harid fedai

goncoloz
kızı iley fedai taşkın'ın babası harid Fedai için 90. doğum yılına özel olarak kaleme aldığı yazı şöyledir.

babam harid fedai'nin tam adı ahmed harid fedai olmakla beraber o ahmed adını pek kullanmamıştır. bu nedenle hep harid fedai olarak tanınmıştır. ahmed adını ise sadece hiciv ve taşlamalarında ahmed peykân olarak kullandığı görülmektedir. lefke doğumlu olan harid fedai'nin doğduğu yerin hayatında çok önemli bir yeri vardır. lefke kasabası fetihten bu yana (1571) türk kalmış ada'nın tek kasabası idi ve bu kasabanın malvarlığı harid fedai'nin ailesine aitti. anne ve baba tarafından köklü ailelerden gelen harid fedai'nin babasının büyük babası, mabeyn'de hasan tahsin paşa kâtiplerinden şiire meraklı, kelimelerle oynamayı çok seven bir zattı.

“baddâl ağa” olarak bilinen hasan fedai efendi güçlü kalemi ve şiire meraklı kişiliğinin yanı sıra, bahçelerle de uğraşmayı seven bir kişi olması nedeniyle yılın altı ayını kıbrıs lefke'de, altı ayını ise istanbul'da geçirdiği bilinmektedir. işte harid fedai'nin güçlü kalemi, kelimelerle ustalıkla oynaması, şiire merakı ve bahçelere olan düşkünlüğünün büyük büyük dedesi baddâl ağa hasan fedai efendiden geldiği aşikârdır. baddâl ağa'nın çocuklarından biri olan ve harid fedai'nin adını taşıdığı dedesi ahmed harid efendi ve eşi mihriban hanım'ın ilk oğlu abdullah, yakın akrabalarından birinin kıskançlığı yüzünden öldürtülünce, aile kötü günler geçirecek ve lefke'den lefkoşa'ya taşınacaktı. kısa bir süre sonra da üzüntüden harid efendi ve mihriban hanım arka arkaya hayata gözlerini yumacaklardı. bu arada birçok önemli eşyalarının yanında baddâl ağa'nın cönkü de kaybolup gidecekti. harid fedai vefat edene kadar hep bu cönkü aramış ve bulamamanın da üzüntüsünü çekmişti.

baddâl ağa hasan fedai efendi 3 oğlu olmasına rağmen 'fedai' adını, oğlu Ahmed Harid Efendi'ye ve onun çocuklarına vermiştir. Böylelikle Fedai soyadı büyük dedelerimizden bize miras olarak aktarılmıştır. Harid Fedai'nin annesi Lütfiye Hanım ise Kıbrıs'ın en eski ailelerinden biri olan Bodamyalı-zâde ailesine mensup Kadı Ahmed Aziz Efendi'nin kızı 'Kadıkızı' diye adlandırılan Hatice Hanım ile Ahmed Galip Paşa'nın 7 çocuğundan biridir. Napolyon'un Akkâ kalesi muhasarasında Cezar Ahmed Paşa'nın komutanlarından biri olan Hacı Paşa savaştan sonra İstanbul'a gitmek üzere yelken açar. Aylardan Nisan ayıdır. Kıbrıs önlerine gelince turunç çiçeklerinin kokularıyla mest olur. Hemen Kıbrıs adasına çıkarak Lefkeye gider. Cennet-i âlâdan bir köşe olarak gördüğü bu kasabada kalmaya karar verir. Bol bol topraklar edinmeye başlar, yerli bir hanımla evlenir. Oğlu Hacı İzzet Efendi (Küçük İzzet) Ahmed Galip Paşa'nın babasıdır. Harid Fedai'nin turunç ve portakal çiçeklerine olan inanılmaz tutkusu ve savaşçı, korkusuz güçlü karakterinin de Hacı Paşa dedesinden geldiği anlaşılmaktadır.

Harid Fedai'nin büyük dayısı 'Felesof' adı ile ün salmış, Necmi Sakıb Bodamyalızâde (Mahmûd Necmî) ise kitaplara olan tutkunluğu ile bilinmektedir. Felesof Kıbrıs'ta ilk özel okul olan Shakespeare Okulu'nu kurmuş (1927) ve karma olan bu okulda yetişen kız öğrenciler Kıbrıs'ın ilk Türk bayan öğretmenleri olmuştur. İşte Harid Fedai'nin kitaplara aşırı merakı ve eğitime olan tutkusu da onu çok seven büyük dayısından gelmiştir. Kıbrıs'ın içinde bulunduğu durum nedeniyle 1950'li yıllarında gençler arasında Kıbrıs'ın Türkiye'ye katılması vazgeçilmez bir tutku haline gelmiş ve genç Harid yazdığı yazılar, şiirler ve söylemlerle bu tutkunun önemli mimarlarından biri olmuştur. Bir Türkiye sevdalısı ve Kıbrıs aşığı olan Harid Fedai üniversite hayatını Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü ve daha sonra da İstanbul Üniversitesi Türkoloji Bölümü'nde tamamlamıştır.

Mezuniyet yılı olan 1953'te ilk kitabının yayınlanmasının da mutluluğunu yaşamıştı. 'Zenda Mahkûmları' adlı tercüme eseri 'Bütün Dünya' dergisinin üçüncü kitabı olarak yayınlanmıştı. Mezuniyetlerinin ardından kendisine yapılan ciddi ve önemli teklifleri geri çevirmiş, “Vatanıma borcum var” diyerek Kıbrıs'a geri dönmüştür. Hasan Fedai ve Lütfiye Hanım'ın en büyük oğlu olarak dünyaya gelen Ahmed Harid Fedai görüldüğü gibi ailesinden gelen tüm önemli özellikleri üzerinde toplamıştır. Bunun yanı sıra çocukluğundan itibaren hayatın kendisine rol biçtiği hep 'güçlü olma' görevini yerine getirmiştir. Anne ve babası ve iki kardeşinin en büyük destekçisi ve dayanağı olduğu gibi Devleti'nin kendisine verdiği özel görevleri de büyük bir titizlik, disiplin, başarı içerisinde yerine getirmiştir. 1960-1974 yılları hep mücadele ile geçen ve araştırma yazılarını yazamayan Fedai, 1974 yılından sonra araştırma çalışmalarına dönmek istese de, ona olan ihtiyaçtan görevine devam etmek zorunda kalacaktı. Harid Fedai, Kıbrıs Türk kültürünün kuşaktan kuşağa aktarılması ve ada dışında da tanıtılması yolunda, 1985 yılından itibaren Kıbrıs, Türkiye ve diğer ülkelerde ulusal ve uluslararası birçok kongre ve toplantılara katılarak bildiriler sunmaya; araştırma ve inceleme yazıları yayımlamaya başlayacaktı. Ancak derin araştırma yapma, kitap yazma tutkusu gittik sonra artacak ve içindeki geç kalma korkusu büyüyecekti. Daha hızlı ve daha rahat çalışmalıydı, bu nedenle çareyi emeklilikte bulacaktı. 1988 yılında, 58 yaşında kendi isteğiyle emekli olunca, esas mesleğine ve bir ömür boyu biriktirdiği arşivine rahatça geri dönerek çalışmalarını artıracaktı.

İşte Kıbrıs Türk Edebiyatı'nın, Kıbrıs Türk Kültürü'nün ve emek veren değerlerinin varlığı bu tarihten itibaren tek tek gün yüzüne çıkarılarak duyurulmaya başlanacaktı. Tek bir amacı vardı Harid Fedai'nin Kıbrıs'ta bir Türk Kültürü'nün varlığına vurgu yaparak, kendinden önce yaşamış olan değerleri, eserleri, genç kuşaklara aktarmak, tanıtmak ve unutturmamak. Başlattığı bu hareketin çoğalması için de birçok arkadaşını ve öğrencisini araştırma yapmaları için teşvik edecek, örnek olacak, yüreklendirecek, motive edecek ve kaynaklarını onlara da açacaktı. Harid Fedai özellikle Kıbrıs Türk Kültürü üzerine yaptığı araştırmaları ve şiirleriyle tanınmıştır. Kıbrıs Türk kültür, tarih ve edebiyatına ait eski yazı (Osmanlı Türkçesi) eser, gazete-dergi, bilgi ve belgeleri, yıllar süren takip ve bin bir emekle bulup toparlamış, incelemiş ve yayıma hazırlamıştır. O, bu kaynaklardan bulabildiklerini kaybolmaktan kurtarmak ve gün yüzüne çıkarmak gibi milli bir görev üstlenmişti. Çok güçlü bir hafızası ve inanılmaz bilgi dağarcığı vardı. Ona 'Ayaklı Tarih' de denmesi hiç de boşuna değildi. Her konuda derin ve engin bilgisi vardı. Kendi kendine sürekli şiir okur, söylemek istediklerini ise hicivlerle, taşlamalarla ifade eder, son derece kibar bir dil kullanırdı. Harid Fedai disiplinli, dakik, kurallara bağlıydı. Ve hep acelesi vardı, çünkü daha gün yüzüne çıkaracağı çok eserler, kişiler, kitaplar vardı yeni nesillere aktarılacak…

Dile kolay, bu 29 yıla 300 den fazla makale, 40 kusur kitap, 27 yıl hiç ara vermeden Kıbrıs Gazetesinde yazdığı 'Eski Basınımızdan' köşesi, öğrenciler yetiştirme ve daha nicelerini sığdırdı. Kurucu Cumhurbaşkanımız Merhum Sayın Rauf Raif Denktaş onu anlatırken sarf ettiği sözler Harid Fedai yi anlatmanın özetidir aslında “Harid Fedai Bey gibi her okulumuzda 5'er 10'ar öğretmen olsaydı şimdi ülkemiz çok daha yükseklerde olurdu.” Harid Fedai'nin 2010 yılı dönüm noktası oldu 1961 yılından itibaren hiç ayrılmadığı hayat arkadaşını Işık Fedai'yi zamansız kaybedince en büyük destekçisi ve gücünü kaybetti. Günümüzde pek de bulunmayan çok fedakâr ve özverili bir eşe sahipti. Onun kendinden önce veda edeceğini hiç düşünmezdi ve bunu kabul etmekte zorlandı. Güçlü kişiliğinin altında inanılmaz bir çöküntü yasadı, hayat kendisine acı bir oyun oynamıştı. Dik durmaya çalışsa da çok zor günler geçirdik beraber. Onu hayatta tutmanı tek yolu yazılarına geri döndürmekti ve uzun ve ısrarlı çalışmalar sonucunda bunu başaracaktım. 87 yaşına kadar Üniversite'de ders vermeye devam etti. Gençleri yetiştirmekten onların arasında olmaktan çok mutlu olurdu. Özellikle kız çocuklarının okumasını isterdi çünkü çocukların iyi yetişmesi 'kültürlü annelerle mümkün olur' diye inananlardandı. Gençlerin okuması için maddi manevi katkısını onlardan hiç esirgemezdi. Varlığı ve yokluğu çok iyi bildiğinden ihtiyacı olan herkese, özellikle de eğitim ve araştırma içinse tereddütsüz yardıma koşardı. Hasta olduğu günlerde bile kendinden çok maddi destek verdiği öğrencileri düşündü. Bir şekilde onlara yardımlarını ulaştırmak için de adını taşıyan torunundan destek istedi.

O bir savaşçıydı ve mücadele etmeliydi. 9 ay etti de benim için. Ancak, eşini çok özlemiş ve yaşlı bedeni çok yorulmuştu. Hastalık onu ağır ağır yenmeye başlamıştı ve belki de ilk kez yenilgiyi tadıyordu. Bu nedenle üniversitede ders vermeyi bırakma zamanı gelmişti. Benim isteğimle öyle de yaptı. 27 yıl yazdığı Kıbrıs Gazetesi'ne de veda edecekti. Şubat 2017 de yazdığı veda yazısı, 19 Haziran 2017 de gazeteye gönderdiği yazıların sonuncusu olarak “Veda Zamanı” başlığıyla yayınlandı. O zamanın geldiğinin farkındaydı ve artık kendisini dönülmez yolculuğa hazırlamaya başlamıştı. Mücadeleyi bırakarak, eline kalem ve kitap almayı reddeder olmuştu. Bir gün küçük bir defter ve bir kalem istedi. Çok sevinmiştim, çünkü hayata geri dönüyor demekti. Bu kez yanılmıştım. O mezar taşının üzerine yazılacak yazıyı hazırlamıştı. Onun deyimiyle bu bir tarih düşürmeydi… Ve son yazısıydı… Mâbeyn'de Hasan Tahsîn Paşa Kâtiblerinden Baddâl-Ağa Hasan Fedâî Efendi Torunu Ahmed Harid Fedai (12.10.1930-…); Eşinin Beklentisine Daha Fazla Dayanamayıp Engin Ufuklara Yelken açmıştır. Nur İçinde Uyusun Geriye gurur duyduğum Onurlu bir isim, muhteşem bir kütüphane, muazzam bir arşiv bıraktı. Şimdi… “Vatanıma Borcum Var” diyerek elinin tersiyle tüm imkânları iterek ülkesine geri dönüp her alanda hizmet veren Harid Fedai'ye ülkesinin vefa borcu yok mu? diye hükümet edenlere sormadan geçemiyorum…
Ruhu Şad Olsun…

bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol