ne kıbrıslı türkler ne de kıbrıslı rumlar tarafından anlaşılabilmiş, buna karşın adadaki her iki toplumun barış içinde yaşayabileceğine dair umutlarını hiç kaybetmemiş mücadele insanı.
27 Ocak 1938'de Bodamya'da dünyaya geldi. ilkokulu Bodamya'da tamamladı. Ardından Lûrucina Ortaokulu'na başladı. 12 yaşında gündelikçi olarak Margo Çiftliği'nde pamuk tarlalarında çalıştı. 1956'da Kıbrıs Türk Lisesi'nden mezun oldu.
Sol hareketten etkilenmesi ve Derviş Ali Kavazoğlu ile tanışması sonucunda 1956 yılında AKEL üyesi oldu. Kıbrıs'taki siyasi ortamın kendisi için olumsuz olacağı düşünülerek burslu olarak Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da Ziraat Fakültesi'nde eğitim alması sağlandı. Ardından master ve doktora çalışmaları yapmaya başadı. Derviş Ali Kavazoğlu'nun 11 Nisan 1965'te Lûrucina kavşağında pusuya düşülerek öldürülmesi üzerine Kavazoğlu'ndan boşalan yeri doldurmak amacıyla 1965'te Kıbrıs'a döndü.
Aynı yıl AKEL'in çatısı altında, Kıbrıslı Türklerle birlikte, Kıbrıs Türk Vatanseverler Birliği adı altında bir örgüt kurdu ve Kıbrıslı Türklerle Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altında bir arada yaşaması için siyasi faaliyet başladı. Bir süre sonra AKEL'in milliyetçi ENOSİS çizgisine kaynası ve parti liderliği ile yaşadığı sorunlar nedeniyle tekrar Sofya'ya dönerek, bağcılık-şarapçılık dalında doktora çalışmalarına başladı. Adaya tekrar döndüğünde AKEL'den ayrılarak 1975 yılında Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu Türkçe haberler ve programlar bölümünde çalışmaya başladı. Daha sonra 1998 yılında emekli olana kadar çalışacağı Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü'ne başladı.
1990 yılında AKEL'den kopan diğer üyelerle birlikte ADİSOK hareketinin kuruluş çalışmalarına aktif rol aldı. 1990-1996 yılları arasında ADİSOK hareketinin Merkez Yönetim Kurulu ve Siyasi Komitesi'ne üye olarak seçildi. gazeteci olarak Kıbrıs Gazeteciler Cemiyeti ve Dünya Gazeteciler Federasyonu'na üye oldu. 2007- 2008 arası Antenna- Televizyonu'na Türkçe haber bölümü şefi olarak çalıştı.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nden ayrılmayıp, Rumlar arasında yaşaması nedeniyle hem Rum hem Türk aşırı unsurlarından korunmak zorunda kaldı. Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmasına ve Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yönetilen bölgede yaşamasına rağmen, yaklaşık elli yıl boyunca Kıbrıs Türkü olması nedeniyle Aziz'e oy hakkı tanınmadı. Seçme ve Seçilme hakkı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme, 2004'te verdiği kararda şunları belirtti: Kıbrıs'ın hükümet kontrolü altındaki bölgesinde yaşayan Kıbrıs Türk halkının bir parçası olarak davacı, yerlisi olduğu ve hayatı boyunca yaşadığı ülkede fikrini belirtme ve seçme-seçilme fırsatından tamamen mahkûm bırakılmıştır. Bir numaralı protokolün 3. maddesinin de garanti ettiği davacının oy hakkının varlığını dikkate alarak, mahkeme oy birliğiyle davacının oy hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. İbrahim Aziz, AİHM kararıyla hem kendisi hem de Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kontrolü altındaki topraklarda yaşayan diğer Türkler için seçme seçilme hakkını elde etti.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?