26 Aralık 1985 tarihinde bir trafik kazası sonucu hayatını kaybeden akademisyen, siyasetçi ve müzisyen.
raif denktaş
"...Kendisi de çok sert araba kullanan birisiydi ve o günlerde büyük bir manevi baskı altındaydı. Şöyle başladı iş: Ölümünden birkaç ay evveldi. (Rauf Raif Denktaş, 27 Aralık 1985'te, Magosa'da öldü.) Birden bire büyük bir gazetede uyuşturucu kaçakçılığı yapıyor diye bir manşet çıktı. Raif ağlayarak bana geldi, "Baba, ben çocuklarıma bunu nasıl bırakırım" dedi. Oğlum tekzip yaz dedim. Yayınlamadılar. Nereden çıktı diye araştırdım tabii. Nurettin Ersin Paşa (Eski MİT Müsteşar Yardımcısı, 1984'te kadar Milli Güvenlik Konseyi üyesiydi), Allah razı olsun, ona dedim ki "Bu gazeteye göre MiT'e ifade veren falan kişinin beyanatıdır. Allah aşkına, billah aşkına aileyi de tatmin etmek için bu ifadeyi bize gönderir misiniz?" İki bant halinde gönderdi bana. Bandın biri baştan aşağıya kadar bu adam kendi ilişkilerini şey yapar, Kıbrıs'a gelir, Kıbrıs'ta bir Raif var, kamyoncu Raif diye bilinir, bununla ilişkilerinden bahsediyor. Kamyoncu Raif, kamyoncu Raif... İki-üç saatlik bir bant. O bant bir tarafa... Ondan sonra o büyük gazeteye verilen bilgi. Yani ikinci bant: "Sen Raif'le falan falan işleri yaptığını söyledin. Evet. Bu Denktaş'ın oğlu Raif miydi? Evet." Bu, o büyük gazeteye veriliyor.
* MİT tarafından?
Evet, niçin yine? Çünkü ben o yıllarda yine Türkiye'de hayır mı diyelim, evet mi diyelim diye bir tartışmanm içindeyim.
* Yani MİT bunu hükümetin (Dönemin Başbakanı Özal) bilgisi dahilinde mi yapıyor yoksa içindeki bir kanadın operasyonu mu?
Evet, onun içinden biri. MİT'in (Dönemin MİT Müsteşarı Burhanettin Bigalı) resmi şeyi mi bilmiyorum. Ama oradan basma bu şekilde sızdırılıyor. Bunun üzerine ben o gazetenin Yazıişleri Müdürü'ne "Nasıl yaparsınız bunu" diye soruyorum. Bana verdiği yanıt çok ilginçti. "Bizim istihbarat şefimiz Yunan asıllı biriydi, onun işine son verdik" dediler. O da öyle kaldı. Bu olaydan bir ay evvel aynı gazetede yine manşet: Raif bir anarşisti (Savcı Doğan Öz'ün katili Hüseyin Kocabaş) evinde saklıyor diye. O zaman da ben Kiprianu'yla New York'ta görüşmeler yapıyorum. Ve oraya gelmeden önce güya Kiprianu'nun komando oğlu kaybolmuş, kaybettiren de seçime hazırlanan Klerides'miş gibi bir hava var. Klerides bu laflara tahammül edemeyip seçimden çekilince Kiprianu'nun oğlu da ortaya çıkıyor. Ben de New York'ta "Oh bunu Kiprianu'nun aleyhine ne güzel kullanırım" diye bekliyorum. Ama ben gidene kadar gazetede bu çıkıyor. Benim hiç haberim yok. Raif bu kez yine telefonda "Baba yine böyle yaptılar, ne yapacağım" dedi. Dava et gazeteyi dedim. Etti ve o gazete 50 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Ama tekzibi yayınlamadılar. İşte Raif o psikoloji içinde üniversiteye gider ders verir ve gelirdi. O kazayı da o zaman yaptı. Hayatımın en büyük trajedisidir."
Devrim Sevimay'ın Rauf Raif Denktaş ile yaptığı 23 Kasım 2004 Salı günü Vatan Gazetesinde yayımlanan röportajı.
* MİT tarafından?
Evet, niçin yine? Çünkü ben o yıllarda yine Türkiye'de hayır mı diyelim, evet mi diyelim diye bir tartışmanm içindeyim.
* Yani MİT bunu hükümetin (Dönemin Başbakanı Özal) bilgisi dahilinde mi yapıyor yoksa içindeki bir kanadın operasyonu mu?
Evet, onun içinden biri. MİT'in (Dönemin MİT Müsteşarı Burhanettin Bigalı) resmi şeyi mi bilmiyorum. Ama oradan basma bu şekilde sızdırılıyor. Bunun üzerine ben o gazetenin Yazıişleri Müdürü'ne "Nasıl yaparsınız bunu" diye soruyorum. Bana verdiği yanıt çok ilginçti. "Bizim istihbarat şefimiz Yunan asıllı biriydi, onun işine son verdik" dediler. O da öyle kaldı. Bu olaydan bir ay evvel aynı gazetede yine manşet: Raif bir anarşisti (Savcı Doğan Öz'ün katili Hüseyin Kocabaş) evinde saklıyor diye. O zaman da ben Kiprianu'yla New York'ta görüşmeler yapıyorum. Ve oraya gelmeden önce güya Kiprianu'nun komando oğlu kaybolmuş, kaybettiren de seçime hazırlanan Klerides'miş gibi bir hava var. Klerides bu laflara tahammül edemeyip seçimden çekilince Kiprianu'nun oğlu da ortaya çıkıyor. Ben de New York'ta "Oh bunu Kiprianu'nun aleyhine ne güzel kullanırım" diye bekliyorum. Ama ben gidene kadar gazetede bu çıkıyor. Benim hiç haberim yok. Raif bu kez yine telefonda "Baba yine böyle yaptılar, ne yapacağım" dedi. Dava et gazeteyi dedim. Etti ve o gazete 50 bin lira tazminat ödemeye mahkum oldu. Ama tekzibi yayınlamadılar. İşte Raif o psikoloji içinde üniversiteye gider ders verir ve gelirdi. O kazayı da o zaman yaptı. Hayatımın en büyük trajedisidir."
Devrim Sevimay'ın Rauf Raif Denktaş ile yaptığı 23 Kasım 2004 Salı günü Vatan Gazetesinde yayımlanan röportajı.
1974 yılında 24 yaşında Lefkoşa'da gönüllü olarak 22. bölük sınır birliğinde mevziiye giderek savaşmıştı. elinde tuttuğu silah paraşüt birliklerinin adaya indiğinde ellerindeki G3 otomatik silah idi.
Tunca Örses'in objektifinden.
Tunca Örses'in objektifinden.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?