melek doğan

nowayout
Halk Vakfı Yaşlılar Sitesi yöneticisi. son rezaletten sonra linç kampanyasına uğradı. içlerinden biri, ki kendisi bir eczacı, aklını öfkeli kalabalığa bırakarak onun için "sen insan değilsin" diye yazdı.

pikadilli melek doğan'ı usta gazeteci süleyman ergüçlü'nün kaleminden tanıyalım. bakalım insan mıymış değil miymiş.



"İnsan sevgisi ile dolu, yardımsever ve güzel bir insan Melek Doğan. Toplumundan sadece almayı değil, var olduğu ülkeye bir şeyler vermeyi kendine ilke edinmiş ve bunu başarmış bir kadın Melek Hanım.

3 Haziran 1938 yılında Mağusa'da dünyaya gelen Melek, 9 kardeşin en küçüğü. Anne ayrı baba bir 9 kardeşin 5'i erkek 4'ü kız. Kıbrıs adasının tek kasabı ve et dağıtıcısı olan baba Hasan Ahmet, bilinen adı ile Hasan Efendi'nin ikinci eşidir anneleri, Yoğurtçu Mehmet Ağaların kızı Ülviye Hanım. Ev hanımı anneleri Ülviye Hanım'ın, başı örtülü sokağa tek başına çıkamadığı bir dönemdir 30'lu yıllar. Sadece çocukları ve evi ile ilgilenen Ülviye Hanım, oğlunun okuması gerektiğine inandığı için sokak işlerini hep en küçük kızı Melek'e yaptırır. Hiç yerinde duramayan, hareketli ve çok canlı bir çocuk olan Melek'in en büyük özelliklerinden biri yardımseverliğidir. Özellikle yaşlı insanlara olan düşkünlüğü o günlerde bile dikkat çeker. Okul yaşı gelince Mağusa ilkokuluna yazdırılan Melek, öğretmenlerinin dikkatini çeken parlak bir öğrencidir. Ancak küçük Melek 7 yaşına geldiğinde babasını kaybeder. Büyük bir tüccar olan babasının varlığı sayesinde iyi bir hayat süren Melek ve ailesi aniden yokluğa düşer. Erkeklerin 2 kızların da tek pay aldığı miras bölününce anne Ülviye Hanım, çocuklarını geçindirmek için çareler üretmeye başlar. O güne kadar nerdeyse sokağa dahi çıkmayan Ülviye Hanım, bir kahve değirmeni alarak kahve öğütmeye başlar. Ancak anneleri satış için sokağa çıkamadığından, Melek ve kardeşleri tek tek dükkanları gezerek kahve satmaya başlarlar.

Melek, ilkokulu tamamladığında, okul hayatı da sona ermiş olur. Çünkü anne Ülviye Hanım'ın maddi gücü ancak tek çocuğunu okutmaya yeter. Oğlunun okumasını isteyen annesi Ülviye Hanım'a itaat eden küçük Melek, okuldan ayrılarak, berber Nüzhet Hanım'ın yanına çırak olur. Yaklaşık 3 yıl berber yanında çıraklık yapan Melek, sabahları işe gitmeden önce aynı sokakta bulunan yaşlı kadınlara su taşımayı kendine görev edinir. Evde iyi bir yemek piştiğinde annesine sormadan komşuları olan yaşlı kadınları eve getiren Melek, tüm yoksulluklarına rağmen yardımseverliğinden vazgeçmez.

Melek'in okulu bırakmasının ardından, ortaokulu bitiren erkek kardeşi İsmet de, bir süre sonra maddi imkansızlıklar nedeniyle okuldan ayrılır. Ağabeyleri ile birlikte salhanede kasaplık yapmaya başlayan İsmet, maddi yönden ailesini rahatlatır. Ancak bu rahat dönem çok uzun sürmez. EOKA'nın Türklere karşı faaliyete geçmesi ile birlikte işten durdurulan İsmet ve ailesi için yeniden zor günler başlar. Ancak yılmayan aile, bir süre sonra Boğaztepe'de bir tavuk çiftliği kurar. Bu çiftlik Kıbrıs'ın ilk tavuk çiftliğidir.

1954 yılında berberlik eğitimini geliştirmek için İngiltere'ye giden Melek, geride kendine tutkun birini bıraktığını bilmez. İngiltere'de kaldığı kısa sürenin ardından Ada'ya dönen Melek'i bir sürpriz Beklemektedir. Ağabeyinin ortaokuldan arkadaşı olan ve Melek'i çok beğenen Fahri Doğan, annesini hemen Melek'i istemeye gönderir. Gerçekte Fahri Doğan'a sempatisi olan ancak duygularını belli etmeyen Melek, ailesinin de onayı ile 1958'de Fahri Bey'le nişanlanır.

Gümrük memuru olarak çalışan Fahri Bey'le Melek Hanım uyumlu bir ikilidir. Melek Hanım ile Fahri Bey'in yeni nişanlılıklarını yaşadıkları bu dönem sıcak çatışmaların yaşandığı, Türklerin de Rumlara karşı teşkilatlanmaya başladığı bir dönemdir. Melek Hasan ile Fahri Doğan da, birbirlerinden habersiz, bu örgütlenmenin birer elemanıdırlar aslında. Yeminli olarak Gizli Teşkilat'ta yer alan Melek Hasan, haberleşme biriminde görev alır.

1960 yılında Melek Hasan ile Fahri Doğan evlenirler. Evlendikten sonra eşinin isteği üzerine çalışmaktan vazgeçen Melek Doğan, terzi yanına giderek dikiş öğrenir. Bu arada Akşam Kız Sanat Enstitüsü'ne de devam eden Melek Hanım, yemek ve örgü gibi çeşitli alanlarda kısa eğitimler alır. Ancak bu arada evde oturan ve çocukları çok sevmesine rağmen henüz bir çocuğa kavuşamayan Melek Hanım, iyice sıkılır. Eşi Fahri Bey'le birlikte bir dükkan açarak kendine bir meşgale yaratmaya karar veren Melek Hanım, 1961 yılında Pikadilli ismini taşıyan bir tuhafiye mağazası açar. Yabancı bir isimle turistlere daha çok hitap edeceklerini düşünen ikili bu konuda yanılmazlar. İğneden ipliğe, düğmeden hediyelik eşyaya pek çok malı satışa sundukları dükkanda işle esas ilgilenen Melek Hanım olur.

Bu işle birlikte ticaret hayatına atılan Melek Doğan, ticaretteki ilk Türk kadınlarından olur. Önceleri Çevreden tepki görse de zamanla herkes Melek Doğan'ı tanır ve sever. Dükkanın sahibi olduğunu bilmeyenlerin zaman zaman kendisini temizlikçi sandıklarını anlatan Melek Hanım, kısa sürede işine hakim olur. Rumların bu dönemde kendilerine çeşitli rahatsızlıklar verdiğini ifade eden Melek Doğan, tüm zorluklara karşın işinde başarılı olur. Enstitüde aldığı eğitimin iş hayatında kendine çok faydası olduğunu vurgulayan Melek Hanım, edindiği renk bilgisinin işinin temelini oluşturduğunu belirtti.

Kısa süre içinde işlerini genişleten Melek Hanım, dükkanına kurduğu dikiş atölyesi ve örgü makineleri ile birlikte yanında işçi kızlar da çalıştırmaya başlar. Örgü ve dikiş konusunda da piyasaya hizmet vermeye başlayan Pikadilli, Mağusa'nın gözde mağazalarından biri olur.

Bu arada, 26 Şubat 1967 yılında Melek Hanım, o çok beklediği, özlem duyduğu bebeğine sahip olur ve adını da yılların özlemine atfen Özlem koyar. Özlem, Melek Hanım ile Fahri Bey'in hayatında yeni bir sayfa açar. Dükkanı eşine devreden Melek Hanım, 2.5 yıl işini bırakarak bebeğini büyütmeye adar kendini. Çok küçük bir bebek olarak doğan Özlem'i beslemek için saatlerce uyumayan Melek Hanım, bebeğini çok özenerek büyütür. Kendi çocukluğunda yaşayamadığı, sahip olamadığı her şeyi kızına vermek isteyen Melek Doğan, yaşamının en anlamlı olayının bir kız çocuğuna sahip olmak olduğunu vurguluyor.

2.5 yılın ardından bu sefer Özlem'le birlikte döner iş yaşamına Melek Hanım, Hem çocuğuna bakan hem de işini yürüten Melek Doğan, daha mutludur artık. Geleceği kızı için kurmaya çalışan Melek Hanım, 70'li yıllara gelindiğinde yaşadıkları ortamın her geçen gün daha kötüye gittiğinin farkındadır.

1974 Barış Harekatı ile birlikte, herkes gibi Melek Hanım ve ailesi de kendilerini savaşın içinde bulurlar. Hisar'da bulunan dükkanlarını terk ederek tüm bölge halkı ile birlikte Buğday Camisine sığınan Melek Hanım ve Özlem, zor günler geçirirler. Cephede olan Fahri Bey, eşinden ve kızından uzaktadır. Bademcik ameliyatı geçiren kızı ile birlikte Camiye sığınan Melek Hanım, yokluklar içinde zor günler geçirir.

Askerin dağıttığı bir kepçe yemek için insanların tartıştığını bu ortamda askeri yetkililer, halkı sakinleştirmek için Melek Hanım'dan yardım alırlar. Tüm Mağusalıların tanıdığı Melek Hanım, 25 gün boyunca kaldıkları Cami'de, insanlarla konuşarak onları teskin ederek, ilgililere yardımcı olmaya çalışır. 1. Harekat'ın ardından kızını ve eşini görmeye gelen Fahri Bey, onları alarak dükkana gider. Rumların, adından dolayı Rum malı sandıkları dükkanlarına dokunmadıklarını ve telefonlarını da kesmediklerini gören Melek Hanım, çok mutlu olur. Hemen, merkez Lefkoşa ile telefon irtibatı için ilgililere haber veren Melek Hanım ve Fahri Bey, dükkanlarında bulundurdukları yiyecek stoklarını da çevredeki komşularıyla paylaşırlar.

Harekatın ardından yeni bir düzen kurulur Kıbrıs'ta. Dükkanını yeniden açan Melek Hanım, çalışmaya başlar. Ama 74 sonrasında toplum yaşamında yaşanan değişiklikler, işlerini küçültmesine neden olur Melek Hanım'ın. Hazır giyimin günlük yaşama girmesi ile örgü ve dikiş işlerini durduran Melek Hanım, sadece dikiş malzemeleri satmaya devam eder.

İşleri yavaşlasa da çalışmaya devam eden Melek Hanım, kendine yeni meşguliyetler yaratır zaman içinde. Çocukluğundan itibaren var olan yardımseverliği hiç bitmez, gün geçtikçe çoğalır. 90'lı yıllara gelindiğinde toplumuna ve ülkesine faydalı olmak, kalıcı bir şeyler üretmek isteyen Melek Hanım, yaşlılar için bir vakıf kurmaya karar verir.

Yaşlılara her zaman düşkün olan Melek Doğan, tüm zamanını alacak böyle bir işe girişmeden önce kendini sınar ve gerçekten böyle bir işi yapıp yapamayacağını anlamaya çalışır. Kendinden emin olarak bu işe giren Melek Doğan, fikir danıştığı bazı arkadaşlarından destek bulamaz.

Ancak bir yaşlılar vakfı kurmaya kararlı olan Melek Hanım, Vakıflar İdaresi'ne giderek düşüncesini anlatır. Vakıflar'da kendisine yardımcı olan Mustafa Kemal Bey'in ve birkaç arkadaşının da katılımı ile 8 Kasım 1996'da Halk Vakfı'nı kurar Melek Doğan.

Vakfın kuruluşu ile çalışmalarına başlayan Melek Hanım, öncelikle amacına ulaşmak için bir bina arar. Uzun araştırmalardan sonra şu anda faaliyette oldukları Çamlı Köşk binasını tespit eder Melek Doğan. Kadınlar Konseyi'ne ait olan ancak uzun yıllar kullanılmamaktan viran hale gelen binayı alana kadar uzun ve zor bir mücadele verir Melek Hanım. 25 yıllığına kiralamayı başardığı Çamlı Köşk'ün tadilatı 2.5 yıl sürer. Çeşitli etkinliklerden elde edilen gelir ve yardımlar sonucunda binayı tamir etmeyi başarır Melek Doğan ve arkadaşları.

Başkanlığını Melek Doğan'ın yürüttüğü, 2.5 yıldan bu yana faaliyette olan Halk Vakfı Çamlı Köşk'ün kapasitesi 30 yatak ile sınırlı. Bugünlerde kapasitesini dolduran Çamlı Köşk, 12 çalışanı ile 3 vardiya halinde yaşlılara hizmet veriyor.

Yaşlıların her türlü ihtiyacının karşılandığı Köşk'te, temizlik ve hijyene çok öNem veriliyor. Disiplinli ve titiz bir Başkan olan Melek Doğan, bakımevinin her türlü ihtiyacı ile ilgileniyor. Yaşlıların cüzi bir ücretle kalabildiği, bazılarından ücret alınmayan bakımevinde tüm giderler, etkinlikler sonucu elde edilen gelirle karşılanıyor. Devletten herhangi bir konuda destek alamayan Vakıf, büyük gayretlerle en iyi şekilde yürütülse de yardıma muhtaç durumda. Yaşlıların en iyi şekilde bakıldığı, içeriye girdiğinizde havası ile sizi rahatlatan bu bakımevi, iyiliksever insanların gayreti ile yürüyor.

Ayda 2 kez düzenledikleri otobüs gezileri, balolar, yemekler ve kermeslerle ayakta durmaya çalıştıklarını anlatan Melek Hanım, elektrik, su, temizlik malzemesi ve tıbbi yardım konusunda devletten yardım beklediklerini vurguluyor. Halkın etkinliklerine büyük destek verdiğini ifade eden Melek Hanım, son dönemlerde İngiltere'deki Türklerden de katkılar aldıklarını belirtiyor. Vakfın Fahri Başkanlığı'nı yürüten Dr. Teoman Sırrı'dan her konuda yardım aldıklarını anlatan Melek Hanım, Londra Türk Radyosu yetkililerinin de büyük desteğini gördüklerine işaret ediyor. Yatalak olan yaşlılarını bir yere götürebilmek için vinçli bir minibüse ihtiyaçları olduğunu söyleyen Melek Doğan, Londra'daki dostlarının bu konuda kendilerine söz verdiklerini ve minibüsü sağlayacaklarını anlatıyor.

Yaşlı insanların bakımının çok zor olduğunu anlatan Melek Hanım, insanın kendi annesine bile bakmakta zaman zaman zorlanabileceğini hatırlatarak, bu tür vakıflara destek olunması için çağrı yapıyor. Kendi annesinin de vakıf yaşlıları arasında olduğunu ifade eden Melek Doğan, bu merkezin güvenle kalınabilecek, temiz ve sağlıklı bir yer olduğunu vurguluyor. Duşlarından yemeklerine kadar, yaşlıların her şeyiyle yakından ilgili olan çalışanlar da her şeyin dört dörtlük olması için çaba harcıyor. Vakfın hem sekreterliğini hem de yöneticiliğini yürüten Emine Hanım da bu işe gönül verenlerden.......

Çamlı Köşk'ün şu anda tek bir boş yatağı olduğunu anlatan Melek Doğan, yeni bir binaya ihtiyaçları olduğunu ifade ediyor. Zorlukları aşarak amacına ulaşmayı öğrendiğini belirten Melek Hanım, yeni bina için çalışmalarını sürdürüyor.

Çamlı Köşk yakınlarında bulunan Kooperatife ait kullanılmayan bir binaya talip olduklarını ancak olumlu cevap alamadıklarını söyleyen Melek Doğan, Sınırüstü köyünde Halk Vakfı'na tahsis edilen 60 dönümlük bir arazileri olduğunu ancak bu alana inşaat yapmak için yeterli maddi güce sahip olmadıklarını belirtiyor.

DAÜ'den mimari konuda yardım aldıklarını ve çok güzel bir proje oluşturduklarını belirten Melek Doğan, yapmayı başardıkları takdirde yeni projede daha sağlıklı yaşlılara da hizmet verebileceklerini anlatıyor. Herkesin desteği ve katkısı ile böyle bir projenin hayata geçirilebileceğine dikkat çeken Melek Hanım, ilgililerden yardım bekliyor. Yaşlılarına saygı duyan ve onlara sahip çıkan bir toplum olduğumuzu hatırlatan Melek Doğan, bu konuda herkesin üstüne düşeni yapmasını arzuluyor. Vakıfların halkın malı olduğunu anlatan Melek Hanım, yapılan çalışmaların toplum için olduğunu vurguluyor.

Maddi, manevi her yönden, Vakıf için çalışmalarına devam edeceğini söyleyen Melek Doğan, boş bulduğu her anında vakıfla ilgileniyor. Çevresinde yaşlı dostları, ailesi ve arkadaşları ile birlikte kalabalık bir ortamda yaşamayı seven Melek Doğan, evinde yaptığı yemeklerini bile kalabalık ölçüye göre yapmaya alışmış.

Önceleri 9 kardeşli, daha sonraları onların çocuklarının da katılımı ile gittikçe kalabalıklaşan büyük bir ailede yetişen Melek Hanım'ın mutfağı da bir anda birçok misafiri ağırlamaya hazır...

Çalışma yaşamında olduğu gibi evinde de titiz ve disiplinli olan Melek Doğan, işini de evine kadar taşımış. Geceleri boş olduğu anlarda evinde düğme basan ve kemer yapan Melek Doğan, bir an bile boş durmayı sevmiyor.

Hafta sonlarını ailesi ve dostları ile birlikte geçirmekten hoşlanan Melek Hanım için en önemli varlıklardan biri de 15 yaşındaki torunu Fahri. Torunlarına çok düşkün olan Melek Hanım ile Fahri Bey, onu yanlarından hiç ayırmıyorlar.

Gece uykularının bile çok az olduğunu anlatan Melek Doğan, her an hareket halinde olmaktan mutlu olduğunu ve her gece yatağa yattığında kendiyle hesaplaştığını ifade ediyor. Kendini Vakıf'a adadığını söyleyen Melek Doğan, en büyük mutluluğunun Vakıf olduğunu belirtiyor. 100 gönüllü ile çalışan Vakıf, Melek Hanım için mutluluğun anlamı.

Aile yaşamında da çok mutlu olduğunu her yaptığı işte ailesini her zaman yanında gördüğünü ifade eden Melek Hanım, kendini şanslı insanlardan addediyor. Yardım edebileceği birinin olması durumunda mutluluğunun daha da arttığını anlatan Melek Doğan, sevgi dolu bir insan.

Zorlukları aşarak hedeflerine ulaşmayı seven Melek Doğan, bu toplumun ihtiyacı olan insanlardan. Güzel insan tanımına yakışır özelliklere sahip olan Melek Hanım, toplumların kimliklerini sürdürmesini sağlayan özel kadınlardan biri..."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol