sonuçta ortada bir suç var. Mahkeme bu suça bir ceza vermiş. yine de mahkeme verdiği karar ile toplumda davayla ilgili oluşacak şüpheleri en aza indirmekle de yükümlüdür. Mecliste bu kadar hukukçu varken, mahkemelerimizde gurur duyduğumuz hakim ve avukatlar bulunurken ceza yasalarının gözden geçirilmesi gerekir. Sonuçta bir gazeteci hapse giriyor. bu nereden bakarsan bak üzüntü verici...
Meryem Özkurt'un avukatı, ki aynı zamanda Yayın Yüksek Kurulu Başkanı Feyzi Hansel'in açıklamaları da oldukça ilginç! Hansel, “Müvekkilimin hapis cezasına çarptırılmasına imkan veren süreç Yüksek Seçim Kurulu'nun şikayeti ile başlamıştı. Yüksek Seçim Kurulu, Yüksek Mahkeme'nin beş üyesinden oluşuyor. Müvekkilimi yargılayan merci olan mahkeme ise, yargısal denetim bakımından Yüksek Mahkeme'ye bağlı bir mercidir. Şimdi ise, ceza kararının istinafına bakacak olan Yargıtay Mahkemesi ise Yüksek Mahkeme'nin üç üyesinden oluşmaktadır. Bu noktada, şikayet eden de, yargılayan da, kararı denetleyecek olan da sanki aynı yermiş gibi bir görüntü bulunmaktadır. Her ne kadar, mahkemelerimize de yargımızı da güvenimiz sonsuz olsa da, şekil olarak bu görüntü çok rahatsız edicidir.” diyor.
Ekonomik sorunlar almış başını gidiyor. şimdi de yargının siyasallaşması ile bir yerlere mesaj niteliğinde kararlar aldığı şüphesini mi duyacağız. Yargı bu ülkenin medarı iftiharıdır. Biz böyle bildik.
kaynak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?