yeşil dibli mum olarak da bilinen hatırlı, önemli, hali vakti yerinde kişilere gönderilen davetiye şekli.
*Eski düğün geleneklerinde düğün daveti mumlar ve gül suyu ile birlikte yapılırdı. Beyaz, sarı ve yeşil dibli mum olmak üzere üç tür mumla davet yapılırdı. Çok önemli konuklara yeşil dibli mum verilirdi. Sarı yakın akraba ve yakın dostlara verilirdi. Beyaz mum da diğer davetliler için ayrılırdı. Ayrıca beyaz mumlara eklenen değişik kurdeleler de mumlara değişik anlamlar yüklerdi. Bu gelenek 1970'li yıllara dek sürdürüldü."
yeşil götlü mum
"... Önceden oğlanla kızın birbirini önceden görmesi, tanışmaları, konuşup anlaşmaları yokmuş. Genellikle birbirlerinin kapı komşusu olurlarmış. Veya oğlanın annesi kızı görür beğenir ve oğluna “Şu kızı sana isteyelim” dermiş. Oğlan da “Tamam” dermiş. Bazen de çeşme başlarında kızı görme olurmuş. Kız, suyunu doldurup giderken, bir erkek onu görüp bıyığını bükerse, seni beğendim, isteyeceğim demekmiş. Kız da çemberini hafif açarsa ben de beğendim demekmiş. Böylece anlaşma başlarmış...
... Bazen de evlilik aracı kişiler tarafından gerçekleşirmiş. Kız ile erkek arasında mektup taşıyan kadınlar varmış. Görücülükle olan evliliklerde genelde anne ve babanın sözü geçermiş. Anne baba formaliteden “Kıza soralım” dermiş ama son sözü kendileri söylermiş. Cevap olumlu ise birkaç gün içinde iadeyi ziyarete gidilirse iş oldu demekmiş. Ondan sonra aileler aralarında bir anlaşma yapıp ne vereceklerini kararlaştırırlarmış. Tarla mı verilecek, hayvan mı verilecek, para mı verilecek bu ailelerin maddi durumuna göre değişirmiş. Ve alınan karar muhtara da tasdik ettirilirmiş.
“O zaman nişanlı olan gençler düğün gecesine kadar bir araya getirilmezmiş.”
“O zamanlarda kızı vermek için istenilen en yaygın şey oğlanın bir evi olmasıymış. Evi olmayan erkeğe kız pek verilmezmiş.”
“Düğünler genelde Eylül ayında yapılırmış. Harmanını kaldıracak, mahsulünü kaldıracak, satacak para alacak ve düğünü ona göre yapacak. Bütün bunlar da Eylül ayına denk gelirmiş. Eylül ayı içinde evlenilirmiş. Hatta “Soğuklar başlıyor, donacak bu çocuklar. Hadi evlendirelim kendileri. Kucak sıcaktır.” diye şakası dahi yapılırmış.”
“Düğün hazırlıkları yapılırmış. Gelinlik, damatlık dikilirmiş. Davetiyeler hazırlanırmış. O zamanın davetiyesi mersin dalıymış. Herkese verilirmiş. Mersin dalı bulamayanlar zeytin dalı verirmiş.”
“Civar köylerden gelen misafirler mum ile davet edilirmiş. Kız tarafı, mum dağıtırken, mumun altını yeşil boya ile boyarmış. Ağır, zengin misafirleri de bu yeşil götlü mumla davet ederlermiş. Ama bu mumlar çok az sayıda imiş. 4-5 kişiyi geçmezmiş. Genelde en zengin kişiler olurmuş. Ve bu yeşil mumu alan kişiler mutlaka düğüne gider ve altın takarmış. O günlerden bir se şu söz kalmış: “Ne yeşil götlü mum mu verdim sana da geldin?” sözü buradan kalmış.”
kaynak: Nurperi Özgener, "Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri”
... Bazen de evlilik aracı kişiler tarafından gerçekleşirmiş. Kız ile erkek arasında mektup taşıyan kadınlar varmış. Görücülükle olan evliliklerde genelde anne ve babanın sözü geçermiş. Anne baba formaliteden “Kıza soralım” dermiş ama son sözü kendileri söylermiş. Cevap olumlu ise birkaç gün içinde iadeyi ziyarete gidilirse iş oldu demekmiş. Ondan sonra aileler aralarında bir anlaşma yapıp ne vereceklerini kararlaştırırlarmış. Tarla mı verilecek, hayvan mı verilecek, para mı verilecek bu ailelerin maddi durumuna göre değişirmiş. Ve alınan karar muhtara da tasdik ettirilirmiş.
“O zaman nişanlı olan gençler düğün gecesine kadar bir araya getirilmezmiş.”
“O zamanlarda kızı vermek için istenilen en yaygın şey oğlanın bir evi olmasıymış. Evi olmayan erkeğe kız pek verilmezmiş.”
“Düğünler genelde Eylül ayında yapılırmış. Harmanını kaldıracak, mahsulünü kaldıracak, satacak para alacak ve düğünü ona göre yapacak. Bütün bunlar da Eylül ayına denk gelirmiş. Eylül ayı içinde evlenilirmiş. Hatta “Soğuklar başlıyor, donacak bu çocuklar. Hadi evlendirelim kendileri. Kucak sıcaktır.” diye şakası dahi yapılırmış.”
“Düğün hazırlıkları yapılırmış. Gelinlik, damatlık dikilirmiş. Davetiyeler hazırlanırmış. O zamanın davetiyesi mersin dalıymış. Herkese verilirmiş. Mersin dalı bulamayanlar zeytin dalı verirmiş.”
“Civar köylerden gelen misafirler mum ile davet edilirmiş. Kız tarafı, mum dağıtırken, mumun altını yeşil boya ile boyarmış. Ağır, zengin misafirleri de bu yeşil götlü mumla davet ederlermiş. Ama bu mumlar çok az sayıda imiş. 4-5 kişiyi geçmezmiş. Genelde en zengin kişiler olurmuş. Ve bu yeşil mumu alan kişiler mutlaka düğüne gider ve altın takarmış. O günlerden bir se şu söz kalmış: “Ne yeşil götlü mum mu verdim sana da geldin?” sözü buradan kalmış.”
kaynak: Nurperi Özgener, "Kıbrıs Türk Evvel Zaman Düğünleri”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?