cemal yıldırım

jodorowsky beyni
Kıbrıs Türk sinemasının ilk uzun metrajlı filmi olan Gün Batarken filmini yöneten Kıbrıslı Türk yönetmen.

1967 yılında Lefkoşa'da doğdu. Yüksek öğrenimimi Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek okulu Sinema TV bölümünde 1989 yılında tamamladı. Askerlik görevinden sonra, Kıbrıs'ta Bayrak Radyo Televizyon Kurumu'nda yapımcı-yönetmen olarak çalışmaya başladı. Kurumda, 1991 yılından beri , pek çok tv programı yapım ve yönetmenliği görevini yürüttü.

Film çalışmalarına, 1999 yılında, BRT bünyesinde yapım ve yönetmenliğini üstlendiği “Aynı Yerde ve Zamanda” adlı TV filmi ile başladı. Daha sonra film çalışmalarını brt dışında, bağımsız ve gönüllü film ekipleriyle birlikte yürüttü.

yine gönüllü genç sinemacılar ile birlikte oluşturduğu ekiple, KKTC'nin ilk uzun metraj filmi olan “Gün Batarken” i 2009 yılında tamamladı. Yönetmenliğini yaptığı Gün Batarken filmi, 46.Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde yarışma dışı özel gösterim seçkisinde yer aldı. Daha sonra 2010 yılında Geleneksel Galatya Düğünü adlı drama belgeselinin yapım ve yönetmenliğini üstlendi. Bu belgesel de, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde “Dünya Belgeselleri” seçkisinde yer aldı.

2011 yılında ise “Anahtar” adlı filmin ortak yapımcısı ve yönetmenliğini üstlendi. Anahtar, 2011 yılında 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali Yarışma Dışı Özel Gösterim seçkisinde yer aldı. Anahtar ayrıca 2012 de 31. İstanbul Film Festivali Yarışma Dışı Özel Gösterim seçkisinde gösterildi.

Bayrak Radyo Televizyon Kurumu'nda 2013-2014 yılları arasında Program Üretim Sorumluluğuna getirilince, bir sure film çalışmalarına ara verdi. 2018 yılında, Mormenekşe Kadınlar Birliği projesi olan “Enginar Dolması” adlı orta metraj bir filmle yeniden film çalışmalarına döndü.

2021 yılında 'Süt Babam' adlı belgesel filmini tamamladı.
tapba lamarina
facebook'da oldukça anlamlı bir yazı paylaşmış yönetmen.

"anası babası orijinal kıbrıslıtürk bir ilkokul çocuğu arkadaşına "kanka" dedi.
dönüp sordum
"Kanka ne demek?"
"en yakın arkadaş" dedi." o benim en yakın arkadaşım" diye de ekledi.
"Biz sizin yaşınızdayken gardaş derdik, ya da gomma" dedim.
"gommaaa??? o ne ki?" dedi
"işte en iyi arkadaş demektir gomma" dedim.
"hayır" dedi "ona kanka derler" diye tutturdu.
ikna edemedim.

Kıbrıs ağzı, Kıbrıs Lehçesi ne derseniz deyin..
o da günlük hayatımızdan yavaş yavaş çıkıyor.
bu ufacık diyalog bunun en somut göstergesi.
bu çocuklar büyüyünce kıbrıslı kültürüne ait zerre kadar bilgileri ve pratikleri ne yazık ki olmayacak.
bu bir cinayettir.
bir kültür,
bir yaşam bicimi
bir dil,
bilinçli bir şekilde yok ediliyor ve hiçbir şey yapamıyoruz.
kültürü, dili, yaşam tarzı,
ve her türlü geleneği yok edilen bir toplum,
devlet olsa ne olur?
hepimiz katiliz
bir çocuğun iki sözünden sen de nerelere geldin diyeceksiniz belki..
olabilir.... ama bir de meşhur laf vardır
"çocuktan al haberi" derler.

bu talihsizliğe çanak tutan, sebep olan, teşvik eden, görmezden gelen herkese nalet olsun gadara bulsun hepsini ilahitangrım!"

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol