kıbrıs yazılı ve görsel basınının saffet abisiydi o. sabahları televizyonda rumca gazeteleri tercüme edip üstüne yorumlardı. rumcası mükemmeldi. uzun yıllar basın camiasında farklı ve neşeli tarzı ile her Kıbrıslının sevgisini kazandı. rejiyi azarladığı videoyla türkiye'de tanındı, show programlarında ağırlandı. 3 haziran 2018 tarihinde aramızdan göçtü. nurlar içinde uyu saffet abi.
saffet soykal
1936 yılında baf'ın ayanni köyünde doğdu. kıbrıs türk lisesi kolej bölümünden mezun oldu. ingilizce ve rumca yüksek seviye sınavlarını geçti.
gazeteciliğe bozkurt gazetesinde tercüman olarak başladı. bayrak radyosunun kuruluşunda görev aldı. bayrak radyosu'nda rumca haberler redaktörlüğünü üstlendi. daha sonra dinleme ve tercüme bölümü şefliğine getirildi. rumca ve ingilizce çevirilerle haber programları sundu. anamur'daki kıbrıs'ın sesi radyosu'nda çalıştı. türkiye cumhuriyeti lefkoşa büyükelçiliği basın Müşavirliği'nde basın özetleri bülteni sorumlusu olarak çalıştı. çeşitli özel televizyon kanallarında da rumca gazeteleri tercüme etti, yorumladı, haber ve tartışma programları hazırladı.
3 haziran 2018 tarihinde 82 yaşında aramızdan ayrıldı.
gazeteciliğe bozkurt gazetesinde tercüman olarak başladı. bayrak radyosunun kuruluşunda görev aldı. bayrak radyosu'nda rumca haberler redaktörlüğünü üstlendi. daha sonra dinleme ve tercüme bölümü şefliğine getirildi. rumca ve ingilizce çevirilerle haber programları sundu. anamur'daki kıbrıs'ın sesi radyosu'nda çalıştı. türkiye cumhuriyeti lefkoşa büyükelçiliği basın Müşavirliği'nde basın özetleri bülteni sorumlusu olarak çalıştı. çeşitli özel televizyon kanallarında da rumca gazeteleri tercüme etti, yorumladı, haber ve tartışma programları hazırladı.
3 haziran 2018 tarihinde 82 yaşında aramızdan ayrıldı.
2009 yılında Kanal T'de yayınlanan Saffet Soykal'ın Gündemi programında yeşil götlü mum dediği için Yayın Yüksek Kurulu tarafından çalıştığı kanalda 5 yıl program yapmama cezası verilmiş gazeteci.
2012 yılında Hüseyin Kanatlı, Saffet Soykal için güzel bir yazı yazmıştı.
"Yıl 1956… Ve Saffet Soykal henüz 20 yaşındaydı.
Üç yıl kadar Bpzkurt gazetesinde görev yapan Saffet Soykal, 1959 yılında kendini, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortak resmi radyosu, Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu'nda buldu.
1963 olaylarından sonra, 1964 Aralık ayında, o günlerde propaganda maksadıyla kurulan Anamur Radyosu'na gönderildi.
Oraya altı aylığına gitmişti; ancak 1970 yılına kadar orada kaldı.
Dışişleri Bakanlığı'nın talimatı üzerine geri Kıbrıs'a geldi.
Ancak o zamanın karmaşası içinde çeşitli istenmeyen olaylarla, hatta haksızlıklarla karşılaştı.
Bu tedirginlikler sonradan katıldığı Bayrak Radyosu'nda da sürdü.
Kendini zaman zaman mağdur hissetti.
Maddi ve manevi haklarını elde etmek için, 1973 yılında, aynı durumda olan diğer iki meslektaşı, İzzet Rzca Yalın ve Sevilay Direkoğlu ile o zamanın Bayraktar'ının karşısına çıkmak gereğini hissetti.
Bu, haklı bir başkaldırıydı.
Daha sonraki yıllarda muhtelif vesilelerle, haksızlığa, hatalara ve yanlışlıklara karşı gösterdiği tavır, hatta canlı TV yayınlarında açık açık isyan etmesi de onun meziyetleri arasındadır.
1974'ten sonra yine basın-yayın hizmetlerine devam eden Saffet Soykal, 1980 yılında TC Büyükelçiliği'nde tercüman olarak görev yapmaya başladı.
Günde 22 sayfalık Rumca gazetelerden tercümeler yapıyordu.
Ödeme konularında ve sözleşme koşullarının tatbikinde bazı 'haksızlıklar' gördüğünü ifade eden Saffet Soykal, bu haklarını talep etmek için yasal yola başvurduğunu, davanın istinafta bulunduğunu ve yakında bunun yargılanmasının yapılacağını söylüyor.
Bunu söylerken de, kendine göre hem haklılığını, hem de espri ve o tatlı isyan yönünü dile getiriyor.
BİR YIL ÖNCE 'ÖLMÜŞTÜ'
Allah gecinden versin, ama Saffet Soykal gerçekten ölmüştü.
'Ölmeden' önce Bayrak TV, Kanal T, Genç TV gibi yerli kanallarda kendine özgü yorumlarını sürdürdü.
Programları büyük bir dikkatle izleniyor; takdir görüyordu.
Hele stüdyodaki çarpıklıkları dile getirmesi ve canlı yayında gayet rahat hareketlerle olumsuzlukları isyan edercesine dile getirmesi, Türkiye kanallarının da dikkatini çekti.
Beyaz Show'a davet edilen Saffet Soykal, kısa sürede Türkiye'de de üne kavuştu.
Daha önceki yıllarda geçirdiği tüm olumsuzluklar ve haksızlıklara rağmen, yaşama ve çalışma azminden bir şey kaybetmeyen Saffet Soykal için bu gelişmeler bir nevi 'nemalanma!' görevi görüyordu.
Altı yıl kadar önce eşini kaybeden Saffet Soykal yeniden depresyona girdi.
Ancak kendini toparlamasını ve işlerine dört elle sarılmasını bildi.
Bu arada belki bir teselli, belki de dış ülkelere olan düşkünlüğü dolayısıyla, deyim yerindeyse 'Evliya Çelebi' gibi dünya turuna çıktı.
Her vesileyle, tatillerini genellikle yurt dışında geçirdi.
Amerika, Kanada yanında hemen hemen tüm Avrupa ülkeleri, Ortadoğu ve diğer Arap memleketleri, Uzakdoğu ve Avustralya onun destinasyonları listesine girdi.
Artık gidecek yer kalmamıştı.
Son olarak 'öbür dünyayı' denedi.
Ve bir yıl kadar önce 'öldü'..
Gazeteciler Birliği lokalinde eski gazetecilere plaket töreni sırasında yaşandı bu acı olay…
Orada bulunan doktorların müdahalesi ile yeniden yaşama döndü Saffet Soykal…
75 yaşında yeninden doğmuş gibiydi artık…
Saffet Soykal olayı, kendine özgü o tatlı espriyle şöyle anlatıyor:
“Her tarafı gezdim dolaştım. Bir de öbür tarafı deneyeyim dedim. Kapıdakiler “Rezervasyonun yok” diyerek kıçıma bir tekme atıp beni geri dünyaya gönderdiler.”
Saffet Soykal iki kızı, bir oğlu ve üç torunuyla şimdi mutlu mu mutlu…
Emekliliğinin de tadını çıkarmaya çalışıyor.
Gezilerine de devam ediyor.
Son uğrağı Norveç fiyortları oldu.
Bundan sonra da Mars'a gitmek için rezervasyona hazırlanıyor.
İşte güzel dostumuz Saffet Soykal'ın acı tatlı hayatı…
Ona acı değil, daha tatlı bir yaşam diliyor ve “İşte Hayat” diyoruz."
"Yıl 1956… Ve Saffet Soykal henüz 20 yaşındaydı.
Üç yıl kadar Bpzkurt gazetesinde görev yapan Saffet Soykal, 1959 yılında kendini, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortak resmi radyosu, Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu'nda buldu.
1963 olaylarından sonra, 1964 Aralık ayında, o günlerde propaganda maksadıyla kurulan Anamur Radyosu'na gönderildi.
Oraya altı aylığına gitmişti; ancak 1970 yılına kadar orada kaldı.
Dışişleri Bakanlığı'nın talimatı üzerine geri Kıbrıs'a geldi.
Ancak o zamanın karmaşası içinde çeşitli istenmeyen olaylarla, hatta haksızlıklarla karşılaştı.
Bu tedirginlikler sonradan katıldığı Bayrak Radyosu'nda da sürdü.
Kendini zaman zaman mağdur hissetti.
Maddi ve manevi haklarını elde etmek için, 1973 yılında, aynı durumda olan diğer iki meslektaşı, İzzet Rzca Yalın ve Sevilay Direkoğlu ile o zamanın Bayraktar'ının karşısına çıkmak gereğini hissetti.
Bu, haklı bir başkaldırıydı.
Daha sonraki yıllarda muhtelif vesilelerle, haksızlığa, hatalara ve yanlışlıklara karşı gösterdiği tavır, hatta canlı TV yayınlarında açık açık isyan etmesi de onun meziyetleri arasındadır.
1974'ten sonra yine basın-yayın hizmetlerine devam eden Saffet Soykal, 1980 yılında TC Büyükelçiliği'nde tercüman olarak görev yapmaya başladı.
Günde 22 sayfalık Rumca gazetelerden tercümeler yapıyordu.
Ödeme konularında ve sözleşme koşullarının tatbikinde bazı 'haksızlıklar' gördüğünü ifade eden Saffet Soykal, bu haklarını talep etmek için yasal yola başvurduğunu, davanın istinafta bulunduğunu ve yakında bunun yargılanmasının yapılacağını söylüyor.
Bunu söylerken de, kendine göre hem haklılığını, hem de espri ve o tatlı isyan yönünü dile getiriyor.
BİR YIL ÖNCE 'ÖLMÜŞTÜ'
Allah gecinden versin, ama Saffet Soykal gerçekten ölmüştü.
'Ölmeden' önce Bayrak TV, Kanal T, Genç TV gibi yerli kanallarda kendine özgü yorumlarını sürdürdü.
Programları büyük bir dikkatle izleniyor; takdir görüyordu.
Hele stüdyodaki çarpıklıkları dile getirmesi ve canlı yayında gayet rahat hareketlerle olumsuzlukları isyan edercesine dile getirmesi, Türkiye kanallarının da dikkatini çekti.
Beyaz Show'a davet edilen Saffet Soykal, kısa sürede Türkiye'de de üne kavuştu.
Daha önceki yıllarda geçirdiği tüm olumsuzluklar ve haksızlıklara rağmen, yaşama ve çalışma azminden bir şey kaybetmeyen Saffet Soykal için bu gelişmeler bir nevi 'nemalanma!' görevi görüyordu.
Altı yıl kadar önce eşini kaybeden Saffet Soykal yeniden depresyona girdi.
Ancak kendini toparlamasını ve işlerine dört elle sarılmasını bildi.
Bu arada belki bir teselli, belki de dış ülkelere olan düşkünlüğü dolayısıyla, deyim yerindeyse 'Evliya Çelebi' gibi dünya turuna çıktı.
Her vesileyle, tatillerini genellikle yurt dışında geçirdi.
Amerika, Kanada yanında hemen hemen tüm Avrupa ülkeleri, Ortadoğu ve diğer Arap memleketleri, Uzakdoğu ve Avustralya onun destinasyonları listesine girdi.
Artık gidecek yer kalmamıştı.
Son olarak 'öbür dünyayı' denedi.
Ve bir yıl kadar önce 'öldü'..
Gazeteciler Birliği lokalinde eski gazetecilere plaket töreni sırasında yaşandı bu acı olay…
Orada bulunan doktorların müdahalesi ile yeniden yaşama döndü Saffet Soykal…
75 yaşında yeninden doğmuş gibiydi artık…
Saffet Soykal olayı, kendine özgü o tatlı espriyle şöyle anlatıyor:
“Her tarafı gezdim dolaştım. Bir de öbür tarafı deneyeyim dedim. Kapıdakiler “Rezervasyonun yok” diyerek kıçıma bir tekme atıp beni geri dünyaya gönderdiler.”
Saffet Soykal iki kızı, bir oğlu ve üç torunuyla şimdi mutlu mu mutlu…
Emekliliğinin de tadını çıkarmaya çalışıyor.
Gezilerine de devam ediyor.
Son uğrağı Norveç fiyortları oldu.
Bundan sonra da Mars'a gitmek için rezervasyona hazırlanıyor.
İşte güzel dostumuz Saffet Soykal'ın acı tatlı hayatı…
Ona acı değil, daha tatlı bir yaşam diliyor ve “İşte Hayat” diyoruz."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?