniz ama silahlı saldırı nedir? Son yıllarda Kıbrıs'ın kuzeyinde şiddet olayları arttı. Önce pandemi, ardından ekonomik sorunlar ve yıllardır yaşanan partizanlıklar, kutuplaşmalar. Toplumun sinirleri iyice gerildi. iyi bir dezenfektanla temizlenmemiz gerekli.
Kıbrıs Gazetesi'nin bugünkü başyazısında Kıbrıs Medya grubuna hoşça kal demiş iş insanı.
"Sevgili ve değerli kardeşlerim,
Bugün burada, sizlerle, çok farklı bir duyguyla buluşuyorum.
Kıbrıs'ımızın en güzel köşelerinden Lefke'de dünyaya geldim.
Bir dönem, dünyanın dört bir yanında, üzerinde güneş batmayan yatırımlarım oldu. O başarıları, kendimden çok, Kıbrıslı Türklerin başarısı olarak algıladım.
Kıbrıs'ımızı hiçbir zaman unutmadım.
Kıbrıs'ımıza arkamı hiçbir zaman dönmedim.
Sahip olduğum, dünya çapında olanakları ülkem ve halkım için değerlendirdim.
Seksenli yıllarda başlayıp doksanlara kadar uzanan yatırım dönemimizde, üreticilerin emeğinin, ürünlerinin değerlendirilmeden öte nasıl taçlandığını insanımızın unutmadığını görüyorum.
Mutlu da oluyorum, şahsıma aktarılan anımsamalardan.
Kuzey Kıbrıs'a yatırımlarımda, her zaman dünya standartları, hatta ilerisini hedefledim.
11 Temmuz 1989'da, ilk sayısı Kıbrıslı kardeşlerimle buluşan KIBRIS gazetesi de bu anlayışın ürünüdür.
Her fırsatta anımsar ve anımsatırız.
KIBRIS gazetesinin ismi rastgele seçilmiş bir isim değildir. Halkın nabzı tutularak belirlenmesi de şeklen olmamıştır.
Çünkü, ilk günden KIBRIS gazetesine hayat veren ekip, Kıbrıs Türk Halkıyla, tam bir bütünlük içinde hareket etmenin yaşamsal önemine, gerekliliğine inanmıştır.
Herkes doğup büyüdüğü toprakları farklı sever.
O sevgidir, topraklarımızı VATAN yapan.
O sevgidir, Kıbrıs adasına en güzel şiirleri, şarkıları var eden.
O sevgidir, Kıbrıs adasını bizler için cennetten bir parça yapan.
KIBRIS gazetesi, Kıbrıs'ımızı, Kıbrıs sevdamızı yaşatan gazetedir. Kıbrıs Türk Halkı, KIBRIS gazetesini, dünyada örneği az bir şekilde sahiplenmişse bir nedeni de vatanıyla özdeşleştirerek sahiplenmesidir.
Her yatırım bir bayraktır ve elden ele geçerek daha ileriye, daha yukarıya taşınmalıdır.
KIBRIS gazetesi bu anlayışla, varoluş ve yayın ilkelerine sadık kalınacak şekilde bir değişim yaşamanın eşiğindedir.
Sevgili kardeşlerim,
Bu toprakların bir evladı olarak, insanımızın dünya ölçeklerinde başarılara imza atabileceğinden hep emin oldum.
Bir dönem, hemen hemen her evin kazancının önemli bir kısmı, yatırımlarımızdan geliyordu. Bu rast gele değildi.
Kıbrıs Türk halkı üretiyordu..
Ürünler dünya pazarlarına ulaştırılıyordu.
Kıbrıslı Türk üreticiler, üretmenin hazzını yaşıyordu.
Şimdi, medya dünyasından ayrılma noktasına da geldim.
Daha büyük hedeflerle, ekonomide, ülkemiz sınırlarının dışını da hedefleyerek yatırım ve girişimlerim olacak.
Bu bağlamda çalışmalarımın aktif halini göreceğiz, meyvelerini birlikte yiyeceğiz. Tıpkı 1980'lerden başlayarak olduğu gibi.
Değerli kardeşlerim,
Bu gün hayatta olan herkes, dünyaya geldiği zaman Kıbrıs sorunu vardı.
Dünya Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünü kabul ederken, faturayı peşin peşin biz Kıbrıslı Türklere kesiyor.
Anavatanımız Türkiye'nin etkili desteği, ayakta duruşumuza anlamlı bir katkıdır.
Ancak, siyasal çözümsüzlüğün, engelleyici, zorlaştırıcı ağırlığı ne olursa olsun, dünyaya entegre, ekonomik başarılar elde etmemiz mümkündür.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Yeter ki kendi kendimize çelme takmayalım.
Biz dünyaya giderken, dünya da bize gelecek.
Özgüvenimizi yüksek tutup, çalışalım.
Sevgili kardeşlerim,
Kıbrıs sevdamın, ağır bedelleri oldu.
Ödedim.
Hiç pişman değilim.
Bu topraklara yaptığım yatırımlara, geriye dönüp baktığım zaman borç – alacak sorgulaması aklımın kenarından bile geçmez.
İnsan doğduğu topraklardan, vatanından hiç alacaklı olur mu?
Olamaz.
Bu can, bu bedende durduğu sürece, her zaman bana destek veren eşim Nur ile birlikte vatanım, halkım ve çocuklarımız için çalışmaya devam edeceğim.
Hepinizi, sevgi ve saygıyla kucaklıyorum."
Asil Nadir
"Sevgili ve değerli kardeşlerim,
Bugün burada, sizlerle, çok farklı bir duyguyla buluşuyorum.
Kıbrıs'ımızın en güzel köşelerinden Lefke'de dünyaya geldim.
Bir dönem, dünyanın dört bir yanında, üzerinde güneş batmayan yatırımlarım oldu. O başarıları, kendimden çok, Kıbrıslı Türklerin başarısı olarak algıladım.
Kıbrıs'ımızı hiçbir zaman unutmadım.
Kıbrıs'ımıza arkamı hiçbir zaman dönmedim.
Sahip olduğum, dünya çapında olanakları ülkem ve halkım için değerlendirdim.
Seksenli yıllarda başlayıp doksanlara kadar uzanan yatırım dönemimizde, üreticilerin emeğinin, ürünlerinin değerlendirilmeden öte nasıl taçlandığını insanımızın unutmadığını görüyorum.
Mutlu da oluyorum, şahsıma aktarılan anımsamalardan.
Kuzey Kıbrıs'a yatırımlarımda, her zaman dünya standartları, hatta ilerisini hedefledim.
11 Temmuz 1989'da, ilk sayısı Kıbrıslı kardeşlerimle buluşan KIBRIS gazetesi de bu anlayışın ürünüdür.
Her fırsatta anımsar ve anımsatırız.
KIBRIS gazetesinin ismi rastgele seçilmiş bir isim değildir. Halkın nabzı tutularak belirlenmesi de şeklen olmamıştır.
Çünkü, ilk günden KIBRIS gazetesine hayat veren ekip, Kıbrıs Türk Halkıyla, tam bir bütünlük içinde hareket etmenin yaşamsal önemine, gerekliliğine inanmıştır.
Herkes doğup büyüdüğü toprakları farklı sever.
O sevgidir, topraklarımızı VATAN yapan.
O sevgidir, Kıbrıs adasına en güzel şiirleri, şarkıları var eden.
O sevgidir, Kıbrıs adasını bizler için cennetten bir parça yapan.
KIBRIS gazetesi, Kıbrıs'ımızı, Kıbrıs sevdamızı yaşatan gazetedir. Kıbrıs Türk Halkı, KIBRIS gazetesini, dünyada örneği az bir şekilde sahiplenmişse bir nedeni de vatanıyla özdeşleştirerek sahiplenmesidir.
Her yatırım bir bayraktır ve elden ele geçerek daha ileriye, daha yukarıya taşınmalıdır.
KIBRIS gazetesi bu anlayışla, varoluş ve yayın ilkelerine sadık kalınacak şekilde bir değişim yaşamanın eşiğindedir.
Sevgili kardeşlerim,
Bu toprakların bir evladı olarak, insanımızın dünya ölçeklerinde başarılara imza atabileceğinden hep emin oldum.
Bir dönem, hemen hemen her evin kazancının önemli bir kısmı, yatırımlarımızdan geliyordu. Bu rast gele değildi.
Kıbrıs Türk halkı üretiyordu..
Ürünler dünya pazarlarına ulaştırılıyordu.
Kıbrıslı Türk üreticiler, üretmenin hazzını yaşıyordu.
Şimdi, medya dünyasından ayrılma noktasına da geldim.
Daha büyük hedeflerle, ekonomide, ülkemiz sınırlarının dışını da hedefleyerek yatırım ve girişimlerim olacak.
Bu bağlamda çalışmalarımın aktif halini göreceğiz, meyvelerini birlikte yiyeceğiz. Tıpkı 1980'lerden başlayarak olduğu gibi.
Değerli kardeşlerim,
Bu gün hayatta olan herkes, dünyaya geldiği zaman Kıbrıs sorunu vardı.
Dünya Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünü kabul ederken, faturayı peşin peşin biz Kıbrıslı Türklere kesiyor.
Anavatanımız Türkiye'nin etkili desteği, ayakta duruşumuza anlamlı bir katkıdır.
Ancak, siyasal çözümsüzlüğün, engelleyici, zorlaştırıcı ağırlığı ne olursa olsun, dünyaya entegre, ekonomik başarılar elde etmemiz mümkündür.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Yeter ki kendi kendimize çelme takmayalım.
Biz dünyaya giderken, dünya da bize gelecek.
Özgüvenimizi yüksek tutup, çalışalım.
Sevgili kardeşlerim,
Kıbrıs sevdamın, ağır bedelleri oldu.
Ödedim.
Hiç pişman değilim.
Bu topraklara yaptığım yatırımlara, geriye dönüp baktığım zaman borç – alacak sorgulaması aklımın kenarından bile geçmez.
İnsan doğduğu topraklardan, vatanından hiç alacaklı olur mu?
Olamaz.
Bu can, bu bedende durduğu sürece, her zaman bana destek veren eşim Nur ile birlikte vatanım, halkım ve çocuklarımız için çalışmaya devam edeceğim.
Hepinizi, sevgi ve saygıyla kucaklıyorum."
Asil Nadir
Halkın Partsi üyeliğinden istifa etmiş 9. dönem halkın partisi milletvekili. Ayşegül Baybars ve jale refik rogers'ın Toplumcu Demokrasi Partisi'ne geçmeleri beklenirken kendisi bu topa girmeyecektir. Buna karşın eşi Mehmet Manavoğlu'nun Lefkoşa'da Mehmet Harmancı'ya desteği tamdır.
halkın partisi'nden istifa etmiş milletvekili. Mine Atlı'nın kanatları altında toplumcu demokrasi partisi saflarına geçmesi bekleniyor.
Halkın Partisi'nden istifa etmiş milletvekili. Toplumcu Demokrasi Partisi saflarına geçmesi bekleniyor.
Mini diziye konu olabilecek Mafya-siyaset-devlet-ticaret dörtgeninde geçen Mark Buddle hikayesini sevgili sözlük ahalisiyle paylaşayım.
Efenim, Mark Buddle 1985 yılında Sidney'in güneydoğusundaki Maroubra sahilindeki toplu konutlarda büyüdü. Çocukluğunun büyük bölümünü işlediği suçlar nedeniyle gözaltında geçirdi. Gençliğinde spora merak saldı ve yaşadığı bölgenin rugby takımında oynadı. Ancak sakatlığı nedeniyle kariyeri sona erdi. 21 yaşındayken Avustralya'da adı sık sık yasa dışı olaylarla anılan motosiklet kulübü Comanchero'ya katıldı. Comanchero'nun lideri Mahmoud Mick Hawi'nin hapse girmesinin ardından kulübün kontrolünü ele geçirdi. (bkz: sons of anarchy)
Sonraki yıllarda Buddle, saldırı, kavga ve kasten yaralama gibi suçlardan hapiste yattı. Bir süre sonra Buddle'ın adı Comanchero motosiklet kulübünün eski lideri Mahmoud Mick Hawi'nin hapisten çıkışının ardından öldürülmesinde azmettirici olarak geçti. Mahmoud Mick Hawi'nin öldürülmesinde yalnız kurtlar üyesi türk kökenli avustralya vatandaşı Yusuf Nazlıoğlu suçlandı. Nazlıoğlu suçlamalardan beraat etmesinin ardından gittiği rodos adasında öldürüldü. Mark buddle'ın adı bu cinayette de geçince bir söylentiye göre Avustralya'nın yeraltı dünyası kafasını getirene 7 milyon dolar ödül vadetti. Buddle'ın adı ayrıca bir güvenlik görevlisinin öldürüldüğü soygunda da geçti. Buddle, 2021 yılının Mayıs ayında Melbourne'e tahmini sokak değeri 40 milyon dolar olan 160 kilodan fazla kokain ithal etmekle suçlandı. Tüm bunların ardından Buddle topuklayarak önce Hong Kong ardından Dubai ve son olarak memleketimize teşrif etti.
Fear and Fortune: How Mark Buddle runs the Comancheros
1. bölümün sonu :)
Efenim, Mark Buddle 1985 yılında Sidney'in güneydoğusundaki Maroubra sahilindeki toplu konutlarda büyüdü. Çocukluğunun büyük bölümünü işlediği suçlar nedeniyle gözaltında geçirdi. Gençliğinde spora merak saldı ve yaşadığı bölgenin rugby takımında oynadı. Ancak sakatlığı nedeniyle kariyeri sona erdi. 21 yaşındayken Avustralya'da adı sık sık yasa dışı olaylarla anılan motosiklet kulübü Comanchero'ya katıldı. Comanchero'nun lideri Mahmoud Mick Hawi'nin hapse girmesinin ardından kulübün kontrolünü ele geçirdi. (bkz: sons of anarchy)
Sonraki yıllarda Buddle, saldırı, kavga ve kasten yaralama gibi suçlardan hapiste yattı. Bir süre sonra Buddle'ın adı Comanchero motosiklet kulübünün eski lideri Mahmoud Mick Hawi'nin hapisten çıkışının ardından öldürülmesinde azmettirici olarak geçti. Mahmoud Mick Hawi'nin öldürülmesinde yalnız kurtlar üyesi türk kökenli avustralya vatandaşı Yusuf Nazlıoğlu suçlandı. Nazlıoğlu suçlamalardan beraat etmesinin ardından gittiği rodos adasında öldürüldü. Mark buddle'ın adı bu cinayette de geçince bir söylentiye göre Avustralya'nın yeraltı dünyası kafasını getirene 7 milyon dolar ödül vadetti. Buddle'ın adı ayrıca bir güvenlik görevlisinin öldürüldüğü soygunda da geçti. Buddle, 2021 yılının Mayıs ayında Melbourne'e tahmini sokak değeri 40 milyon dolar olan 160 kilodan fazla kokain ithal etmekle suçlandı. Tüm bunların ardından Buddle topuklayarak önce Hong Kong ardından Dubai ve son olarak memleketimize teşrif etti.
Fear and Fortune: How Mark Buddle runs the Comancheros
1. bölümün sonu :)
Ulusal Birlik Partili tüm milletvekilleri bakanlık koltuğuna 23 Nisan'da oturan çocuklar gibi şen şakrak oturacaklar. Ondan sonra 2-3 ayda bir değişen müsteşarlar, bakanlık görevlileri, danışmanlar, özel kalemler vs. kısaca ham hum şaralop.
AKSA tarafından satın alınacağı dillendirilen, kendisine ait matbaası, günlük basılı gazetesi, internet haber sitesi, radyo ve televizyonu olan medya kurumu. Tüm bu basın organlarını bünyesinde barındıran binası ise oldukça değerlidir.
Ücretinden memnun olmayanların işlerini bırakıp daha iyi iş aramaları tavsiyesinde bulunan gaymak tabakadan emek ve emekçinin dostu yüce insan.
Casino İşletmecileri Birliği eski başkanlarındandır.
silahlı saldırı sonucu Halil Falyalı ve şoförü Murat Demirtaş'ın yaşamını yitirmesine ilişkin soruşturma kapsamında, şüpheliler Mehmet Faysal Söylemez ve Mustafa Söylemez'in 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve 12'şer yıla kadar hapis cezası, 4 şüpheli hakkında da 46 yıla kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi.
kaynak
kaynak
“Özgürlük İçin 24 Saat” eylemiyle ifade ve basın özgürlüğü için yarın eylem yapacak birlik. Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği'nden yapılan açıklamaya göre, “Özgürlük İçin 24 Saat” eylemi yarın (pazar) saat 21.00'de Meclis önünde başlayacak. Eyleme destek veren televizyon kanallarında ve Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği'nin sosyal medya platformlarında gazetecilerin canlı yayınlarıyla sürecek.
sonuçta ortada bir suç var. Mahkeme bu suça bir ceza vermiş. yine de mahkeme verdiği karar ile toplumda davayla ilgili oluşacak şüpheleri en aza indirmekle de yükümlüdür. Mecliste bu kadar hukukçu varken, mahkemelerimizde gurur duyduğumuz hakim ve avukatlar bulunurken ceza yasalarının gözden geçirilmesi gerekir. Sonuçta bir gazeteci hapse giriyor. bu nereden bakarsan bak üzüntü verici...
Meryem Özkurt'un avukatı, ki aynı zamanda Yayın Yüksek Kurulu Başkanı Feyzi Hansel'in açıklamaları da oldukça ilginç! Hansel, “Müvekkilimin hapis cezasına çarptırılmasına imkan veren süreç Yüksek Seçim Kurulu'nun şikayeti ile başlamıştı. Yüksek Seçim Kurulu, Yüksek Mahkeme'nin beş üyesinden oluşuyor. Müvekkilimi yargılayan merci olan mahkeme ise, yargısal denetim bakımından Yüksek Mahkeme'ye bağlı bir mercidir. Şimdi ise, ceza kararının istinafına bakacak olan Yargıtay Mahkemesi ise Yüksek Mahkeme'nin üç üyesinden oluşmaktadır. Bu noktada, şikayet eden de, yargılayan da, kararı denetleyecek olan da sanki aynı yermiş gibi bir görüntü bulunmaktadır. Her ne kadar, mahkemelerimize de yargımızı da güvenimiz sonsuz olsa da, şekil olarak bu görüntü çok rahatsız edicidir.” diyor.
Ekonomik sorunlar almış başını gidiyor. şimdi de yargının siyasallaşması ile bir yerlere mesaj niteliğinde kararlar aldığı şüphesini mi duyacağız. Yargı bu ülkenin medarı iftiharıdır. Biz böyle bildik.
kaynak
Meryem Özkurt'un avukatı, ki aynı zamanda Yayın Yüksek Kurulu Başkanı Feyzi Hansel'in açıklamaları da oldukça ilginç! Hansel, “Müvekkilimin hapis cezasına çarptırılmasına imkan veren süreç Yüksek Seçim Kurulu'nun şikayeti ile başlamıştı. Yüksek Seçim Kurulu, Yüksek Mahkeme'nin beş üyesinden oluşuyor. Müvekkilimi yargılayan merci olan mahkeme ise, yargısal denetim bakımından Yüksek Mahkeme'ye bağlı bir mercidir. Şimdi ise, ceza kararının istinafına bakacak olan Yargıtay Mahkemesi ise Yüksek Mahkeme'nin üç üyesinden oluşmaktadır. Bu noktada, şikayet eden de, yargılayan da, kararı denetleyecek olan da sanki aynı yermiş gibi bir görüntü bulunmaktadır. Her ne kadar, mahkemelerimize de yargımızı da güvenimiz sonsuz olsa da, şekil olarak bu görüntü çok rahatsız edicidir.” diyor.
Ekonomik sorunlar almış başını gidiyor. şimdi de yargının siyasallaşması ile bir yerlere mesaj niteliğinde kararlar aldığı şüphesini mi duyacağız. Yargı bu ülkenin medarı iftiharıdır. Biz böyle bildik.
kaynak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?